Levent Gök’ten ‘Roboski’ kitabı: Adalet gelmedikçe ailelerin yası gözyaşlarına karışacak

Roboski Katliamı sonrası kurulan komisyonda görev yapan CHP’li Levent Gök, “Roboski Uludere’nin Gözyaşları” kitabını kaleme aldı. Gök, “Adalet gelmedikçe ailelerin yası gözyaşlarına karışacak” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, Türk Hava Kuvvetleri'nin F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardımanda 34 sivil 28 Aralık 2011 tarihinde katledildi.

Roboski Katliamı’na dair Meclis’te kurulan Araştırma Komisyonu’nda görev alan, yargılama sürecinde de ailelerin taleplerini gündeme getiren CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, "Roboski Uludere’nin Gözyaşları" kitabını kaleme aldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ön sözünü kaleme aldığı, "28 Aralık 2011 tarihi her gece başımızı yastığa koyduğumuz zaman hatırlamamız gereken bir gün" ifadelerine yer verdiği Gök’ün kitabının tüm geliri Roboski ailelerine iletilecek.

'AİLELER OLAYIN SAKLANMASINDAN DAHA O GÜNDEN İTİBAREN KUŞKU DUYUYORLARDI' 

Yargı sürecinden Roboski ailelerinin yaşadıklarına kadar katliamın birçok boyutunu İmge Kitapevi Yayınları aracılığıyla okurlara sunan CHP’li Levent Gök’ün sorularımıza yanıtları şu şekilde:

Roboski Katliamı’na ilişkin Meclis’teki komisyon sürecinden adalet mücadelesine kadar birçok boyutu yakından takip ettiniz. Bu yaşananları kitaba dönüştürmedeki temel motivasyonunuz nedir? Karanlıkta kalanları gün yüzüne mi çıkarmayı amaçladınız?

28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hava saldırısı sonucunda 34 yurttaşımızın öldüğü, bu ölenlerin PKK’lı da olabileceği ve henüz kamuoyu tarafından net anlamıyla bilinmesine dönük karartma çabalarının olduğu bir tarihte Meclis’te, İnsan Hakları bünyesinde CHP’nin talebi üzerine bir komisyon kurulmasına karar verildi. Ben de o komisyonda CHP’yi temsilen görev yaptım. Olaydan bir hafta sonra komisyonca köye gittik. O zamana kadar olayın niteliği, ölenlerin kim oldukları tam kamuoyu tarafından bilinmiyordu. Özellikle devlet yetkililerinin vermiş olduğu örtülü ifadelerle olay geçiştirilmeye çalışılıyordu. Roboski’ye komisyon üyeleriyle gittiğimizde, aileler anneler beni bir odaya aldılar. Onlarca anne gözlerinden yaşlar dökülerek, çocuklarının fotoğraflarını taşıyarak bir odada görüştük. Bana, "Size güveniyoruz, lütfen bu olayı aydınlatın" dediler. O anda ailelerin yaşamış olduğu büyük acının onlarda bıraktığı tesiri gördüm. Aileler olayın saklanmasından ya da örtülmesinden daha o günden itibaren kuşku duyuyorlardı.

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök


‘ARAŞTIRMALAR BENİ DEVLETİN EN ÜST KADEMELERİNE KADAR ULAŞTIRDI’ 

İnsan Hakları Komisyonu’nda yapmış olduğumuz incelemelerde tabii bize çok sınırlı belgeler geldi. Bir yandan Diyarbakır Başsavcılığı bir soruşturma başlattı, bir yandan Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu çalışmaları sürdürdü, diğer yandan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği görevlendirdi. O zaman da bir albay görevden alınıyor, o albayın ötesinde bir olay olduğunu, çok daha derin boyutların ve yukarılara kadar gittiğini, fark ettim ve gördüm. Nitekim yapmış olduğum araştırmalar beni devletin en üst kademelerine kadar ulaştırdı. Genelkurmay’a, İçişleri Bakanlığı’na, MİT’e ve Milli Güvenlik Kurulu’na kadar ulaşan bir safa içerisinde, karar süreçlerinin alındığını gördüm. O zamanki Başbakan Erdoğan’ın "Karanlık dehlizlerde kalmayacak" diye söz verdiği bu olayın aslında karanlık bir olay değil berrak ve devletin üst kademesinin bildiği bir olay olduğu gerçeğini görerek tespitlerimi yaptım ve doğru yolda ilerlediğime kanaat getirdim. Nitekim çok daha sonra yayınlanan belge ve bilgiler de benim yazdıklarımı doğruladı.

‘DEVLETİN HER ŞEYDEN HABERİ VARDI’

Kitabınızın önemli bir başlığı da devletin yaşananlardan haberinin olup olmadığıyla ilgili bölüm. Bu katliam devlet nezdinde göz göre göre mi gerçekleşti?

