Gezi Davası: Osman Kavala’nın tutukluk haline devam kararı

Yeniden görülen 17 sanıklı Gezi Davası'nda mahkeme Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gezi Davası'nda bugün yapılacak duruşmada mahkemenin kararı açıklandı. Oy çokluğuyla Osman Kavala’nın tutukluk kararının devamına karar verildi. Duruşma 22 Nisan'a ertelendi.

Karara bir hâkimin düştüğü muhalefet şerhinde, “Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenilen amaca 5271 sayılı CMK’nın 109. Maddesinde belirlenen adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanması ile ulaşılabileceği değerlendirilerek, sanığın durumuna göre ölçülü olmayan tutukluluğun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşündeyim” denildi.

Savcı duruşma öncesinde sunduğu mütalaasında, davanın tek tutuklu sanığı iş insanı Osman Kavala ile Ayşe Mücella Yapıcı için ağırlaştırılmış müebbet hapis, 6 sanık için 20'şer yıla kadar hapis talebi istedi. 

Savcı mütalaasında, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı için TCK'nin 312. maddesi uyarınca, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu. 

Diğer sanıklar Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'nin ise "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Yakalamalı sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılması istendi. 

GEZİ DAYANIŞMASI BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

Gezi Dayanışması, duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya çok sayıda siyasi parti temsilcileri ve STK katıldı. Açıklama yapan Akif Burak, “Gezi, ülkemizin toplumsal tarihinin en parlak ve onurlu sayfasıdır. Gezi Direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. İstedikleri sadece bu değil. Gezi'nin Haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor” dedi.

‘9 YIL GEÇTİ AMA GEZİ DİRENİŞİ DEVAM EDİYOR'

“Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz! Çünkü Gezi'yi yaşadık, biliyoruz” diyen Burak, sözlerine şöyle devam etti:

“Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır. 9 yıl geçti, ancak Gezi Direnişi tüm berraklığıyla, tüm haklılığıyla var olmaya devam ediyor. Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması'ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi'ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. Daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan Mücella Yapıcı hakkında müebbet, Tayfun Kahraman ve Can Atalay hakkında onlarca yıl hapis talep ediliyor. 2017 yılından bu yana özgürlüğü gasp edilen Mehmet Osman Kavala hakkında müebbet isteniyor. Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi'yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi'ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi'ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz.”

‘GEZİ HEP HAKLI’

Burak şunları söyledi: “Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan'ın, Mehmet'in, Ethem'in, Medeni'nin, Hasan Ferit'in, Ali İsmail'in, Ahmet'in ve Berkin'in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi hep haklı. Gezi Direnişi'nin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerin zorlamasıyla değiştirilemez. Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır. Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan kullandıkları şiddetle Gezi'nin çocuklarının düşlerini, geleceğini çalarak ölümlere ve yüzlerce yaralanmaya neden olanlardır. Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi'ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin. Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi'deki yankısından gücünü alacaktır. 2013'ün Haziran'ında Gezi Parkı'ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, 'terör', 'darbe', 'dış güçlerin oyuncağı' gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi'nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü yaşam alanlarını savunanların, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, emekçilerin, kadın hareketinin, LGBTİ+ bireylerin yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi'nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor.”

‘DAHA ÖNCE HAZIRLANMIŞ BİR METİN İLE MÜTALAA ALINDI’

Gezi Davasının karar duruşmasında savunma yapan Can Atalay, şu ifadeleri kullandı: “Bizim bu yargılamayı uzatmak gibi bir amacımız yoktur. Biz Gezi’yi savunduk. Soruşturma aşamasında da kovuşturma aşamasında da memleketimizi terk etmedik. Yargılamayı uzatmayla ilgili en ufak çıkarımız yok. Biz suçlamalara yanıt vermek istiyoruz. Ama önce bir yargılama yapalım. Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu. Bir düğmeye basıldı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi Çarşı davasını kendi dosyası içinde bulunmayan Gezi davası ile birlikte değerlendirme yaparak bozdu. İstanbul 30. ACM alelacele dosyayı başından attı ve size gönderdi. Bir üyenizin muhalefet şerhi ile dosyalar birleştirildi. Yine bir anda düğmeye basıldı, dosyalar tefrik edildi. Ara kararla, daha önceden hazır edilmiş bir metin ile mütalaa alındı.”

