Günaydın hüzün!
Frida'nın ‘día de los manteles largos’, yani ‘uzun masa örtüsü günleri’ olarak adlandırdığı şenlikli akşam yemeklerine Meksika’da Leon Trotsky'den Başkan Lazaro Cardenas’a politikacılar, Amerika’da John Dos Passos’tan Frank Lloyd Wright, Orson Welles, Gary Cooper’a dek mimar-sanatçılardan katılanlar oldu.
“Frida sanatını acıdan yapar (tuvali boya kalemiyle çizdiği çelik-alçı korselerdir) ve kimliği politika, cinsiyet, engellilik ve anavatanına karşı duyduğu şiddetli bir aşk karışımıyla şekillenir.” (Gail Goldberg, 2020) sözleri Frida Kahlo’yu tanımlar. Frida Kahlo öğrencilik günlerinde (1925) bir halk otobüsünde geçirdiği ölümcül kaza sonucu haftalarca yatmıştır. “İnsanın çarpışmanın farkına vardığı, ağladığı doğru değil. Gözümden tek damla yaş akmadı ve demir çubuk, kılıcın boğayı delmesi gibi beni deldi geçti.” diyecektir. Yaşamı otuz iki kez yapılan ameliyatlar, korseler arasında geçecektir. Ona göre sadece “ruhu sağlam” kalmıştır.
İlk acıyı küçük yaşta geçirdiği çocuk felciyle yaşamıştı… Hastanede olduğu günlerde yapılması zorunlu bir yeni bel kemiği ameliyatı için ailesinin parası yoktu. Annesi babasına (Frida filmindeki diyalog)- “Kabul et artık Guillermo. Bir daha yürüyemeyecek” diyordu. Umutsuz anlardı.
“Bütün zamanlar bedenimle kaynaşmış durumda. Yine de, kuşkusuz her şeyin bir başlangıcı oldu. Parçalayan bir dalgakıran, düşün önüne geçen ve tüm düşleri tasfiye eden bir karabasandı. İmgelem ve bilinçdışı, gerçekliğin neden olduğu bu hasarın yanında devede kulak kalır.”
RESİM YAŞAMINI DOLDURDU
Göğsünden ayak parmaklarına dek uzanan alçıdan zırha çizdi önce. Babası üzerindeki alçı korsede resim yapacak yer kalmadığını fark edince, yatağa konabilir şövale, tuvaller, fırça ve boya getirdi. Ahşap yatağın tavanına yerleştirilen ayna (“günlerinin, gecelerinin celladı ayna”), hem görünüşü, hem iç dünyasını çizgi-renklerle gösterecek bir başka tuval oldu. “En akademik biçimde, kendi kendimin modeli, eğitim nesnesi oldum.” açıklamasını yapar.
Ona eziyet eden, her an sorgulayan, “az kalsın kimliğini elinden alacak olan” aynadan görüntüsünü çalarak ayağa kalktı. Resme tutkulu, devrimci, aşık, aldatılan ve üzülen bir kadın ve bu yazıda değineceğim gibi belki “usta aşçı” değil ama dostlarına pişirmeyi/yemek sunmayı çok seven bir Frida yolculuğuna başladı…
Frida adı ona Alman kökenli fotoğrafçı babası tarafından ‘barış’ anlamına geldiği ve güçlülüğün simgesi olduğu için konulmuştu. Tartışmalı doğum günü tarihi için, “Ben bir devrimle birlikte doğdum. Duyduk duymadık demeyin. Gün ışığını görünceye dek isyanın coşkusuyla dolup, böyle bir ateşin ortasında doğdum ben... Ben bir devrimin kızıyım, buna bir şüphe yok, bir de atalarımın taptığı ihtiyar ateş tanrısının. 1910’da doğdum. Mevsim yazdı. Kısa zaman sonra el Gran lnsurrecto-büyük isyancı Emiliano Zapata, Güney’i ayaklandıracaktı. Evet, ben bu şansa sahip oldum işte: Benim tarihim 1910’dur.” * diyecektir.