Elbette. Olayın ‘Hava Harekâtı’ bölümünü okuyucularımız okuduğunda ayrıntılarıyla görecekler. Özellikle öldürülenlerin ‘kaçakçı’ kimlikleri biliniyordu. Kaçakçıların arasına PKK’nın askeri kanat sorumlusu Bahoz Erdal’ın (Fehman Hüseyin) karıştığı var sayılarak karar alındı. Fehman Hüseyin’in yakalanmasıyla sağlanacak olan askeri ve siyasi başarı üzerine bu olay gerçekleştirildi. Ama Fehman Hüseyin ölen yurttaşlarımızın arasında yoktu.

Roboski Katliamı'yla kim yüzleşemedi? Devlet mi, iktidar mı yoksa her ikisi de mi?

Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesi harekât için hükümetten yetki alır, sorumluluk orada başlar. Bu harekâtın karar aşamalarında özellikle olaydan 3 yıl sonra zamanın İçişleri Bakanı ve Milli Güvenlik Kurulu üyesi İdris Naim Şahin Meclis’te bir basın toplantısı yaptı ve bir gazeteye de demeç verdi. Şahin, artık içinde saklayamadığı vicdanını ortaya koydu, "Devletin her şeyden haberi vardı, bütün bilgileri hepimiz gördük, benim görmediğim hiçbir bilgiden bahsetmiyorum" dedi. Zaten iktidar devlet ilişkilerini ortaya koyan son anda MİT’in vermiş olduğu istihbaratlar olayın gerçekleştiğini büyük bir açıklıkla anlattı.

‘ROBOSKİ’YLE YÜZLEŞMEDEN HER ZAMAN KAÇINDILAR’

Peki sonraki yüzleşme süreci?

Roboski’yle yüzleşmeden her zaman kaçındılar. Hem adli aşaması hem Meclis İnsan Hakları Komisyon çalışmaları hem de müfettiş raporu… Diyarbakır Başsavcılığı yürüttüğü soruşturmada tam 1,5 yıl sonra "görevsizlik" kararı verdi. Oysa, bir mahkeme ya da savcı önüne gelen işte önce yetkili ya da görevli olup olmadığına bakar sonra işin esasına girer. Tam 1,5 yıl sonra Diyarbakır Başsavcılığı’nın "görevsizlik" kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na göndermesi zaten adli boyutunda olayın bir skandalıdır. Zamana yayma ve olayın unutturulma çabalarının önemli bir parçası da budur.

‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN SORUŞTURMA İZNİ VERMESİ GEREKİRDİ’

Mülkiye müfettişleri önemli bir rapor verdiler ama bu rapor bir ön inceleme raporuydu. Yapılması gereken önemli tespitleri olmuştu. İçişleri Bakanlığı’nın bunu bir sonuca ulaştırması için soruşturma izni vermesi gerekirdi. Bu rapora, halen soruşturma izni verilmemiştir. Meclis’teki İnsan Hakları Komisyonu’nda iktidar partisi üyelerinin oylarıyla olayda kasıt olmadığına dair bir sonuç ilan edildi. Roboski’yle ilgili devletin bütün yaptıkları bu şekilde sınırlıdır. Ben esasen geçen yıl bütçe görüşmelerinde hem Hulusi Akar’ın yüzüne karşı hem de Süleyman Soylu’ya önemli sorular sordum. Her ikisi de cevap veremediler. Birkaç gün sonra yazıyla ‘Askeri Mahkeme kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi’ dedi. Aynı şeyi Süleyman Soylu da yaptı. Benim değerli bulduğum müfettiş raporunu hatırlattım, bu rapora niçin izin verilmediği söyledim, o da cevap veremedi. Daha sonra o da yazıyla ‘Mahkemeler, ‘görevsizlik’ kararı vermiştir’ dedi. Siyasal iktidarın yüzleşmekten kaçındığı çok açık. Takipsizlik kararının arkasına sığınmayı bugün de sürdürüyorlar.

‘ROBOSKİ ADALET ÇIĞLIĞININ EN YÜKSEK HAYKIRILDIĞI YER’

Roboski Katliamı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Karanlık dehlizlerde kaybolmayacak" demesine rağmen ‘karanlık dehlizlerde’ kaldı ve dosya kapatıldı. Karanlıkta kalanlar sonraki dönemi nasıl etkiledi?

Roboski adalet çığlığının en yüksek haykırıldığı bir yer. Türkiye bununla yüzleşmediği, gereği yapılmadığı için adalet sistemimizi ve güveni sarsan en önemli hadiselerden biridir. Bir trafik kazasında yargılanma mümkünken 34 yurttaşımızla ilgili, ki çoğu çocuktur, bir yargı mekanizmasının işlememesi Türkiye’de adalete duyulan en büyük güvensizliklerden bir tanesi olmuştur. Sınırın sıfır noktasında yaşayan ailelerde de duygusal kopuşa yol açtı. Onlarda “Adalet niye Roboski’ye uğramadı” diye halen yas tutuyorlar. Acılı aileler her perşembe çocuklarının mezarını ziyaret ederek bu yası ve acıyı devam ettiriyorlar. Türkiye Roboski ile sarsıldı, başka katliamlar da yaşandı ama hiçbirinin ardından aydınlatmaya dair iktidarın çabalarına tanık olmadık. Bu yaralar halen de devam ediyor.

