Gemlik yürüyüşü demokratik çözüme çağrıdır
Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin samimi ve somut söz kurmaktan çekinen ikircikli tutumuyla muhalefet, beklentisini iktidarın Kürtler ve muhaliflere nasıl kötü davrandığına bağlamış durumda.
Tayip Temel*
Türkiye, her yönüyle kritik ve tarihsel bir süreçten geçiyor. Ekonomik, toplumsal ve siyasal krizlerin ortasında debelenen, iflasın eşiğinde bir ülke gerçekliği artık kimsenin inkâr edemediği bir hakikat. Sorunlara kalıcı çözümler bulmaktan uzaklaşmış, devletin zor aygıtlarıyla ayakta durmaya çalışan siyasi iktidar, ülkeyi yönetme becerisini çoktan yitirmiş durumda. Kürt ve demokrasi düşmanlığını derinleştirerek İttihatçı yapılarla birlik halinde savaş ve ölüm siyasetinde ısrar ederek ömrünü uzatma derdine düşen AKP-MHP iktidarı çok net artık uzatmaları oynuyor.
Geçtiğimiz hafta getirilen ek bütçe teklifi ile seçimlerin ve yeni savaşların kapısı da açık bir şekilde aralandı. Uzun soluklu siyasal ve toplumsal dönüşümlerin hızlanarak gelişeceği bir kaos aralığından geçiyoruz. Demokratik bir değişim ve dönüşümün gerçekleşme koşulları kadar faşizmin daha fazla derinleşebileceği bir düzenin koşulları da mevcut. Bu yüzden, kaos aralığından geçerken atılacak adımlar, kurulacak ittifaklar her anlamda daha fazla önem kazanıyor.
Türkiye’nin geleceğine dair gerçekçi demokratik projeler geliştirmekten çok seçimlere endeksli bir siyaset yürüten, demokratik ilkeleri konuşmak yerine adaylık tartışmalarına takılıp kalan, iktidarın savaş ve işgal politikaları söz konusu olduğunda aslına rücu eden muhalefet ise iktidarın ömrünü uzatmaktan öte bir amaca hizmet etmiyor. Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin samimi ve somut bir söz kurmaktan çekinen ikircikli tutumuyla muhalefet, tüm beklentisini iktidarın Kürtlere ve muhalif tüm kesimlere nasıl da kötü davrandığına bağlamış durumda. Bu tutumun tek başına kendisi bile uzun yıllardır demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren Kürtlerin ve ezilenlerin siyasi dinamiklerinden hiçbir şey anlamamış olmak demektir.
Bilinmesi gereken şudur: Ne sömürgecinin zulmüne karşı boyun eğen ne de onun merhametine sığınarak konforlu alanda siyaset yapan eski Kürt var. Hayatın her alanında örgütlü ve politik tutum geliştirebilen, Türkiye halklarıyla birlikte eşit ve özgür yurttaş olmak isteyen, demokratik ulusu inşa etmeye kararlı öteki kurucu olarak siyaset geliştiren ve etkili olan Kürt halkı var.
Siyasi yapılar kritik zamanlarda aldıkları politik tutumlara, verdikleri kararlara göre ülkenin kaderini belirleme potansiyeline sahip olabilmektedir. Savaş ve Tecride Karşı Gemlik Yürüyüşü'nü böylesi bir eylem olarak görüyoruz. Yürüyüşten bir hafta önce aldığımız Konferans kararında ifade ettiğimiz gibi bize göre Kürt sorununda demokratik çözümü hedefleyen Sayın Öcalan’ın tecrit koşullarının kaldırılması Türkiye’de demokrasinin önünü açacak en temel gelişme olacaktır.
Özgür ve demokratik bir ülkede yaşamak isteyen, milyonlarca kişiyi temsil eden siyasi parti ve yapıların ve binlerce yurttaşın Gemlik Yürüyüşü'nün amacı Kürt sorununun demokratik çözümünde temel muhataplardan biri olan Sayın Öcalan’ın sesinin duyulabilmesiydi. Çünkü içinden geçtiğimiz kritik süreç ve dönemeçte İmralı tecridinin kaldırılması Türkiye toplumunun en temel ihtiyacı olarak açığa çıkmaktadır.