‘SİYASİ İKTİDAR SİZDEN ÖNCE HÜKÜM VERİYOR’

“İstinaf kararı gerekleri yerine getirilmeden nasıl hükme gidiyorsunuz? Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozma kararı ne oldu?” diye soran Atalay, şunları kaydetti:

"Türkiye’de ceza yargılaması, işkence ile delil elde etme dönemini yaşadı. Ceza yargılaması AKP seçkinleri tarafından Fethullahçı çeteye anahtar teslim emanet edildi, imal edilmiş delil dönemi yaşandı. Bu yargılama ile “delilsiz” yargı dönemi mi başlıyor? Ortada delil yok, akla ziyan komplo teorileri var. Heyetiniz eğer bir provokasyon arayacaksa birilerinin bizi telefonla aramasına değil Fethullahçı çete mensubu polis şeflerinin halka zulüm provokasyonuna bakmalıdır. Deliller CMK’nın 206. maddesi hükmü uyarınca ikame edilip tartışılmadan hüküm kurulamaz. Esas hakkında mütalaanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü? Kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı? Savcılık Fethullahçı polislerin ve hakimlerin işlerini sahipleniyor. Gerçekten cesaret işidir. Tebrik etmiyoruz. Bu yargılamayla ilgili her şey siyasi iktidarın sürekli gündeminde. Düzenli olarak sizin hakkınızda sizden önce hüküm veriliyor. Bizle ilgili değil sizle ilgili. Çeşitli haberlerle ilgili kısmi de olsa tekzip geldi ama Beştepe’de bu yargılama ile ilgili bir toplantı yapıldığı ve bu toplantı sonucunda Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün istifa ettiğini artık biliyoruz. Adalet bakanını istifa ettiren bir dosya bu. Biz buradayız. Eşitliği, özgürlüğü, adaleti ve demokrasiyi savunduk, savunacağız.”

‘BİR TANE BİLE TANIK DİNLEMEDİNİZ’

Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar ise şöyle konuştu:

“Bütün mücadelemize rağmen işin esasına girmediniz, bir tane bile tanık dinlemediniz, tevsii tahkikat taleplerini reddettiniz. Yasal olarak burada sanıkları dinlemeye hakkınız yok. İstinaf mahkemesi ne dedi? "Dosyalar birleştirildikten sonra iki dosyanın bağdaşan tarafları var mı bak" dedi. Siz sadece 30. ACM'de yargılanan sanıkların ifadelerini tekrar ettirdiniz. Baz istasyonu ve HTS kayıtlarına bakarak bizim tahliye taleplerimizi reddettiniz. Yargıtay HTS kayıtları kesin delil değildir diyor. Siz buna rağmen Henry Barkey hangi otelde kaldı sormadınız. Osman Kavala ile Henri Barkey lokantada karşılaştı deniyor. Hangi lokanta diye sormadınız. O lokantadaki garsonları çağırmadınız. Yargıtay, tanıklar ve müştekiler dinlenmediği için bir dosyada verilen kararı bozdu. Hal böyleyken karara gitmek doğru değil. Davayı esas mahkemesine göndermenizi, bu talebin reddedilmesi halinde Henri Barkey hangi otelde kaldı, Kavala ile hangi lokantada karşılaştılar, bu hususların tespit edilmesini talep ediyoruz.”

KAVALA: BENİM CASUSLUK SUÇUNDAN TUTUKLU BULUNMAMIN HUKUK DIŞI OLDUĞU TAMAMEN ALENİ

Kavala tahliye talebine ilişkin şunları söyledi: "Beraat ettikten sonra 2 suçlamadan tutuklandım. Önce resen tahliye edilmiş olduğum 15 Temmuz sonra da casusluk suçlaması. Casusluk suçlaması ve Henri Barkey ile görüşmeye dair herhangi bir somut bilgi, belge ortaya konmamıştır. Mütalaada 'casusluk' suçlamasından bahsedilmediği gibi benim 'casusluk' suçundan tutuklu bulunmamın hukuk dışı olduğu tamamen aleni hale gelmiştir."

Savcılığın mütalaasına tepki gösteren Kavala'nın avukatı Deniz Tolga Aytöre, "Mütalaa iddianame gibi boş. Sayın heyet, iddianame ve mütalaanın ayak izlerine basmayın. Önce iddianame ile şimdi de mütalaa ile aldatılıyoruz. 328. madde başka suça unsur yapılmıştır. Dolayısıyla müvekkilimin bu suçtan tutuklu kalması doğru değildir” dedi.

Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu ise şunları söyledi: “Delil toplamadan dosyayı mütalaaya verdiniz. Huzurunuzdaki yargılama konusunun suç tarihi nedir? 'Casusluk' diye tutukladınız mütalaada suçu yok ettiniz. Yargılama Erdoğan’ın toplantılarında yapıldı, karar Beştepe’de verildi. Siz yargılama yapmadınız."

