Futbolun Kayıp Sanatları (14): Frikik Ustası Stoperler
En iri kıyım, en “kazma”, en kuvvetli figürlerin en cüretkâr kabiliyet gösterilerinden birinde başrole talip olması seyirlik bir olaydı…
Geldiler, vurdular, görev bölgelerine döndüler. Futbolun Kayıp Sanatları’nda sıra, barajı gördü mü coşan frikikçi stoperlerde…
MANTIKSIZ İNSANLAR
Birçok savunma oyuncusu mesleğinin dışarıdan göründüğü kadar zevkli olmadığını söyler. Bu durum karşısında herkes kendi meşrebince bir tutum takınır. Kimisi işini çok sevmese de çalışmak zorunda olduğu için katlanır ve sürekli şikayet eder, kimisi keyif açığını takıma yaptığı mücadele ve motivasyon katkısıyla kapatır. İyi kaptanlar çoğu zaman stoperlerden çıkar.
Ama keyfi bizzat yaratmaya girişen cüretkar bir üçüncü tür daha var. İrlandalı yazar George Bernard Shaw, “Mantıklı insan kendini dünyaya uydurur; mantıksız insan ise ısrarla dünyayı kendisine uydurmaya çalışır. Dolayısıyla ilerleme, mantıksız insanlara bağlıdır” diyordu. Frikikçi stoperler işte o “mantıksız insanlardan”.
Futbolda benzerleriniz arasından öne çıkmanın farklı yolları mevcut. Bunlardan biri de pozisyonunuzdan beklenmeyen uzmanlıklar geliştirmek. Bazı savunmacılar unutulmazlığa giden yolu duran toplarda buldu.
En iri kıyım, en “kazma”, en kuvvetli figürlerin en cüretkar kabiliyet gösterilerinden birinde başrole talip olması seyirlik bir olaydı. Üstelik genellikle saha içindeki hırgürden de çekinmeyen sivri tiplerdi. Kayda değer bir kısmı solaktı. Bazıları sol bekte başlayıp zamanla stopere geçmişti. Sahneye çıkma cesaretleri sayesinde, normalde muhteşem savunmacılar olmadıkları için unutulup gidecekken futbolseverlerin hafızasına kazındılar.
ALTIN ÇAĞ DOKSANLAR
Futbolda duran top ustalığı o kadar da eski değil. Geçmişte faul olunca çoğu zaman pozisyona yakın bir oyuncu gelip kullanır, beklenti çok yüksek olmaz, seyirci akan oyuna odaklanırdı. Ancak ileri taktik ve stratejiler sebebiyle oyundaki alan ve zaman daralmaya, gol pencereleri küçülmeye başlayınca “ölü topların” önemi arttı. Didi gibi istisnalar bir yana frikik ustalarının hemen hepsi 1970’lerden sonra ortaya çıktı.
Aynı yıllarda dünyayı kasıp kavuran Total Futbol ekolü ise sahadaki herkesin top oynayabileceği görüşünü sağlamlaştırdı. Johan Cruyff ve benzer zihniyetteki futbol insanlarının kaleci ve savunma oyuncularında “iyi ayak” ısrarı, eskiden hayal bile edilemeyecek kadar teknik savunmacıların doğuşuna ve gelişimine katkı verdi. Neticede 1980’lerle birlikte savunma göbeğindekiler de duran top işine bulaşmaya başladı.
Frikikçi stoperlerin altın çağı 1990’lar ve 2000’ler oldu. Frank de Boer, Marco Materazzi, André Cruz, Cristian Chivu, Naldo, Alex, David Luiz gibi isimler serbest vuruşlarda topun arkasına, barajın karşısına geçti. Kritik gollerle takımlarına kritik puanlar, hatta bazen kupalar kazandırdılar.
İKİ USTA
Her sanat gibi bunun da tartışmasız üstatları var. Özellikle iki kişi. Birincisi, rolü sebebiyle stoperden ziyade libero olan fakat savunmanın merkezinde forma giydiği için bu kategoriye alabileceğimiz Ronald Koeman. Hollandalı yıldız Gröningen, Ajax, PSV, Barcelona ve Feyenoord formalarıyla 656 maçta tam 231 gol attı. Repertuvarında akan oyunda 30 metreden yolladığı şutlar ve sert penaltılar da vardı. Hatta Barcelona’nın finale yürüdüğü 1993-94 Şampiyonlar Ligi sezonunda sekiz gol atarak turnuvanın gol kralı olmuştu.