FRİDA FİLMİ AĞLATAN HİKÂYE
Sinema oyuncusu-yapımcı Salma Hayek, “düşlerimi değil, kendi gerçeğimi resmediyorum” diyen sanatçı Frida Kahlo’nun acılı, hüzünlü ve savaşımcı dünyasını canlandırmayı ısrarla istemişti. Ayrıca tek kaşıyla gurur duyan, kaşlarını, bıyıklarını almayı reddeden Frida’ya benzemeyi de başarmıştı. Filmin senaryosu için sanat tarihçisi Hayden Herrera tarafından yazılan biyografik yapıttan yararlanılmış, filmi Julie Taymor yönetmişti. Önyargıyla salona gidenlerde bile duygusal etki yaratmış, Frida Kahlo’yu yeni tanıyacaklar, ayrıca Diego Rivera, Troçki’nin dünyasına yeni girecekler için başlangıç filmi olmuştu.
FRİDA’NIN YEMEKLİ DÜNYASI
Şöyle dersem şaşırmayın, ”Frida Kahlo'nun sahip olduğu pek çok tutkudan belki de en az bilineni onun yemekle ilişkisi…”
Denver Sanat Müzesi uzmanlarından Laura Almeida ”Kahlo’nun Meksika mutfağını ve kültürünü yansıtan yemek pişirme ve yemek tarifleri öğrenme tutkusu, sanat sevgisiyle iç içe geçmişti. Eşi Diego Rivera ile birlikte Mexico City'deki Mavi Ev (La Casa Azul) dostlarına açık yemekli davetlere ev sahipliği yaptı, onlara pulk ve meskal (agav bitkisi öz suyundan üretilen alkollü içki) ikram ettiler…” açıklamasını yapar.
Dostları arasına Troçki’den önce ¡Que viva Mexico!’nun çekimi için Meksika'ya gelen, ‘Potemkin Zırlısı’nın Sovyet yönetmeni Eisenstein/Ayzenştayn da eklenmişti.
"Bir film için bundan güzel bir isim (¡Que viva Mexico!) olamazdı, Bay Ayzenştayn," diyecektir Frida onu Mavi Ev'de coşkuyla karşıladığında.
Frida, resimlerini gösterirken “Gözlerinizi yormayın efendim, bunlar pek de değerli şeyler değildir ... " dese de Ayzenştayn "Her halükarda sizde bir fotoğrafçı gözü var, izninizle bunu anlayabilecek konumdayım. Ama resminizde bir tür içe dönüklük hissediyorum.” yanıtını verecektir.
Frida acılarıyla Meksika’da kalacak, ama Ayzenştayn acılarıyla Rusya’ya dönecektir.
AYZENŞTAYN’IN TRAJEDİSİ
Ayzenştayn çağrıyla geldiği Hollywood stüdyolarına önerdiği Thedor Dreiser'in romanı An American Tragedy/İnsanlık Suçu uyarlamasını anlayış çatışması nedeniyle çekemedi. ABD’li sol kanattan yazar Upton Sinclair’in desteğiyle "birçok Solcu gibi, Meksika'nın 1910'da sosyalist bir devrim yaratmasından etkilendiği” (Bordwell), eski uygarlıktan başlayan “günün Meksika'sına dek uzanan başkaldırı, devrim ve aşk değişmezini” şiirsel/epizodik bir anlatımla filme almayı başardı, ama ¡Que viva Mexico! filmini tamamlamasına izin verilmedi. Eisenstein'ın hayat boyu arkadaşı/yoldaşı olacak Jay Leyda yazdığı Eisenstein İş Başında kitabında “Ayzenştayn’ın en büyük film planı ve en büyük kişisel trajedisi" diyecektir.
RUHUNA UZAK ÜLKEDE
Notları, eskizleri, mektupları üzerine yazılanlara bakılarak Frida'nın hayatına ilişkin çok şey öğrenilebilir. Örneğin, Frida filminde de öykülenen Diego ile birkaç kez yinelenen, sonuncusunun hikayesine yer verilen bir başka Amerikan trajedisi de bunlar arasında…
ABD’de yaptıkları “Amerikan dünyasının süprüntülerinden oluşan tuval, bir meydan okuma, Diego'nun pek sevdiği, Frida'nın ise içinde kendini tamamen yersiz yurtsuz hissettiği Amerikan toplumundan duyduğu tiksintiyi” içeren resimler olacaktır. Ve Diego istekle başladığı Rockefeller Center bünyesindeki RCA binasında yapmakta olduğu egemen rengi kırmızı ve ortada Lenin'in yüzü görülen “Yol Ayrımındaki İnsan” duvar resmi tamamlanırken yönelen ve kabalaşan tepkilerin etkisiyle çalışmasını durdurur. Nelson Rockefeller resimde düzeltmeler yapmasını ister… Diego, eleştiri konusu olan Lenin'in yerine Abraham Lincoln'ün suratını yapabileceği alaycı yanıtını verir…
Birkaç ay sonra Diego'nun duvar resmi Rockefeller tarafından sildirilecektir. Yine de Diego söz verilen parasını almayı başaracak, eşit miktarlarda zarflara koyarak tanıdığı ve her biri birbirinden yolsuz Amerikalı sanatçılara dağıtacaktır. Frida “Ne şölendi! Ne mutluluk!..” diyecektir.
