‘Goril Zeytin’in sevimliliğinin arkasında yasa dışı hayvan ticareti var’

İstanbul Havalimanı’nda aralık sonunda ele geçirilen yavru goril Zeytin, yasa dışı hayvan ticaretini de gündeme getirdi. Hayvanlar bu ticarette işkenceye, sömürüye ve travmaya maruz kalıyor.

Zeytin, havalimanında sınırdan geçirilmek istenirken ele geçirildi. (Fotoğraf: DHA)
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye, yasa dışı hayvan ticaretinin önemli güzergahlarından biri. Bu nedenle medyada sıklıkla sınırdan geçerken bir kutu, valiz ya da farklı kaplar içinde piton, timsah, egzotik kuş hatta endemik bitki türlerinin ekiplerce ele geçirildiğine dair haberlere rastlıyoruz.

Bunun son örneklerinden biri de 22 Aralık’ta İstanbul Havalimanı’nda yaşandı. Nijerya’dan Bankok’a gitmek üzere olan kafes türü bir kutudan şüphelenen gümrük ekipleri kutuyu kontrol etti. Kafesi açtıklarında içinde yavru bir goril olduğunu görüp hemen yasal işlemler başlatıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü (DKPM) yetkililerine teslim edilen yavru gorile kamuoyu büyük bir ilgi gösterdi.

Kutu içindeki halinin sosyal medya dahil pek çok medya kuruluşunda yayınlanmasıyla, yavru gorilin akıbeti de merak konusu oldu. O kadar ki, DKPM’nin sosyal medya hesabında yavru gorile isim arandı. Verilen oylar sonucu gorilin adı, ‘Zeytin’ oldu.

Anavatanı Afrika’nın ormanları olan bu canlı, neden bir kutuya kapatılarak yaşam alanından koparıldı? Yasa dışı hayvan ticaretinde, gorillerin, şempanzelerin, maymunların (primatlar) yeri ne? Bu ve daha fazlasını Jane Goodall, Roots & Shoots Türkiye Direktörü ve primat uzmanı Aslıhan Niksarlı ile konuştuk.

Aslıhan Niksarlı, primatlarla ilgili çalışmaları için çok kez Afrika'ya gitti. 

‘ZEYTİN’İN KİLO ALMASI, İLETİŞİM KURMASI OLDUKÇA SEVİNDİRİCİ’

Haftalardır gündemden düşmeyen Zeytin ile ilgili son bilgiler geçtiğimiz günlerde Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) 1'inci Bölge Müdürü Fahrettin Ulu’dan geldi. Ulu, Zeytin’in bakanlıktan izinli bir hayvanat bahçesinde özel olarak hazırlanan steril odada koruma altında tutulduğunu, havalimanında bulunduğu günden bu yana 1 kilo aldığını ve boyunun 3,5 santimetre uzadığını belirtti.

Niksarlı, Zeytin’in havalimanında ele geçirildiği ilk andan itibaren Jane Goodall Enstitüsü, Pan African Sanctuary Alliance (PASA) ve Roots & Shoots Türkiye olarak bakanlık ile iletişim halinde olduklarını belirterek Zeytin’in oldukça iyi şartlarda bakıldığını söylüyor. Niksarlı, doğal yaşamından zorla koparılan ve bir primat türü olan gorillerin fiziksel ve sosyal olarak travma ve stres yaşama ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu ifade ederek Zeytin’de bunların şu an için görülmemesinin sevindirici olduğunu dile getiriyor.

Niksarlı, Zeytin'e oldukça iyi bakıldığını, kilo almasının ve iletişim kurmasının sevindirici olduğunu söylüyor. 

Niksarlı, “Primatların ihtiyaçları farklı olmakla birlikte en büyük ortak ihtiyaçları sosyal becerilerinin gelişmesi ve ciddi bir bakım alma. Normalde şempanzeler, goriller, bonobolar; Zeytin yaşındaki bir gorilin annesiyle birlikte olması gerekir. Annesi aracılığı ile hem sosyal normları öğrenecek hem oyun hem de taklit aracılığı ile yaşamı öğrenecekti. Bu yaşlardaki bir insan yavrusu gibi devamlı ilgiye ve oyun oynamaya ihtiyacı var. Dolayısıyla bu yaştaki gorillere sosyal becerilerini geliştirecek belli rehabilitasyon metodlarının uygulanması gerekir. Onun dışında, goriller otçuldur. Bol bol ot yemesi, su ihtiyacını bu otlardan alması, onları kemirmesi ve süt içmesi önemli. Bütün bunlar şu an Zeytin’e sağlanıyor. Bildiğiniz gibi Zeytin, kilo almış ve boyu uzamış. Bu çok iyi bir şey. Büyüdüğünü gösteriyor. Yine paylaşılan videolarda iletişim kurduğunu, oyun oynadığını, göğsüne vurarak kendini göstermeye çalışmasını görmek… Bunlar oldukça iyiye işaretler" diyor. 

Zeytin’in göğsüne vurması goril dünyasında ne anlama geliyor? Niksarlı, bu hareketin sosyal bir davranış olduğunu vurgulayarak “Primatların çıkardığı belli sesler, jestler ve buradaki gibi hareketler vardır. Bunlar, onların sosyal iletişiminin bir parçası. Özellikle erkek gorillerde, göğse vurmak baskınlığı göstermek için yapılır” şeklinde bilgi veriyor. 