Gemlik yürüyüşümüze karşı o gün gerçekleştirilen fiziki saldırılar kadar sonrasında yürütülen derinlikli ideolojik saldırılar yürüyüşün önemini göstermektedir. Türkiye halklarının barış hakkını gasp eden tecrit politikasına karşı geliştirdiğimiz meşru ve demokratik itiraza yönelik saldırıların esas hedefi ideolojiktir. İktidarı, “muhalefeti”, yandaş medyası ve bir bütün olarak propaganda aygıtlarının ortak marifetiyle HDP’ye dönük yapılan ideolojik saldırı HDP’yi köklerinden koparma çabasıdır. Bu saldırı Sayın Öcalan’ın tahayyül ettiği ve güçlü bir biçimde teorize ettiği gönüllü birlikteliğe dayalı ortak vatan ve Demokratik Cumhuriyet ısrarına dönük bir saldırıdır. Kadıköy’de Savaş Cumhuriyetinden yana olanlar ile Demokratik bir Cumhuriyetten yana olanlar karşı karşıya gelmiştir. Bu itibarla Gemlik Yürüyüşü Demokratik Cumhuriyet’te ısrarın yürüyüşüdür.
AKP-MHP iktidarının Kürt sorununu çözümsüz bırakma hevesleri, sıfırı tükettikleri halde şiddet politikalarıyla düzeni devam ettirme çabaları içinde bulunduğumuz çoklu krizlerin üzerini örtme amacı taşımaktadır. Meselelere egemenin gözüyle bakmayı reddettiğinizde her şey daha açık bir şekilde gözler önüne serilecektir. İktidarın amaçladığı toplumsal akıl tutulmasıdır. Bunu reddediyoruz.
Bu yüzden, bizim yürüyüşümüzün istikameti bellidir. AKP-MHP iktidarını, sömürü ve savaş düzenini İmralı tecridi üzerinden, Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrarı üzerinden sürdürebildiği açıktır. Şu an bile toplum bir miktar nefes alabiliyorsa bu Sayın Öcalan’ın bir türlü teslim alınamamasından kaynaklanmaktadır. Ortada olan tek bir kişinin tecrit hali değildir. Bir kişi üzerinden tüm ülkenin tecrit altına alınmasıdır.
Gemlik Yürüyüşü bu bağlamda demokratik çözüme çağrıdır. Mevcut sömürü ve savaş düzeninin, çözümsüzlük siyasetinin devamı konusunda hemfikir olan ancak tonları farklı olan ittifakların iki yüzlü siyasetlerine bir uyarıdır. İktidarın savaş hırsına karşı, barış hakkı gasp edilen Türkiye halklarının demokratik tepkisidir. Gemlik Yürüyüşü, savaş siyasetine karşı barış ve yaşam siyasetini savunanların, iktidarın yarattığı kokuşmuş ve çürümüş düzene karşı milyonların isyanıdır. Ekolojik talana karşı Karadeniz’in, Ege’nin artık yeter demesidir. Giderek yoksullaşan halkın refah talebidir. Nefes alamayan kadınların, gençlerin her anlamda sıfırı tüketmiş AKP-MHP iktidarına karşı isyanıdır. Demokratik siyaseti büyütme isteğidir. Kaos aralığından geçen topluma daha fazla nefes aldırma amacını taşımaktadır. Bizim için Gemlik yürüyüşünün anlamı budur.
Gemlik Yürüyüşü sonrası ortaya atılan spekülasyonlar ve itibarsızlaştırma siyasetinin bizim için hiçbir anlamı yoktur. Neden Gemlik yürüyüşü diye soru soranların Türkiye’nin tecrit altında olmasıyla ilgili bir sorun yaşamadıkları ortadadır. Bu yürüyüş üzerinden özel savaş oyunlarıyla HDP paradigmasına saldıran tüm kesimlerin bizlerde yarattığı etki en fazla müstehzi bir gülümsemeden ibarettir.
HDP önümüzdeki dönemde de koşullar ne olursa olsun ülkenin bütün acil meselelerini gündeme getirmekten geri durmayacak, her türlü çözümsüzlüğe karşı demokratik müdahale kabiliyetini daha da arttıracak, çözüm gücü olduğunu gösterecektir.
*HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili