Giritlioğlu: Kanal İstanbul’la yeni yerleşim alanı açılıyor

Doç. Dr. Pınar Giritlioğlu, Kanal İstanbul’un iki amaç taşıdığına vurgu yapıyor: “Ekonomik büyüme ve artan nüfusa yeni yerleşim yerleri açma. Bunun içinde afet planı, boğaz geçiş güvenliği gibi gerekçeler yok."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Pandemi nedeniyle bir yıldır ara verilen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Şehir ve Bölge Planlama Bölümü tarafından düzenlenen Çarşamba Seminerleri, İstanbul Üniversitesi, Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Pınar Giritlioğlu’nun sunumuyla yeniden başladı.

Giritlioğlu, öncelikle Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Boğaz Geçişi Projesi ve Üçüncü Havalimanı Projesi olmak üzere 15 yıldır süregelen mega projelerin sonuçlarını paylaştı:

“Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Geçişi Projesi’nde 628, 6 ha tarım arazisi, 345 hektar meşe yoğunluklu orman alanı, 284 hektar kozalaklı/iğne yaprak ağaç alanı kaybedildi. Üçüncü Havalimanı Projesi’nde ise 13 milyon civarında ağaç kesildi. 17 endemik bitki türü projeden doğrudan etkilendi.”

‘BOĞAZ GEÇİŞ GÜVENLİĞİ FALAN DEĞİL, KONUT ALANI AÇILIYOR’

Giritlioğlu, yapılması planlanan mega projelerden bir diğeri olan Kanal İstanbul projesi için şunları söyledi:

“Proje alanındaki sosyal yapıya baktığımızda nerdeyse 600 bin nüfusa sahip bir yerleşme alanı olduğunu görüyoruz. Bu bölgede yaşayanlar genel olarak ormancılık, tarım ve hayvancılıkla uğraşmakta. Bunların hepsi sonlanacak. Bazı köyler doğrudan kanal altında kalacak.”

Giritlioğlu, 2019 yılı, 1/ 100 000 ölçekli plan değişikliği raporuna göre kanalın yapılma gerekçesini paylaştı:

“Türkiye Cumhuriyeti, su yollarını ve lojistik sektörünü güçlendirecek, İstanbul Yeni Havalimanı gibi büyük projelerle entegre olacak, İstanbul Boğazı'nın trafik yükünü hafifleterek, buradan tehlikeli madde taşıyan tankerlerden dolayı olası bir felaketi önleyecek yeni bir su yolu projesi hayata geçirmek istemektedir.”

‘BAZI BÖLGELERE AYRICALIKLI İMAR PLANLARI VERİLECEK’

Ancak bu gerekçenin aksine Giritlioğlu, Kanal İstanbul’un iki amaç taşıdığına vurgu yapıyor:

“Birincisi ekonomik büyüme ve artan nüfusa yeni yerleşim yerleri açma. Bunun içinde afet planı yok. Boğaz geçiş güvenliği falan da yok. Plan raporunda bunların hepsi itiraf ediliyor.”

Giritlioğlu, Kanal İstanbul kapsamında özel proje alanlarının olduğuna ve oralarda kat yüksekliği için ayrıcalıklı imar hakkı verileceğine dikkat çekerek anlatıyor:

“Kanal bölgesinde neler yapılmak isteniyor? Konut, resmi kurum, ticaret, küçük sanayi sitesi, üniversiteler, gümrükler, antrepo ve depolar, nakliye ambarları, haller, TIR-kamyon parkları kongre ve fuar alanları, mezarlık alanları… Çok sayıda fonksiyon bu alana yükleniyor. Yakınlardaki plan değişikliğinde bunların içindeki bazı fonksiyonlar kaldırıldı. Bu alan tamamen konut alanına çevrilmiş durumda. Bazı bölgeler için özel proje alanları var. Oralarda kat yüksekliği için ayrıcalıklı imar hakkı verilecek.”

‘SIĞINACAĞIMIZ SON NOKTA HUKUK AMA ORDAN DA EMİN DEĞİLİZ’

Giritlioğlu, çevrimiçi düzenlenen seminerde “Mülkiyet transferini takip edebiliyor muyuz? sorusuna şöyle yanıt verdi: 

“El değiştirmelerin büyük bir kısmı 2012 yılında zaten başlamıştı. Şimdilerde el değiştirmelerini basın dışında takip edemiyoruz. Belediyelerin tapu kayıtlarına erişimi engellendi.”

“Köylülerin büyük bir kısmı arazilerini sattılar ama haklılar da… Tarım politikası böyle olduğu sürece, ellerindeki toprağı arsa olarak değerlendirmekten başka bir seçenekleri olmadığı sürece orada yaşayan insanların başka türlü davranmasını beklemek mümkün değil.”

Giritlioğlu gelinen süreçte hem meslek odaları, hem bilim insanları hem de hukukçular olarak gereken adımları attıklarını anlatıyor:

“Davalarımızı açtık. Uzman görüşleri verdik mahkemelerde. Bir hukuk devleti içinde sığınacağınız son nokta hukuktur ama ne yazık ki orda da emin değiliz.”