CHP, HDP VE TİP'TEN ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA

Duruşma sonrası Çağlayan Adliyesi önünde, Taksim Dayanışması avukatlarından Enver İşler, CHP Grup Bakanvekili Özgür Özel, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ile TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık açıklama yaptı.

Taksim Dayanışması avukatlarından Enver İşler, “Gezi, 9 senedir yargılanıyor. Ama aslında bir yargılama faaliyeti yapılmıyor. 9 senedir bunu söylüyoruz. Soyut isnatlarla, ‘öyle olmuştur, böyle olmuştur’ düşünceleriyle başlatılan soruşturmalar, düzenlenen iddianameler, adeta birer siyasi tarih tezi niteliğindeki belgelerin savcılık evrakı olarak karşımıza çıkartılmasıyla yaşıyoruz biz bu yargılama sürecini. Celse arasında savcılık, esas hakkında mütalaasını sunmuştu. Bugün, bir parça usulü talepler ve esas hakkında mütalaalarla ilgili çok kısa görüşlerimizi paylaştık. Ama şunu söylemek gerekir; toplanılması gereken bir tek delil dahi toplanmamış durumda bu dosyada. İstinaf mahkemesinin işaret ettiği, yapılmasını zorunlu gördüğü eksiklikler dahi giderilmeden bir anda hızlıca tefrik kararıyla karara gitme yöntemi seçildi” diye konuştu. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise berat kararına rağmen davanın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yeniden açıldığını belirterek şunları söyledi:

GEZİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN TALİMATIYLA 3. KEZ YARGILANIYOR: "Biz bu filmi daha önce iki kez izledik. Silivri'de daha önce Fethullahçı savcıların, iddianamelerinin teker teker çöküp, iddianameyi sahiplenen savcının yavaş yavaş kürsünün altında yok olur hale geldiğini de görmüştük. Hepimiz ayağa kalktık ve 'Türk milleti adına karar veriyoruz' diye bir karar okundu. Ve o kararda Gezi beraat etti. Gezi beraat etti çünkü bütün deliller çökmüştü. Orada bunu iddia edenler, bu insanların yüzüne, gözüne bakamayacak hale gelmişti. Ama bir yerde beraat etmedi. Kendisini her şeyin üzerinde gören birisinin aklında, beyninde, zihninde Gezi mahkûm edildiği için Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatla üçüncü kez yargılanıyor.

BU TÜRKİYE’Yİ REZİL ETMEKTİR: Daha insanların masumiyetlerini ispat etmeleri için ne yapmaları gerekiyor bilmiyoruz. Hakimlerin beraat verdiği bir davanın sanıklarının beraat edemediği bir ülke noktasına getirdiler Türkiye'yi. Hakimlerin serbest bıraktığı Osman Kavala'nın üstünde, 7 saat demir kapılar hukuksuzca kapalı kalıyor. Başka bir dava açıyorlar. O davadan tutuklama kararı veriyorlar. Bu keyfiyetten başka bir şey demek değildir. Bu, hangi siyasi görüşten olursa olsun kime, kimin yakınına, kimin çocuğuna yapılsa ayıptır, yazıktır, günahtır. Türkiye'yi dünyaya rezil etmektir.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN KÜÇÜK ORTAĞI MHP’NİN MECLİS BAŞKANVEKİLİ GEZİ’Yİ ZİYARETE GELMİŞTİ: Bu kadar haksızlığa uğradığı ispat edilmiş ve karara bağlanmış Kavala'yla ilgili gereğinin yapılmaması kabul edilemez. Ellerine tırnak makası almamış insanları anayasal düzene karşı darbeyle suçluyorlar. Bugün bu söylemi sahiplenen saray rejiminin, Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP'nin bugünkü Meclis Başkanvekili, Gezi'yi ziyarete geldi. İl başkanı geziyi ziyarete geldi. Recep Tayyip Erdoğan'a ‘Gençleri anla. Çevre duyarlılığına hassasiyet göster, diktatör olma’ dedi. Bugün çıkmışlar, hep beraber zihinlerinde yarattıkları düşmanı şeytanlaştırıyorlar. 

BERAAT EDERLERSE 4. DAVAYI AÇIP ‘RABİA’ MI YAPACAKSINIZ: Buradaki insanlar şeytan falan değil. Buradaki insanlar yurtsever. Buradaki insanlar insanı seviyor, doğayı seviyor, çevreyi seviyor. Yeter artık. Milletin vicdanı bu davaya el koymalıdır. 22’sinde bir kez daha olacak. Bir kez daha beraat etseler majesteler için dördüncü davayı mı açacaksınız? Rabia mı yapacaksınız dördüncü davayla? Herkes aklını başına alsın. Şurada taş çatlasa bir sene daha zulmünüz sürer. Ama daha fazla tarih önünde kendinizi de rezil etmeyin, Türkiye'ye de dünyaya rezil etmeyin.

