Gazze'de son 24 saatte 174 ölü: 'Yaşam koşullarımız felaket'
Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, öldürülen Filistinlilerin sayısının 26 bin 257'ye yükseldiğini duyurdu. Han Yunus'tan Refah'a göçe zorlanan Ravhiye Ebu Taime, "Yaşam koşullarımız felaket" dedi.
DUVAR - İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda, öldürülen Filistinlilerin sayısı son 24 saatte 174 artarak 26 bin 257'ye yükseldi. Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik 113 gündür devam eden saldırılarına ilişkin bilgi verildi.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda, son 24 saatte 174 Filistinliyi öldürdüğü ve 310 kişiyi yaraladığı belirtilen açıklamada, ambulans ve sivil savunma ekiplerinin ulaşamadığı bölgede, halen enkaz altında bulunanların olduğu aktarıldı. İsrail güçlerinin son 24 saatte "18 katliam" gerçekleştirdiği ifade edilen açıklamada, 7 Ekim'den bu yana düzenlenen saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısının 26 bin 257'ye, yaralananların sayısının ise 64 bin 797'ye çıktığı kaydedildi.
REFAH'TA GIDA KRİZİ
Saldırılar nedeniyle Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinden yüz binlerce insanın sığındığı güneydeki Refah kentinde "ciddi gıda krizi" yaşanıyor. Refah Belediye Başkanı Ahmed el Sufi, daha önce yaptığı bir açıklamada Gazze'nin en güneyindeki şehir olan Refah'ın, savaşın başlangıcından bu yana bir milyondan fazla yerinden edilmiş insanı kabul ettiğini, nüfusunun bir milyon 300 bine çıktığını söyledi.
Göçe zorlanan Filistinliler, yiyecek kıtlığı ve yetersiz hijyen nedeniyle son derece kötüleşen yaşam ve sağlık koşulları altında yaşıyor. Uluslararası insan hakları kuruluşları, bu nedenle salgın hastalıkların yayılabileceğini uyarısında bulunuyor.
'İHTİYAÇLARI KARŞILAMAYA YETMİYOR'
Açtığı aşevinde yüzlerce kişiye sıcak yemek dağıtmaya çalışan Halid Berakat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgedeki "gıda kıtlığından" dolayı büyük sıkıntılar yaşadıklarını ifade etti. Bölgede temel gıda ürünlerinin bulunmadığını, yaşanan olağanüstü durum nedeniyle bulunanların da çok pahalı olduğunu söyleyen Berakat, "Elimizdeki sınırlı miktardaki yiyecek, aşevine başvuran tüm muhtaç ve aç insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Malzemelerin kıtlığı ve fiyatların yüksek olması, büyük miktarlarda yemek hazırlanmasına imkan vermiyor" dedi.
'YEMEK ALABİLMEK İÇİN SAATLERCE AYAKTA BEKLİYORUZ'
Han Yunus'tan Refah'taki barınma merkezine gelen ve Şabura Aşevi'nin önünde yemek sırası bekleyen 9 yaşındaki Nevval Berbeh "İsrail ordusu Han Yunus'taki evimizden bizi çıkardı. Yanımıza yiyecek, içecek, giyecek dahil hiçbir şey almadan kaçtık ve ailemle Refah'a sürüldük" ifadelerini kullandı. Soğuk havaya katlanarak saatlerce ayakta yemek bekleyen, bazen büyüklerin itiş kakışlarına maruz kalan Berbeh "Ailemin açlığını giderecek yiyecek alabilmek için buna katlanmak zorundayım. Bu yemekleri alabilmek için çok uzun saatler ayakta beklemek zorunda kalıyoruz" diye konuştu.
Aşevinden az miktarda yiyecek alabildiğini aktaran Berbeh, "Aşevi olmasaydı hiçbir şey yemezdik, az miktarda da olsa yine de hiç yoktan iyidir" şeklinde konuştu.
Sabah saatlerinden itibaren yemek sırası bekleyen 11 yaşındaki Dima Abdurrahman da aç olan aile fertleri için alacağı yemeğin bitmesinden korktuğunu söyledi. Abdurrahman, "Perşembe günü yemek alamadığım için çok üzüldüm, bugün erkenden çıkıp aileme yiyecek almak için acele etmeye karar verdim. Yemek pişirebileceğimiz gazımız ya da yakacak odunumuz yok, bu yüzden hazır yemek almak için aşevine geliyoruz" dedi.
'GİYSİMİZ, BATTANİYEMİZ YOK'
Han Yunus'un doğu bölgelerinden Refah'a göçe zorlanan Ravhiye Ebu Taime de bir gün yemek almak için sıra bekleyeceğini hiç düşünmediğini söyledi. Ailesinin göçe zorlandığı yerde yeme, içme ve giyim gibi temel yaşam ihtiyaçlarının karşılayamadığına dikkati çeken Ebu Taime, İsrail saldırılarının hayatın her detayını “acı ve sıkıntıya” dönüştürdüğü günlerden geçtiklerini vurguladı.
Kendisinin ve ailesinin Han Yunus'tan çıplak ayakla ve yanlarına hiçbir şey almadan göç etmek zorunda bırakıldığını anlatan Ebu Taime, "Giysimiz, battaniyemiz yok; çadır alamadık ve yaşam koşullarımız felaket. Ev, oğlumun, kızımın ve yeğenlerimin üzerine buldozerlerle yıkıldı. Bunlar gözümün önünde oldu ve onları buldozerlerle, askeri araçlarla evin enkazına gömdüler" şeklinde konuştu. (DIŞ HABERLER)