1915'ten bugüne Ermeni kadın portreleri
Soykırımının ağır yükünü Ermeni kadınlar yaşadı. Bu kadınlar yaşadıklarını duyurmaya çalıştı.
AVRORA MARDİGANYAN (1901 – 1994)
DUVAR - Avrora Mardiganyan, 1901 yılında Dersim’de Arshaluys Martikyan ismiyle dünyaya gelir. 1915 Soykırımı başlandığında Amerika’ya gitmek üzeredir. Arshaluys babasının ve erkek kardeşinin öldürüldüğüne tanık olur. Dersim dağlarında çıplak ayak yürüyerek, mağaralarda saklanarak, 18 ayın ardından yarı çıplak ve aç bir şekilde Erzurum’a ulaşır. New York’ta yaşayan Ermeni bir aile tarafından evlat edinir. Arshaluys’un Soykırım’a dair tanıklıkları New York ve Los Angeles’taki gazetelerde basılır, kapağında geleneksel Ermeni kıyafetleri içindeki fotoğrafı yer alır. 1918 yılı daha sona ermeden Selig Polyscope Company kitabın sessiz filminin yapımına hazırlanmaya başlar. Film sayesinde elde edilen 30 milyon dolarlık kar Yakın Doğu Yardım Teşkilatı aracılığıyla 60 bin Ermeni yetime gönderilir.
MARİ BEYLERYAN (1877 - 1915)
Mari Beyleryan, 1877 yılında Beşiktaş'tadünyaya gelir. Mari, Kalipso takma adıyla Arevelk (Doğu) gazetesinde yazmaya başlar, genç Ermeni kadınların yaşamına dair konuları işler. Sosyal Demokrat Hınçak Partisi'nin yayın organı Hınçak’ta muhabir olarak çalışmaya başlar. Kadın özgürlük mücadelesiyle de ilgilenir. Mari, parti tarafından 15 Temmuz 1890 tarihinde Aldülhamit’e karşı düzenlenen ilk büyük yürüyüşü muhabir olarak takip eder. 1895 yılında Mari, Bab-ı Ali gösterisinin örgütleyicilerinden biri olur. Bu, kadınların taleplerini haykırmak istediği eylem, hükümetin talimat verdiği polislerin saldırısıyla kanlı bir çatışmaya dönüşür. “Ya özgürlük, ya ölüm” talebiyle Bab-ı Ali Nümayişi’ni düzenleyen Mari artık sadece Hınçak Partisi’nin saflarında yer alan bir aktivist, gazeteci ve yazar olarak kalmakla yetinmez. Hükümet her yerde eylemin düzenleyicisi Mari’yi aramaya başlar. Ve böylelikle artık Mari için saklanarak yaşayacağı bir hayat başlar. Ve Mari 1896 yılının güzünde Mısır’a gider. Gittiği vakitlerde İstanbul’da hükümet kendisi için ölüm fermanını çıkarmıştır. Mari Ardemis adında bir kadın dergisi çıkarır. Mari, 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da esen ‘ılımlı rüzgarların’ etkisiyle ülkeye geri döner. Mari’nin tam olarak nerede öldürüldüğü ise bugün hala bilinmemektedir.
ELBIS GESARATSYAN (1830)
Elbis Gesaratsyan 1830 yılında Beşiktaş’da doğmuş olup, Türkiye’de ilk Ermeni kadın gazeteci olarak kabul edilir, 1862-63’te ilk Ermenice Kadın dergisi olan aydınlık GİTAR’ı yayımladı. Cinsler arası eşitsizliğin nedenlerini çözümlediği ve toplumun ileri gitmesi için “kadının özgürleşmesini” savunan ilk kadın yazardır. "Çoğu kez tanık olmuşsunuzdur, kendi erkeğinden daha düşünceli, daha öngörülü ve daha işbilir kadınlar vardır; ama bilerek, yol yordam bilmez erkeğe körü körüne boyun eğmek zorunda kalırlar; çünkü kurallar gereği, kadın dili kesilmiş kuş olmalıdır ve erkek, karga da olsa, kendi ötmeli, kurum kurum hükmetmelidir… Evet, sevgili kız kardeşim, işte benim düşüncelerim böyle. Bizim fikirlerimiz çiçek açmalı. Yetenekli kişiler bunu görev edinmeli, uyuşuk kafaları meşru yollarla harekete geçirmeli, uyanık olup özgürlüklerine sahip çıkmalı, eğitim çağrısı yapmalıdır. Okuma salonları, meclisler oluşturup yüreklere ve beyinlere seslenen bilgiler öğrenmeli ki ilerleme yolunda adımlar atabilelim ve insan sayılabilelim..."
ZABEL YASEYAN (1878 – 1943)
1878 yılının 4 Şubat’ında Üsküdar’da oldukça varlıklı bir ailede doğan Yesayan, hayatı boyunca yoksulluk, zulüm ve katliamların en önemli tanıklarından biri oldu. 1894 yılında Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe ve edebiyat eğitimine başlar. Fransız ve Ermeni dergilerinde makaleleri, şiirleri ve kısa öyküleri yayımlandı. İstanbul ve İzmir’de çıkarılan Arevelyan Mamul’de çeşitli edebiyat eleştirileri ve yazı dizileri yazdı. 1915 Ermeni halkına karşı girişilen tehcirin yılında İttihat ve Terakkiciler’in sakıncalı Ermeniler listesinde yer alan bir kadındı Zabel Yeseyan. Bulgaristan, Azerbeycan, Mısır, Fransa, Yesayan’ın bilinen sürgün durakları oldu. 1920'lerde, eşinin vefatına dek, Fransa'dan Bakü'ye seyahat etti. 1926 yılında Sovyet Ermenistan'ı ziyaret eden Yesayan, izlenimlerini, Prométhée déchaîné (Zincirsiz Prometheus; Marsilya 1928) isimli romanında anlattı. 1933 yılında Sovyet Ermenistan'a yerleşti ve Moskova'da gerçekleştirilen ilk Sovyet Yazarlar Birliği kongresinde yer aldı. Kesinleşmemekle birlikte 1943 yılında Sibirya’da öldüğü iddialar arasında.