Gazeteciler anlatıyor: Her yer cenaze, su yok, gıda yok, kefen yok
Deprem bölgelerinde görevli gazeteciler tanık oldukları olayları anlattı: "Köylerden getirilen cenazelerde kiminin kolu, kiminin bacağı yok. Kurtların yediğini söylüyorlar."
DUVAR - Merkez üssü Maraş Pazarcık olan ve 10 ili etkileyen depremin ardından arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Depremin vurduğu bölgelerde günlerdir haberi takibi yapan gazeteciler, tanık oldukları olayları anlattı.
'ŞEHİR CESET KOKUYOR'
Gazeteci Rabia Çetin, Urfa ve Adıyaman’da gözlemlerini anlattı. “Şehir ceset kokuyor” diyen Çetin şu ifadeleri kullandı:
"İnsanlar el arabalarıyla cesetleri taşıyor. Adıyaman’da hiçbir şey yeterli değil. İnsanlar çok kötü durumda. Cumhuriyet, Akpınar ve Yeni mahalleleri komple yıkılmış. Çok az AFAD ekibi var. Siviller kendi imkanlarıyla çalışıyor. Dün akşam beş cenaze çıktı. Cenazeler kaldırımlarda saatlerce bekliyor. Cenazeleri taşıyacak araba yok. Yıkılmadık hiçbir yer yok. Akşam saatlerinde yeteri aydınlatma olmadığı için çalışmalara gece ara veriliyor. İnsanlar kaldırımlarda ateş yakıp bekliyor. Artçılar hala devam ediyor. İnsanlar da kaldırımlarda bekliyor. Köydekilerin yiyecek yemekleri yok. Hastanedeki doktorlarla konuşuyoruz. Üç gündür sıcak yemek gelmediğini aktardı. Benim olduğum sokaklarda ağır bir ceset kokusu var. Dün Yeni Mahallesi’nde kepçe çalışması sırasında birisi geldi. En azından cesetlerin tek parça halinde çıkmasını istediler. 'Canlı çıkmasından umudu kestik bari tek parça çıksın' diyorlar. Burası çok soğuk. Çıplak ayaklı çok fazla çocuk var. Bu şehrin kefene de ihtiyacı var. İnsanlar battaniyelerle gömülüyor. Daha fazla uzman ekibe, jeneratöre ihtiyaç var. İletişimin sağlanması gerekiyor. Gözünün alabildiği her yer yıkılmış duruma. Cesetler el arabalarıyla taşınıyor. Kaldırım kenarlarında cesetler bekliyor. Yakınları başlarında sinir krizi geçiriyor. Halk çok tepkili. Yardımlar ve çalışmalar çok geç geliyor."
‘CESETLERİ KURTLAR YİYOR’
Gazeteci Rawin Sterk, Adıyaman köylerini anlattı: “Ben şimdi dağ köylerine doğru geldim. Cenazeleri kurtlar yiyor. Kar kış burası. Dağlarda köyler var. Her taraf yıkılmış. Helikopter yaralıları getiriyor. Getirilen cenazelerde kiminin kolu, kiminin bacağı yok. Kurtların yediğini söylüyorlar. İki metre kar var. Köyler perişan halde. Kimse daha ulaşmamış. Çelikan tarafındaki dağ köylerinde helikopter dolaşıyor. Kepçelerle cenazeler getiriliyor. Kepçelerin ağzında 7-8 cenaze getirilip merkeze bırakılıyor. Merkez zaten kıyamet halinde. Kurucu Ova diye bir belde var. Sadece bu beldede 100 kişi ölmüş. Köylerin üstüne çığ düşmüş. Daha kimse gitmemiş. Köylüler perişan. Mutlu ve Reşan Köyü var. Yol yok. Elektrik yok. Su yok. Millet barakalarda yaşıyor.”
'BEN BU KOKUYU EN SON ANKARA GAR KATLİAMINDA ALDIM'
Adana ve Antakya’da haber takibi yapan gazeteci Şilan Çelik, konuşmasına “Piyanist filmi sahnesi gibi. Her taraf yıkılmış. Ben bu kokuyu en son Ankara Gar Katliamında aldım, ölü kokuyor burası” sözleriyle başlıyor:
“İnsanlar zaten evlerine giremiyor. Medyanın olduğu yerlerde aramalar yapılıyor. AFAD’ı çok az gördük burada. Çıkaranların çoğu madenci ve gönüllü olanlar. Adana şu an buradakilere göre en iyi durumda. İlk Adana’ya gittik. Adana’daki durumu gördükten sonra Hatay’a geldik. Şok olduk. Yıkılan binalar ilk deremde yıkılan ve yüksek binalar hepsi. Bin kişiden biri yaşıyor şu an. Birinci sıkıntı cenazelerin çıkartılamaması, ikincisi, sokaklarda cenazeler var. Adamın kaburgası kırılmış, kafası kırılmış, şu anda yapacak bir şey yok deniliyor ona. Antakya, İskenderun çok kötü. Mezarlıklarda yer yok.”
'YOLDA YÜRÜRKEN KALDIRIMLARDA CESETLER GÖRÜYORSUN'
Günlerdir Hatay ve Antakya'da haber takibi yapan gazeteci Fırat Fıstık, yaşananları şöyle anlattı: “İlk gün kimse yoktu. Dört gündür devam eden şey şu. Çok az su var. Gıda yardımı çok az. İki şeritli bir yol. Çok trafik var. İki saatlik yol altı saati geçiyor. İnternet yok. Telefon çekmiyor. İnsanlar suya çok nadir ulaşabiliyorlar. Gıda yine aynı şekilde. Dün gece bir TIR çorba ve makarna getirildi, anında tükeniyor. Arama kurtarma çalışmaları düne göre arttı. Her enkazda bir vinç söz konusu değil. Ekip az. Koordine olamıyorlar. Dördüncü gününde Antakya’da, Sümerler Mahallesinde hala enkazlar var. Trafikten dolayı belediyelerin gönderdikleri cenaze araçları rahat çalışamıyor. Yolda yürürken kaldırımlarda ceset görüyorsun. İnsanlar kendi yakınlarının cesetlerini ayırdıkları bölgeye taşıyorlar. Battaniyeye sarmışlar. Bir battaniyeye iki ceset koymuşlar. İnsanlar onu taşıyor. Ölü çıkmaya devam ediyor. Sayılar artacak. Köyler gibi hiç gidilmemiş yerler var.”