Gizli kameralar prize girdi: Bomboş bir alan, denetim şart
Özel hayatı tehdit eder nitelikte olan gizli kameralara ulaşmak kolay. Kalem, çakmak gibi araçlarda kullanılabilen gizli kameralar prize de sığdı. Uzmanlara göre kameraların satışına düzenleme şart.
ANKARA - Kamera teknolojilerinin gelişmesiyle boyutları küçülen, her türlü eşyanın içerisine yerleştirilebilen gizli kameralar kişilerin özel hayatına yönelik tehdit oluşturuyor. İnternetten çok kolay erişilebilen kalem, çakmak, rozet görünümündeki gizli kameraların son dönemde televizyon dizilerine de konu olan bir diğer kullanım alanı prizler olarak dikkat çekiyor.
Sosyal medyada dolaşırken sık sık reklamlarıyla karşılaşabilen gizli kameraların satışının sınırlanması veya denetlenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Uzmanlara göre kişilerin erişiminin çok kolay olduğu bu tarz gizli kameraların satışında düzenleme şart.
‘BENİM DEĞİL’ DİYECEKSİNİZ’
Özellikle sosyal medyada “İp priz gizli kamera sistemi” paylaşımlarıyla ilan açan gizli kamera satıcıları oldukça yaygın. Kullanıcılar tarafından iletişim kurulduğunda, priz içerisine gizlenen kamera sisteminin bin 750 TL olduğunu, kameralarda uzaktan uygulama üzerinden izleme özelliğinin bulunduğunu belirten satıcılar birçok seçeneğin olduğu internet sitesine yönlendiriyor.
Hangi kamera isteniyorsa şehir dışına gönderebileceklerini belirten satıcılar kameranın kullanımının yasal olup olmadığı soruları üzerine nerede kullanılacağını soruyor. Satıcılar ofis için kamera yerine ses kayıt cihazının kullanılmasını, ev için ise kameranın tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor.
‘TEKRAR TEKRAR SİPARİŞ VERİYORLAR’
Gizli kameranın yerleştirileceği alanın Wi-Fi adını ve şifresini bilinmesi gerektiğini, kameralara sim kart takılmadığı için “Kime ait olduğunun bilinemeyeceği” yanıtlarını veren şirket yetkilileri, “Satın alanlardan sorun yaşayanlar oldu mu?” gibi sorulara ise, “Her gün satış yapılıyor. Sorun yaşayan şu ana kadar hiç olmadı. Memnunlar ki tekrar tekrar sipariş veriyorlar” yanıtları veriyor.
Gizli kamera sisteminin başkaları tarafından tespit edilmesi durumunda ne yapılacağı gibi sorular üzerine ise satıcılar, “Efendim ‘Benim değil diyeceksiniz, ‘Nereden aldın’ diye sormazlar. ‘Ne amaçlı kullanıyorsun’ diye sorarlar. Cihaz üzerinde size ait bir şey olmadığı için sorun olmuyor” diyor.
‘GİZLİ KAMERALAR KAYIT ALTINA ALINABİLİR’
Alternatif Bilişim Derneği Başkanı Avukat Faruk Çayır’a göre gizli kameraların kullanımının yasaklanması ya da satışının engellenmesi gibi bir yasal düzenleme yok. Mevcut mevzuatta gizli kameraların satışına ilişkin bir denetimin söz konusu olmadığını, “sağlıksız ve güvensiz” bir durumun açığa çıktığını belirten Çayır, “Herhangi bir sınırlama olmadan erişilebiliyor. Bunu satın alırken nerede kullanacağınızı söylemek durumunda değilsiniz. Satan kişi de ‘şu amaçla kullanabilirsiniz’ demek durumunda değil” diye konuştu.
Gizli kameraların denetimine ilişkin bir yönetmeliğin hayata geçirilebileceği önerisinde bulunan Çayır, son dönemde aktif kullanılan drone teknolojisine yönelik çıkarılan düzenlemeyi hatırlattı. Belli bir büyüklüğün altında yer alan gizli olarak nitelenen kameraların drone'larda olduğu gibi satın alanların üzerine kayıt altına alınabileceğini belirten Çayır, “Aynı drone satışlarında olduğu gibi belli büyüklüğün altındaki kameralarda kayıt sisteminin geliştirilmesi ve bu kayıt sisteminde IMEI numarası gibi kayıt altına alınması gerekiyor. Bu gizli kameranın kimin üzerine kayıtlı olduğunu ortaya çıkaracak bir sistem geliştirilebilir. En azından alan kişinin hukuka aykırı olarak kullanmaması gerektiği yönünde bir sorumluluk yüklenebilir” dedi.
Mevcut durumda gizli kamera ile bir suç açığa çıktığında verilerin kim tarafından çekildiği saptanamıyor. Gizli kamerayı satın alanın kim olduğu kayıt altına alınmadığı için de suç aleti olarak nitelenebilecek kamerayı kullanan tespit edilemeyebiliyor. Çayır’a göre böyle bir kayıt sistemi geliştirilirse, bunu satan kişi, şirket ve alan belli olursa, suç durumlarında failler de kolaylıkla bulunabilir.
İŞVERENİN AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ BULUNUYOR
Çayır’ın aktarımına göre bu tarz gizli kameralar çalışma ortamları ve özel alanlarda yaygın şekilde kullanılabilir. İşyerinde bir işverenin “güvenlik” kaygısıyla bunu kullanabileceğini belirten Çayır, tüm çalışanlara bu kameranın kullanıldığının aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde bildirilmesi gerektiğini, iş sözleşmesinin yanı sıra yeni bir sözleşme ile de bunun çalışanlara iletilmesi gerektiğini söyledi.
Çayır’ın anlatımına göre özel hayatta da gizli kameralar yaygın bir şekilde kullanılabiliyor. Kişileri tehdit, şantaj gibi uygulamaların yanı sıra bazı boşanma veya velayet davalarında da gizli kamera görüntüleri delil niteliğinde. Bir kadının erkek tarafından şiddet gördüğü durumları bu tarz uygulamalarla kayıt altına aldığında ve boşanma davası söz konusu olduğunda görüntülerin delil başlangıcı olarak sayılabileceği hukuki örnekler olduğunu hatırlatan Çayır, bu görüntülerin üçüncü kişiler ya da sosyal medya üzerinden başkalarıyla paylaşıldığı an suç unsuru durumların açığa çıkabileceğini söyledi.
‘DEVLETLERİN BİR EKSİKLİĞİ’
Devletlerin kullandığı MOBESE kameraları, işyerlerindeki kameralar ve gizli kameraların kişilerde paranoya oluşturduğunu, bu tarz teknolojilerin yaygınlaşmasıyla gündelik yaşamda dahi otosansürün açığa çıktığını, gizli kamera gibi uygulamaların ihbarcılık ve jurnalcilik yarattığını söyleyen Çayır, “Bunun satışının tam anlamıyla yasaklanmasını istemek mantıklı değil ama bunun bir kayıt sisteminin olması gerekiyor. Kimin ne amaçla kullandığını bilemediğimiz bomboş bir alan. Burada da sorumluluk özellikle bireylere düşüyor” dedi.