Diego New York ‘ta bir süre kaldı ve Troçkist Grub için iki küçük duvar resmi yaptı… Ancak Mexico City'deki evlerine dönüş kaçınılmazdı (1934). Dönerken bir kuruşları dahi yoktu, dolayısıyla yolculuk giderlerini dostları karşılayacaktı.
UZUN MASA ÖRTÜSÜ GÜNLERİ
Hareketli yaşamlarına, Frida'nın día de los manteles largos, yani uzun masa örtüsü günleri olarak adlandırdığı şenlikli akşam yemeklerine Meksika’da Leon Trotsky'den Başkan Lazaro Cardenas’a politikacılar, Amerika’da John Dos Passos’tan Frank Lloyd Wright, Orson Welles, Gary Cooper’a dek mimar-sanatçılardan katılanlar oldu.
Frida Amerika’da ve ülkesinde, her yerde acı içinde, ayrıca Rivera’nın uslanmazlığı nedeniyle aşk ağrılı bir yaşam içinde resim yaptı, ağladı. Ki bu resimlerden en anlamlısı Diego Rivera ile fırtınalı ilişkilere son verdiği 1939 yılında, ayrılık ve yalnızlığının yansısı Yaralı Masa resmidir.
1940 yılında Gallery of Mexican Art’taki Uluslararası Sürrealizm Sergisi’ne sürrealist olarak tanımlanmayı reddetse de yetiştirmek için “cehennemde çalışır gibi çalıştığını" açıkladığı bu resimde kırmızı kadife perdeleri açılmış bir sahnenin tam ortasında bir masa ve Frida vardır. Arka planda tropik görüntülerin de yer aldığı resimdeki masa insan ayaklıdır. Masanın bir yanında doğuramadığı/kendi çocuklarına sahip olma arzusunun görüntüleri, ablası Cristina’nın -Rivera ile kendisini aldatsa da bağışladığı- iki çocuğu yer alır.
Masanın diğer tarafında ise ‘masumiyeti’ ve çocuk özlemini simgeleyen/sahiplenebildiği ‘geyik’ durmaktadır. Geyik, Aztek mitolojisinde sağ ayağı temsil eder, Frida ne yazık ki sağ ayağını tümden kaybetmiştir…Tabii ki çektiği acılardan kurtulmanın ya da ‘yaşam için başka bir yol’ simgesi ölüm yanındadır. Sağında duran uzun boylu figür Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği gibi resmedilmiş bu kompozisyonda ‘ihanet eden’ Judas, yani Diego Rivera’dır. Resim sergiye yetişir, sonra SSCB’de, son kez 1955'te Varşova'da sergilenir ve ardından kaybolur…
Resimlerinde kendini ve hayatını sorgulasa da yemek kültürü bir tema olarak girdi. Örneğin, kapanmayan yaraları ve içsel durumunun metaforu olarak doğanın Meksikalılara armağanı meyveleri konu aldı. “Kahlo'nun meyveleri hayat dolu, tamamen tatlı, zaman zaman şehvetli enerjiyle dolup taşıyordu.” İçi Açılmış Yaşamı Görünce Korkan Gelin (1943) bu tür resimlerinden biri olarak gösterilebilir…
Kahlo'nun yemek tutkusunu hatırlatmak için Diego Rivera'nın ilk evliliğinden kızı Guadalupe Rivera “Fiestaslar/Partiler: Frida Kahlo İle Tarifler Ve Yaşamından Anılar” kitabını yayımladı. Geçmiş yıllarda Amerika’da birkaç yerde yapılan etkinlikte Frida’nın düzenlemekten keyif aldığı partilerde pişirttiği yemekler kullanıldı. Örneğin Rivera’nın da çok sevdiği kakao ve baharatların öne çıktığı mola poblano/mole soslu tavuk…
Ve chiles en nogadas adı verilen bir tür etli, soğanlı, kuru üzümlü, domates soslu, cevizli ve üzeri peynir-krema soslu biber dolması…
Kahlo ve Rivera'nın düğününde servis edilen istiridye çorbası… Kırlangıç balığı, kapari, zeytin, sarımsak, domates sosu ve jalapeno turşusu ile yapılan snapper veracruzana ve peynir ya da picadillo (doğranmış patates ve domates sosu ile pişmiş kıyma, fındık, meyve) ile doldurulmuş biber chiles en nogadas…
Yemek davetlerini çok seven Frida zaman alan yemek pişirme işini aşçısı Eulalia'ya ya da Rivera’nın ilk eşine bırakırken bahçeden toplanmış taze çiçeklerle, çoğunun üzerinde Frida ve Diego’nun baş harfleri okunan masa örtüleri üzerinde Meksika işi tabaklara konmuş meyve ve sebzelerle göz alıcı kompozisyonlar yaratıyordu.