‘ADALET GELMEDİĞİ MÜDDETÇE AİLELERİN YASI GÖZYAŞLARINA KARIŞACAK’

Kitabınızda ‘Annelerin Yürek Yakan Mektupları’ başlıklı bir bölüm var. Türkçe okuyup konuşamayan ama çocuklarına mektup yazan Şirvan Encü’nün annesinin ifadeleri çok çarpıcı. "Şimdi hangi katır taşır Şirvan’ımın yükünü" diyor.

Annenin yüreği çok farklı. Düşünün, siz çocuklarınızı yetiştirmeye çalışıyorsunuz, ölenlerin çoğu 18 yaşın altında, dört tanesi 13 yaşında. Anneler onları koklayarak o gün kaçağa gönderdi. Gitmelerini istemiyorlardı ama hepsi de para kazanıp, ailelerine katkı sağlamak istiyordu. Karda, kışta, katırlarla gittikleri 8-10 saatlik yürüyüşten kazanacakları para da katır başı 150 liraydı. Hayat çok acımaz Roboski’de… Coğrafi şartlarda tarım yapılması çok mümkün değil, ticaret söz konusu değil. Askeri birliğin de tanık olduğu üzere bu kaçakçılığın yapıldığını herkes biliyor. Dolayısıyla aileler yetiştirdikleri o yavrularının vedalaştıktan sonraki bedenlerini bir daha göremediler. Parçalanmış vücutlarla karşılaştılar. Bu önemli bir travma yarattı ailelerde, hâlâ ağlıyorlar. "Bizim tek istediğimiz adaletin gelmesi" diyorlar. Adalet gelmediği müddetçe de ailelerin yası gözyaşlarına karışacaktır.

‘ROBOSKİ’YE ADALET ER YA DA GEÇ GELECEK’

Kitabınızın ön sözünü de kaleme alan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısının ardından Roboski ziyareti ne anlama geliyor?

'Hak, Hukuk, Adalet' için Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüyen bir Genel Başkan ve CHP açısından çok önemli. Türkiye’nin sorunlu ve acılı alanlarında biz de Türkiye’deki yurttaşlarımızın bu acılarını dindirmeye gayret ediyoruz. Ziyaret, unutturulmaya çalışılan bir konu hakkında "unutturmayacağız, yanınızdayız ve er ya da geç sorumlular yargılanacaktır" mesajını vermek üzerinedir. Biz ailelere adalet arayışlarında onların arzu ve isteklerini yerine getirme taahhüdünde bulunduk. Genel Başkanımız da bunu ifade etti; "Roboski’ye adalet er ya da geç gelecektir" dedi.

‘HESAPLAŞMA YOLU AÇILIR’

İktidara geleceğinizi söylüyorsunuz. Roboski aileleri için 'helalleşme' nasıl açığa çıkacak? İlk somut adım ne olacak?

İçişleri Bakanlığı’nın tozlu raflarında bekleyen soruşturma dosyasına, müfettiş raporuna derhal soruşturma izni verilebilir. Meclis’te yeni bir araştırma komisyonu kurulur. Bu olayla ilgili unutturma ve kapatma çalışmalarının önüne geçilerek, hesaplaşma yolu açılır.

‘ROBOSKİ İLE YÜZLEŞİLMEDİĞİ SÜRECE İNSANLARIN GELECEĞE DAİR GÜVENCELERİ YOK DEMEKTİR’

34 insanın öldüğü bir tabloda bir sorumlunun dahi olmaması Levent Gök’e ne hissettiriyor?

Bu kitabımı yazarken siyasi görevimin dışında, insani, vicdani ve ahlaki görev olarak gördüm. Bu ailelerin yaşadığı trajediye çok yakından tanık olmuş bir kişi olarak; Roboski ile yüzleşilmediği sürece Türkiye’de yaşayan insanların geleceğe dair güvenceleri yoktur demektir. Hukuk devleti olma iddiasında olan bir ülkeye yakışan bir tablo değil. Bu tablonun değişmesi gerekir. Kökeni, inancı ne olursa olsun herkes eşit bir yurttaş olduğunun bilincinde olacak şekilde yaşamalı ve devlet bunu hissettirmeli. Ama şu anda Roboskili aileler kendilerinin eşit yurttaş olmadığı duygusuyla bir kopuş yaşıyorlar. Bu çok daha da önemli…

Etiketler Roboski Levent Gök