'SARAYDAN GELEN TALİMATLA YÜRÜYEN BİR YARGI MEKANİZMASI VAR'

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de basın açıklamasında, "Ne kadar burada hakimler var gözüküyorsa da savcılar var gözüküyorsa da biz biliyoruz ki saraydan gelen talimatlarla yürüyen bir yargı mekanizması var" dedi. Gülüm, şunları söyledi:

"Gezi davası da aslında Türkiye'de görülen binlerce dava da bu cümlelerimizin ne kadar doğru olduğunu hepimize gösteriyor. Beraat kararı verilmişken nasıl olup da tekrar tekrar yargılama yapılıyor? Bugün duruşmada avukat arkadaşlarımız binlerce itirazda bulundu, ‘Delilleri araştırmadınız’ dedi. ‘Sizin ceza isteminize dayanak gösterdiğiniz deliller dosyada mevcut değil’ dedi. ‘Neyle ceza istiyorsunuz’ dedi. Reddedildi. Çünkü karar, heyetin kararı olmayacak. Yargının bağımsız olmadığı, tümüyle talimatlı yürüdüğü bir ülkede mahkemelerin kendi başına karar vermesi mümkün değil. Daha önceki heyetin nasıl dağıtıldığını, mahkemenin nasıl sürekli el değiştirdiğini hepimiz biliyoruz. Ve bugün istedikleri kararı çıkartmak için de mahkeme düzenleri kurduklarını, hakimleri ona göre atadıklarını, istedikleri kararı vermeyen hakimleri izinli saydıklarını çok yakından biliyoruz. Gezi direnişi sadece burada yargılanan arkadaşlarımızdan ibaret değil, milyonlardık orada. Hepimiz oradaydık. Çünkü bu iktidarın tüm hayatımızı yok saymasına karşı itirazlarımızı birlikte yükselttik. "

'YARGILANMASI GEREKEN, ERDOĞAN’DAN BAŞLAYARAK SUÇ DÜZENİNİN İÇERİSİNDEKİ HERKESTİR'

TİP Milletvekili Ahmet Şık da duruşmaya daha fazla insanın gelmesi için çağrı yaparak şöyle konuştu:

"Herkese hak ettiği biçimde, hak ettiğini söylemezseniz burada yargılanmaya ve 'Bilmem kimler yalnız değildir' demeye devam edilecek. Mafyayla anladığı dilden herkes mücadele etmek zorundadır. Bu bir yurttaşlık sorumluluğudur. Bugün burada yargılanan gencecik öğrenci arkadaşlarımız, avukat arkadaşlarımız, Mimarlar Odası'nın temsilcileri, Gezi'nin sanığı haline getirilmiş dostlarımız, arkadaşlarımız değil; yargılanması gereken, ismiyle söylüyorum Recep Tayyip Erdoğan'dan başlayarak bu suç düzeninin içerisinde olmuş, bu mafyanın suçlarına karışmış herkestir. Ve biliyoruz ki korkuyorlar. Korkmakta haklılar. Çünkü biz varız.”

DAVANIN GEÇMİŞİ

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş insanı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılandığı dava, 18 Şubat 2020'de karara bağlandı. Osman Kavala'nın da aralarında olduğu 9 sanığın beraatine, firari sanıklar ise dosyalarının ayrılmasına karar verildi.

Savcılık yerel mahkemenin kararını istinafa taşıdı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi de 22 Ocak 2021'de Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 9 sanığın beraat kararını bozdu. Bunun üzerine 30. Ağır Ceza Mahkemesi 28 Nisan 2021'deki duruşmada, yakalamalı sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyanın da ana davayla birleştirilmesine karar verdi.

Öte yandan, Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey'in 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin "Anayasa'yı ihlal" ve "Devletin gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme" suçlarından İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıkları dava da Gezi Parkı ana davasıyla birleştirildi.

ÇARŞI DAVASI DA BOZULMUŞTU

Gezi Olaylarına ilişkin Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığa, İstanbul 13. Ağır Mahkemesi'nce "darbeye teşebbüs" ve "izinsiz gösteri" suçlamasından verilen beraat kararı da Yargıtay tarafından bozuldu. Bozma kararında davanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki aralarında Osman Kavala'nın da bulunduğu Gezi Parkı ana davasıyla hukuki ve fiili irtibatı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesi yoluna gidilmesine hükmedildi. Birleştirilerek 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davanın 21 Şubat 2022 tarihli celsesinde ise 35 sanıklı Çarşı davası dosyasının ayrılmasına karar verilmişti.