Sihrini konuşturduğu an ise 1992 Şampiyonlar Ligi finalinde geldi. Uzatma dakikalarında Sampdoria ağlarına yolladığı serbest vuruş Barcelona’yı tarihinin ilk Kupa 1 zaferine taşıdı. Kulübede Koeman’a “şut çekmezsen gol atamazsın” diyen Cruyff oturuyordu.
Önem açısından Koeman’ın golüne rakip bulmak güç ancak istikrar ve frikik çeşitliliği açısından ondan aşağı kalmayan biri var. “Tarihin en iyi frikikçileri” listelerinde en kötü ihtimalle üçüncü sırada göreceğiniz isim bir stoper: Annesi Hırvat, babası Sırp Sinisa Mihajlovic’ten söz ediyoruz.
Kariyerine Vojvodina’da başlayan Sinisa sonrasında Kızılyıldız formasıyla Şampiyon Kulüpler Kupası kaldırdı. Avrupa futbolundaki etkisi 15 yıllık Serie A kariyeriyle pekişti. İtalya liginde Roma, Sampdoria, Lazio ve Inter formalarıyla attığı 38 golün 28’i frikikten geldi.
Onun başyapıtıysa 13 Aralık 1998’deki Lazio-Sampdoria maçıydı. Açık mavi formayla eski takımına tam üç frikik golü atarak “hat-trick” yaptı. Bugüne kadar dünyada bunu yapabilen yedi isim var ve başka hiçbiri stoper değil.
Mihajloviç’in sırrı, tutkusuydu. Bir röportajında, “Frikikler için futbol oynuyordum. Aslında futbolu o kadar da sevmiyordum ama serbest vuruşlar müthişti. Bana göre frikik futbol demektir. Öyle olmasa belki de oynamazdım” diyecekti.
Serie A tarihinin frikik gol krallığında kendisine yetişen tek isim olan Andrea Pirlo ile kıyaslandığında her zamanki gibi iddialıydı: “Hangimizin daha iyi olduğunu sorarsanız kendimi seçerim. Rakamlar ortada. Aynı golü attık ama Pirlo benden 200 maç fazla oynadı.” Mihajlovic geçtiğimiz aralık ayında henüz 53 yaşında lösemi sebebiyle hayatını kaybetse de frikik videoları dünyayı dolaşmayı sürdürüyor.
KENDİLERİ BİTTİ, FİKİRLERİ SAHADA
Son dönemde Victor Lindelöf, Simon Kjær, David Luiz ve Sergio Ramos gibi savunmacılar zaman zaman ölü topları diriltti. Fakat Koeman ve Mihajloviç kalibresine yaklaşamadılar. Yeni kuşaktan da aynı parıltıda birini işaret etmek zor.
Oyunun gidişatına bakınca bu durumun tuhaf olduğu söylenebilir. Stoperler günümüzde hiç olmadığı kadar teknik ve oyunun içinde. Üstelik sadece futbolda değil hemen her sporda pozisyonların birbirine yaklaştığını biliyoruz. Öte yandan özellikle en üst seviyede, hocaların zorlu talepleri oyunculara varyetelere ayıracak zaman bırakmıyor. Bir özellik taktik açıdan net fayda getirmeyecekse fazla rağbet görmüyor.
Ama bu durum frikikçi stoperlerin mirasını daha da kıymetli hale getiriyor. Neticede futbolun “mantıksız insanları” tam da Shaw’un kast ettiği türden bir ilerlemeye önayak oldu. Belki peşlerinden kendileri gibi ölü top tutkunu bir stoper kuşağı gelmedi ancak oynadıkları pozisyona kattıkları özgüven sayesinde bugünün topla ileri çıkan, oyuna daha çok katılan, uzun diyagonal paslar gönderen savunmacılarına ilham verdiler. Üstelik muhteşem gollere imza attılar. Hâlâ bu kadar sevilmeleri ve unutulmamaları sebepsiz değil…