Gezegenden Mektuplar I Gıdada hayati tehlike: Sorgulamadan yeme

Pestisit, tarımda ekinlere ve bitkilere zarar verme potansiyeli bulunan haşereleri, istenmeyen yabani otları, böcekleri yok etmek ve kontrol altında tutmak için kullanılan kimyasal bir zehir.

Google Haberlere Abone ol

O sağlıklı olduğunu yeni yeni anladığımız ucuz ve doğal yiyeceklerin geçmişte kaldığını hepimiz biliyoruz. Bugünlerde fiyatların giderek ateş pahasına dönüştüğü pazarlardan aldığımız sebze ve meyveleri zehirli tarım ilaçları (pestisit) korkusuyla önce karbonatlı suda sonra da sirkeli suda yıkıyoruz. Belki bu işlemden sonra içimiz rahat ediyor ama gıdalarımızın ne kadar pestisitten arındığını bilmiyoruz. Avrupa çok sayıda zehirli pestisiti yasaklasa da orada da tartışmalar benzer. Örneğin Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından hazırlanan “Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası”, her yıl dünyada yaklaşık 385 milyon pestisit zehirlenmesi vakası yaşandığı ve her yıl 11 bin kişinin doğrudan bu zehirlenme nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor.

KİMYASAL BİR ZEHİR

Son dönemde evde ya da dışarıda yediklerimiz gündemimizden düşmüyor. Hatta öyle bir hal aldı ki artık yediklerimizi sorgulamanın ötesine geçip Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kimleri neye göre ifşa ettiğini konuşuyoruz. Belki bu durumu tartışırken büyük resmi de unutuyoruz. Gıdalarımızda dönem dönem sorguladığımız ama artık hayatımızın gerçeğine dönüşen bir konu daha var. O da pestisitler. Pestisit, uzmanlar tarafından özetle tarımda ekinlere ve bitkilere zarar verme potansiyeli bulunan haşereleri, istenmeyen yabani otları, böcekleri yok etmek ve kontrol altında tutmak için kullanılan kimyasal bir zehir olarak tanımlanıyor.

HASTALIKLAR ARTIYOR

Halbuki araştırmalar pestisite yoğun maruz kalanlarda kalp, akciğer ya da böbrek yetmezliğinin yaşandığını ve pestisitlerin de etkisiyle parkinson, lösemi, akciğer ve meme kanseri, tip2 diyabet, astım, alerji, obezite ve hormon bozukluklarında da dünyada ciddi artışlar olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye’deki gıda ürünlerine ilişkin tartışmalar devam ederken dünya, Avrupa ve Türkiye’de pestisist kullanımına ilişkin bazı çalışmaları inceledim. Örneğin Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından hazırlanan “Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası”nda yer alan 2022 verilerine göre Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) yasaklamasına rağmen pestisit kullanımı dünyada rekor seviyelere çıkmış. Tabii bu zararlı kimyasallar sadece bizim sağlığımızı değil, doğada çok hayati bir öneme sahip olan arıları da olumsuz etkiliyor.

YILDA 4 MİLYON TON PESTİSİT KULLANILIYOR

Çarpıcı verilerin yer aldığı atlasa göre, dünya çapında yılda 4 milyon ton pestisit kullanılıyor. Küresel pestisit pazarının geçen yıl itibariyle, 130,7 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor. Atlasa göre pestisit dünyanın kimi bölgelerinde daha az kimi bölgelerinde daha çok kullanılıyor. Toprakta biriken pestisitlerin yenilenemeyen kaynağı da önemli ölçüde kirlettiğine dikkat çekilen Pestisit Atlası’nda dünyadaki tarım arazilerinin yaklaşık üçte ikisinin en az bir pestisit ile kirlenmiş olduğu ifade ediliyor. Avrupa’da 317 tarım arazisinden alınan toprak testlerinin yüzde 80’inden fazlasında pestisit kalıntısına rastlanmış. Atlas’ta pestisitlerin kullanımlarından yıllar sonra bile toprakta kirliliğe neden olmaya devam ettiği belirtiliyor.

Pestisit Atlası’na göre, Türkiye’de 2019 yılında yapılan bir çalışmada analiz edilen gıda örneklerinin yüzde 49’unda sucul canlılar, arılar, su yosunları ve faydalı böcekler açısından çok zararlı olan, yüzde 42’sinde ise doğal hayatta biyolojik birikime neden olan ve toksik etkisi uzun süre kalıcı olan pestisitlerin kalıntısı tespit edildi. Türkiye’de 2013 ve 2014 yıllarında yapılan bir araştırmada analiz edilen gıda örneklerinin yüzde 85’inde birden fazla sayıda pestisit kalıntısı bulundu.

Atlas’ta Türkiye’deki akarsu ve göllerde bulunan pestisit kalıntılarını belirlemeye yönelik bilimsel çalışmalarda tarımsal faaliyetin yoğun olduğu bölgelerde sularda ve dip tortularında çeşitli pestisitlerin kalıntılarına rastlandığı belirtiliyor. Türkiye’deki akarsu ve gölleri pestisit kirliliğine karşı koruyacak bir kıyı-kenar şeridi uygulamasının olmadığı da Atlas’ta vurgulanıyor.

GERİ DÖNÜYOR

Türkiye’de tablo tahmin ettiğimizden kötü. Örneğin; 2023 boyunca Avrupa Birliği’ne (AB) ihracatından 215 kalem ürün sağlık için riskli olduğundan iade edilmişti. AB’nin ithal ettiği ürünler, Avrupa Komisyonu’na bağlı Rapid Alert System For Food and Feed (RASFF/Gıda ve Yem İçin Hızlı Uyarı Sistemi) adlı gıda güvenliği aracınca izleniyor ve bildiriliyor.

Öte yandan Greenpeace Türkiye, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit-tağşiş yapılan gıda duyurularının pestisit analiz sonuçlarını da içermesi talebiyle imza kampanyası başlattı. Bakanlık bu ayın başında taklit-tağşiş yapılan gıdaların duyurularını anlık olarak yayınlanmaya başladı. Bakanlığın verilerinde ilk haftada toplam 616 uygunsuzluk tespiti yer aldı. Greenpeace Türkiye de listelerde pestisitlere dair hiçbir analiz sonucu bulunmamasını eleştirerek, bu listelerde pestisit analizlerinin de yer alması talebinde bulundu.

Greenpeace Türkiye Gıda Kampanyası Sorumlusu Duygu Kural, bu konuyla ilgili “Listede limitleri aşacak şekilde tarım zehri (pestisit) kullanan firmaların ifşa edilmemesi ve bu şirketlere yönelik caydırıcı politika ve uygulamalara hala başvurulmaması gıda güvenliği, halk ve çevre sağlığı açısından büyük bir hata” diye konuştu.

Maalesef, artık doğayla iç içe ve toprakla büyüdüğümüz günlerde yaşamıyoruz. Çoğumuz dalından sebze meyve koparmadan büyüdü, büyüyor. Gıdamızın git gide daha da endüstrileştiği dünyada yediklerimizi sorgulamanın belki de tam zamanı.