YAZARLAR

'Futbolun Ötesi': Xavi'yle dertleşmek

'La Liga: Futbolun Ötesi', çocukluğumuzdan beri izlediğimiz futbola aslında ne kadar yabancılaştığımızı gösteriyor bizlere. Bu oyunu ortaya koyan profesyonellerin insani yönlerini tekrar hatırlatıyor.

İspanya'da 2023-24 sezonunu anlatan "La Liga: Futbolun Ötesi" belgeseli geçtiğimiz hafta Netflix'te yayınlandı. 8 bölümden oluşan belgesel, takımların sezona hazırlık aşamasından ligin son haftasına kadar yaşadığı iniş ve çıkışları birinci ağızlardan izleyicilere aktarıyor.

Netflix daha önce Formula 1 yarışları için "Drive to Survive" adıyla benzer bir içerik yayınlamıştı. 6 sezondur devam eden belgeselde Formula 1 yarışlarının arka planı gösteriliyor, pilotların ve takım yöneticilerinin yaşadıkları aktarılıyordu. Bu sefer futbol için böyle bir içeriğin üretilmesi futbolseverler için sevindirici bir gelişme.

Belgesel sezon boyunca takımların teknik direktörleriyle, futbolcularıyla, başkanlarıyla ve yöneticileriyle maçlardan önce ve sonra yapılan röportajlardan oluşuyor. Iker Casillas ve David Villa gibi efsaneleşmiş futbolcuların yorumları da izleyicilerin ilgisini çekiyor. Bunlara ek olarak maç görüntülerinin kullanılmasına izin verilmesi de futbolseverler için belgeselin seyir zevkini artırıyor.

8 bölümlük belgeselde Barcelona, Sevilla, Atletico Madrid, Atletic Bilbao, Real Sociedad, Girona, Villareal, Real Betis, Getafe, Cadiz, Celta Vigo, Osasuna gibi kulüplerin kapısından içeri giriyoruz.

Soyunma odası konuşmaları, takım yemekleri, yönetici toplantıları, antrenmanlar, oyuncuların özel hayatı ve basına vermek istemeyeceği türden özel demeçleri bu 8 bölümde izleyicilere sunuluyor.

Merak edenler için belirtelim, Real Madrid'den hiçbir isim belgeselde konuşmuyor. Ne teknik direktör Carlo Ancelotti ne yöneticiler ne futbolcular belgeselde yer almadığı için Arda Güler'i de göremiyoruz. Ancak Türkiye'den Enes Ünal, Vedat Muriç gibi tanıdık yüzlere rastlamak mümkün.

Sezonu şampiyon tamamlayan Real Madrid'i ise rakip takımların penceresinden takip ediyoruz. Real Madrid Netflix ekibine kulüp kapılarını açmak istemedi mi, yoksa Madrid ekibine belgeselin gelecek sezonunda mı odaklanmak istenildi bilemiyoruz ama ilk sezonun Mbappé'nin transfer duyurusuyla bittiğini de ekleyelim.

BASKI, STRES VE UYKUSUZ GECELER

Belgeselin öne çıkan yönlerinden birisi, futbolun profesyoneller için ne kadar stresli bir meslek olduğunu en doğal haliyle ortaya koyuyor olması.

Örneğin sezona 3'te 0 yaparak başlayan Sevilla'nın teknik direktörü Mendilibar, üzerindeki sonuç baskısını, "Günümüz futbolunda her şey hızlı ilerliyor. Her şey günlük, hızlıca değişiyor. 'Sezon uzun. İki ay sonrasına bakalım' diye düşünme lüksünüz yok" diyerek aktarıyor.

Barcelona'ya karşı mağlup oldukları maçtan sonra ise, "Sonuçlar her zaman veriler emeği yansıtmaz" diye ekliyor ama bu sözleri görevden alınmasını engelleyemiyor.

Bir önceki sezon Endülüs ekibine Avrupa Ligi'ni kazandıran Mendilibar'ı sekizinci haftanın sonunda görevden alan Sevilla'nın Başkan Yardımcı ise verilen kararı soğukkanlılıkla, "Olumlu sonuçlar sözleşme yeniletir, olumsuzlar feshettirir" diyerek açıklıyor.

"Performansınız değil, sonuç hatırlanır" diyen Xavi de Barcelona'da yaşadığı baskının dayanılmazlığını şöyle dile getiriyor:

"Nasıl bir şey olduğunu kimse anlamıyor. Stresli ve yorucu, zihinsel olarak tüketici. Uykusuz geceler, endişeyle geçen geceler. 'Belki de buna değmez' diye düşünüyorsunuz."

EURO 2024'te İspanya Milli Takımı'yla şampiyonluk yaşayan Real Sociedad'ın gözde stoperi Le Normand da oyuncu olarak nasıl bir baskı ile mücadele ettiğini belgeselde samimi şekilde anlatan isimlerden.

Fransa İkinci Ligi'nde Brest forması giyerken kulüp tarafından takımda düşünülmediği söylendiğinde yaşadığı çöküşü, "İlk başta ağladım. Dünyanın sonuymuş gibi hissettim. Hayallerim ve hedefim yok oluyordu. Neyse ki Sociedad'dan bir gözlemci birkaç yıldır beni takip ediyormuş. Buraya geldiğimde ne birinci ne ikinci ligde oynayacak seviyedeydim. Vakit lazımdı" diyerek aktarıyor Le Normand. Sociedad'ın gözlemcisi olumlu rapor yazmasaydı muhtemelen 27 yaşındaki stoper de bugün Avrupa Şampiyonu olamaz, piyasa değerini 40 milyon euroya yükseltemezdi.

BELLERİN'LE BİRA İÇMEK, FEKİR'LE SEBZE SEÇMEK

Belgeseli ilgi çekici hale getiren yönlerden bir diğeri, futbolcuların ve teknik direktörlerinin kulüp tesislerinden çıkınca nasıl bir hayat yaşadıklarıyla ilgili fikir sahibi olmamızı sağlaması.

Depay'ın sakatlıktan sonra yaşadığı ruhsal bunalıma da şahit oluyoruz, Morata'nın eşi ve çocuklarıyla birlikte marketteyken taraftarlardan işittiklerini gözleri dolarak anlatmasına da.

Girona Teknik Direktörü Miguel Sanchez'in Madrid'de doğup büyüdüğü kenar mahallede çocukluk arkadaşlarıyla sohbetine de eşlik ediyoruz, Villareal'in genç kalecisi Jörgensen'in kız arkadaşıyla sahilde köpek gezdirmesine de.

Antrenmanlara bisikletle gidip gelen Real Betisli Bellerin'in vegan beslendiği için tofu ile yapılan bolonez soslu makarnasına da ortak oluyoruz, Fekir ile birlikte meyve sebze seçmesine de.

Bilbaolu Munian'in eşi ve çocuklarıyla kahvaltısını da izliyoruz, Barcelonalı Ferran Torres'in özel koçla çalışırken saunadan çıkıp buzlu suya girmesini de.

ÖNEMLİ VE ÖNEMSİZ FİKİRLERİ AYIRT ETMEK

Ayrıca Torres'in hayatını takip ederken futbolun yeni aktörlerinden birisiyle de karşılaşıyoruz; akıl sağlığı uzmanı.

Barcelona'da sergilediği performans tartışma konusu olan Torres özelinde sosyal medyada yapılan yorumların futbolcuları nasıl etkilediğini de görmüş oluyoruz.

İçine düştüğü durumu, "Etkilenmem sandım ama etkiliyor. Sonuçta insanız. Yüz iyi yorum okusanız da tek kötü yorumu hatırlarsınız. Bir an geldi, futbola hevesimi kaybettim" diye anlatıyor Torres.

Akıl sağlığı uzmanına da bu nedenle gidiyor. Aralarında konuşmanın bir kısmını belgeselde görme şansımız oluyor. Görüşmelerden edindiği kazanımı ise, "Önemli ve önemsiz fikirleri ayırt etmeyi öğrendim" diyerek özetliyor İspanyol futbolcu.

FUTBOLUN KENTLE İLİŞKİSİ

Belgeselin kulüplerle bulundukları kentler arasındaki ilişkiye özel bir yer ayırması da insan hikayelerine odaklanması kadar ilgi çekici unsurlardan birisi.

8 bölüm boyunca Sevilla'nın tarihi kiliselerinden Bilbao'nun Karadeniz'i andıran yağışlı yamaçlarına, Cadiz'in uzun sahillerinden Girona'nın ara sokaklarına dolaşıyoruz. Bu coğrafi ziyaretler hem dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden İspanya'nın daha iyi tanıtılmasını sağlıyor hem de La Liga'daki lokal rekabetleri izleyicilere sunuyor. Sevilla-Betis, Bilbao-Sociedad, Real Madrid-Atletico Madrid gibi derbilerin ne anlam ifade ettiğini bu şehirlerde yaşayanların ağzından dinleme fırsatımız oluyor.

Ayrıca İspanya'da futbolun şehir yaşamıyla ne kadar iç içe geçtiğini de anlamış oluyoruz. Getafe'deki "insan kulesi" geleneğinin futbol takımının mentalitesi haline gelmesi, 30 bin nüfuslu Villareal'in her maçta stadyumu doldurması, Betisli futbolcuların kentin geleneksel panayırına katılmaları, Kral Kupası'nı kazanan Bilbao'nun görkemli kutlamaları, Barcelona maçı olduğunda şehrin sokaklarının tenhalaşması, şehirlerin takımlarını ne kadar sahiplendiğinin de göstergesi.

SÜPER LİG İÇİN ÇEKİLSEYDİ...

8 bölümlük belgeseli izlerken ister istemez "Acaba Süper Lig için çekilse nasıl olurdu?" diye düşünürken buluyorsunuz kendinizi.

Ancak Barcelona'nın sloganı olan "Mes que un club" cümlesini açıklarken, "Barça bir kulüpten daha fazlasıdır çünkü Katalonya halkına aittir" diyen Xavi'ninkine benzer bir açıklamanın Türkiye'de yapılmasının nasıl bir krize yol açacağını öngörmek de zor değil.

Ya da özel hayatını açan futbolcuların bu yüzden sosyal medyada linç edilebileceklerini tahmin etmek için de çok düşünmeye gerek yok.

Ayrıca oyuncuların, teknik direktörlerin ve başkanların birbirleri ya da kulüplerinin durumu hakkında yaptıkları samimi açıklamaların benzerlerinin Süper Lig'de yeni kaoslara yol açması da çok mümkün.

Başka ligler için de benzeri belgeseller çekilir mi bilinmez ama "La Liga: Futbolun Ötesi", çocukluğumuzdan beri izlediğimiz futbola aslında ne kadar yabancılaştığımızı gösteriyor bizlere. Futbolun yeşil sahada 90 dakika içinde ortaya konan performanstan ibaret olmadığını anlamamıza yardımcı oluyor. Bu oyunu ortaya koyan profesyonellerin insani yönlerini tekrar hatırlatıyor. Üstelik bunu doğrudan futbolun aktörlerine mikrofon uzatarak yapıyor. Bu yüzden izlemeye değer.