'Gizemli' manyetik göktaşlarının sırrı çözülmüş olabilir mi?

Yeni araştırma, bilim insanlarının, kimi uzay kayalarının aslında olmaması gereken manyetik alanlara sahip olmasının altında yatan nedeni keşfetmiş olabileceğini ortaya koydu.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

Rahul Rao*  

Asteroitler birbiriyle çarpıştığı ve uzaya dağılan parçaları yeni, karışım halindeki asteroitlerde tekrar bir araya geldiğinde, ‘moloz yığınlı’ asteroitler oluşur. Yapılan yeni bir araştırmaya göre, asteroitler bunu yaptığında, yenilenen asteroide geçici bir süreyle manyetik alan da sağlayabilirler.

'BU BULMACANIN BİR SÜREDİR FARKINDAYDIM'

Bu keşif, uzun zamandır gökbilimcileri şaşkına çeviren bir sırrı çözebilir: Metalik göktaşlarının bir kısmı, iç manyetik alanların kalıntılarını taşıyormuşçasına manyetizma izleri taşır. Aslında bu mümkün olmamalı. Bir göktaşı içeriğinde demir barındırıyor olsa dahi, bilim insanlarının manyetik alan yaratmak için gerekli olduğunu düşündüğü, Dünya’nın iç çekirdeğindeki gibi gezinen bir dinamoya sahip olması beklenmez.

ABD’deki Yale Üniversitesi’nden gezegen bilimci Zhongtian Zhang, verdiği demeçte, “Bu bulmacanın bir süreden beridir farkındaydım” diyor. Zhang, moloz yığını asteroitleri incelediği sırada bulmaca tekrar aklına geldi. Netice itibariyle, Zhang ve Yale’den gezegen bilimci arkadaşı David Bercovici, asteroit çarpışmalarını modellemeye yöneldi.

YENİ MODEL BULMACAYI ÇÖZMÜŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR

İki bilim insanı, demir bakımından zengin içeriğe sahip iki asteroit çarpışıp parçalandığında, dağılan parçalardan bazılarının sıcak bir erimiş kaya tabakası ile kaplanan soğuk bir iç çekirdekte bir araya geleceğini keşfetti. Ardından, şayet parçalar tam olarak doğru boyuttaysa, soğuk çekirdeğin kükürt benzeri elementleri sıcak sıvıdan kendine çekmeye başlayacağını gördüler. Bu model, gerçekleşen ısı transferinin bir dinamoyu ve akabinde bir manyetik alanı harekete geçirmeye yetecek düzeyde sirkülasyon yaratabileceğini ortaya koydu. Eğer böyle bir dinamo oluşursa, milyonlarca yıl boyunca varlığını koruyabilir ve izleri uzun süre sonra bile gökbilimciler tarafından saptanabilirdi.

Araştırma makalesi, 31 Temmuz’da Ulusal Bilimler Akademisi bülteninde yayınlandı.

*Bilim yazarı.


Yazının orijinali Space.com sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)