Niksarlı, her pirimatın biricik olduğunu vurgulayarak ihtiyaçlarının da farklı olduğunu belirtiyor. (Fotoğraf: Süha Derbent)

‘PRİMATLARIN HER BİRİ BİRİCİK, ONA GÖRE İHTİYAÇLARI DA ÖYLE’

Türkiye, primatlara özelinde de gorillere yabancı bir ülke. Bu canlıların doğal yaşam alanları içerisinde Türkiye yer almıyor. Bu nedenle bu canlılarla ilgili bilgilerimiz ya medyaya yansıyan bu tür haberlerle ya da belgeseller aracılığı ile oluyor. Niksarlı, bu nedenle de bir noktanın altını çizme gereği duyuyor: “Primatlar söz konusu olduğunda genel geçer bazı bilgileri söyleyebiliriz ama bu canlıların her birinin biricik olduğunu, örneğin bir şempanzenin ihtiyaç duyduğu bakımın başka bir şempanzede farklı olabileceğini bilmemiz gerekiyor.”

Peki bu canlılar neden hayvan kaçakçılarının hedefinde? Niksarlı bunun çeşitli sebepleri olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor: “Yasa dışı yaban hayvanı ticareti aslında dünyadaki en büyük ticaretlerden biri. Hatta sadece primatlar değil pek çok hayvan ve bitki bu yasa dışı ticaretin öznesi olabiliyor. Özellikle primatların bu ticaretin parçası olmasının birkaç sebebi var. Primatlar ‘insana’ benzemeleri nedeniyle daha çok ilgi çekiyor. Bu sebeple turistlerle fotoğraf çektirmek gibi faaliyetler ya da çeşitli eğlence parkındaki etkinlikler için kullanılıyorlar. Bunun yanı sıra bazı hayvanat bahçeleri yasa dışı hayvan ticaretinin bir parçası haline geliyor. Bir diğer sebep de egzotik hayvanlara olan ilgi. Küçük bir kısmı da biyomedikal araştırmaları kapsıyor. İlaç endüstrisi de primatların ticaretinin bir parçası haline gelebiliyor.

Geçtiğimiz günlerde Kapıkule'de 28 piton ele geçirildi. 

‘İNSANA’ BENZEDİKÇE EMPATİ DUYGUSU DA ARTIYOR’

Türkiye’de her yıl yüzlerce belki de binlerce hayvan, söz konusu ticaret kapsamında ele geçiriliyor. Ancak şimdiye kadar hiçbiri Zeytin’in gördüğü ilgiyi görmedi.

Bunun sebebini şöyle açıklıyor Niksarlı: “Gözlemlerime göre, insanlar bir canlı kendi fiziksel ve duygusal özelliklerine yaklaştıkça onlarla kurabildikleri empati de artıyor. Mesela, orada bir yılan olsaydı ve bakıcının boynuna dolansaydı 'bir şey mi yapacak' endişesi yaşanacakken, bir goril olduğunda bu duygular yerini ‘ah yazık’a bırakıyor. Örneğin, Zeytin özelinde en çok gösterilen tepkilerden biri ‘yazık, annesine götürün’ oluyor. Bunun, insan merkezli bakışımızdan kaynaklandığını düşünüyorum. Primatlar insana benzemesi nedeniyle bu kadar seviliyor ama aynı zamanda da bu kadar sömürülüyor. Ancak şunu unutmamak lazım; Zeytin’in bakışları, davranış biçimleri, bakıcısına sarılması tamamen sosyal bir canlı olmasından kaynaklı. Bu goril aslında kendi türdeşleriyle bunu yaşıyor olmalıydı.”

Niksarlı, sosyal medyada sevimli görünen hayvan videolarının arkasında yasa dışı hayvan ticareti olduğunu vurguluyor.
‘BİR ŞEMPAZENİN MAKYAJ YAPMASINI, BULAŞIK YIKAMASINI BEĞENMEYİN, ŞİKAYET EDİN’

Her ne kadar Niksarlı, hayvanların kendi doğal ortamlarında ve sosyal çevrelerinde olmalarını gerektiğini belirtse de sosyal medya maymun ya da şempanze gibi hayvanların, evlerde yaşadığı, bulaşık yıkadığı, yemek yaptığı, çocuk baktığı videolarla dolu. Ve bu videoların pek çoğu binlerce beğeni alıyor.

Niksarlı insanlara ‘sevimli’ gelen bu videoların arkasında büyük bir hayvan ticareti ve sömürüsü yattığını hatırlatarak şu noktaya dikkat çekiyor: “Bu videolardaki hayvanlar insanlaştırılıyor. Bu tür videoları gördüğümüzde şunu düşünmemiz gerekiyor; bu hayvan neden orada ve nasıl oraya geldi… Örneğin, neden videodaki şempanze, Afrika’da kendi habitatında değil de bir evde bulaşık yıkıyor? Bu şempanze oraya nasıl geldi, hangi şartlarda getirildi, hangi hastalıklara maruz kaldı, hangi travmalardan geçti, o şempanzeyi yakalamak için ailesi öldürüldü mü, hangi bağlardan koparıldı? Bunları bilmek ve bu fotoğrafları ve videoları gördüğümüzde beğenmek yerine şikayet etmemiz çok önemli.”