Bir Meksika bayramı olarak bilinen El Día de Los Muertos (Ölüler Günü) gibi kutlama yemeklerinde ise menü daha zenginleşmektedir. Tabii ki bu kompozisyonlar Frida’nın tuvallerine taşınacak, küçük Meksika bayraklı, köpek heykelcikli ya da kuşlu, papağanlı renk renk meyve, karpuzlu natürmortlarda kendini gösterecektir. Karpuzlar, Meksika Ölüler Günü töreninde (gerçekte ölülerin neşeli bir şekilde anılması için düzenlenen bir şenlik) dünyadan ayrılanlarla paylaşmak için seçilen, yaşamın ve doğurganlığın -çekirdekleri nedeniyle olsa gerek- sembolü bir meyve olarak öne çıkmaktadır.
Latin Amerika sanatı uzmanı Mark A. Castro şöyle söyler:
"Kahlo'nun sevdiğim yanı, hayatının tüm heyecanına ve inanılmaz hikayelerinin içine baktığınızda, her şeyin merkezinde sadece bu ‘harika’ sanatçının var olmasıydı.”
Frida Kahlo en anlamlı resmini “çıkış yolunun güzel olduğu ve asla geri dönmeyeceğimi umduğum” dediği ölümünden kısa bir süre önce bitirecektir. Canlı yeşil ve kırmızı renkleriyle karpuzlu bir resimdir ve bir diliminin üzerinde ise şu yazı okunmaktadır:
“Viva la vida!/Yaşasın Hayat!”
* Frida Kahlo Aşk ve Acı, Rauda Jamis, Çevirmen: Hülya Uğur Tanrıöver, İstanbul: Everest Yayınları, 2002
————————————————-
Frida’nın Kabak Salatası
Frida’nın ev sahipliği yaptığı akşam yemeği partilerinde sofraya konulan kolay bir salata: Izgara kabak, avocado ve ufalanmış añjeo peynirinden oluşan Meksika salatası. Meksikalı besteci Carlos Chávez ve Nelson Rockefeller‘in katıldığı akşam yemeğinde de servis edildi.
8 yemek kaşığı zeytinyağı
3 yemek kaşığı kırmızı şarap sirkesi
1 çay kaşığı tuz
½ çay kaşığı şeker
6 küçük kabak, dilimlenmiş
2 olgun avocado, dilimlenmiş
3 dilim Queso añejo ya da parmesan peynir, ufalanmış
2 yemek kaşığı kişniş, doğranmış
Bir cam kavanoza zeytinyağı, sirke, tuz ve şekeri koyun, bir süre bekletin. Zeytinyağı konmuş tavada kabakları altın rengi olana kadar kızartın. Bu arada ince dilimlenmiş avokadoları servis tabağına dizin. Soğumaya bıraktığınız kabakları servis tabağındaki avokadoların üzerine yerleştirin. Tuz serpin ve cam kavanozdaki sosu üzerine gezdirin. Queso añejo ya da parmesan peyniri, kişniş ile süsleyin.