Aydınlardan bildiri: ‘Yetti Artık – Erdoğan Rejimi’ne İhtar’
Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'in dün tutuklanmasının ardından aydınlar bir "ihtar" metni yayınladı. Bildiride, "Bizi bu kadar korkuttuğun için asıl sen korkacaksın" denildi.
DUVAR - Bir grup aydın, sanatçı ve gazeteci, Türkiye’de son dönemde yaşanan hak ihlallerine dikkat çektikleri ‘Yetti Artık – Erdoğan Rejimi’ne İhtar’ başlıklı bir bildiri yayımladı.
“Erdoğan Rejimi ülkeyi korkunç bir sona götürüyor. Durdurulamayan bir felakete. Yaşanamaz bir Türkiye’ye” sözleriyle başlayan bildiride, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı’na dair son açıklamasında kullandığı “Gezi Parkı’na o tarihi eseri inşa edeceğiz” sözlerine ve Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için başlatılan ‘nöbetçi yayın yönetmeni’ kampanyasına destek veren Erol Önderoğlu, Ahmet Nesin ve Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına da değinildi.
Bildiri şu sözlerle bitirildi: “Erdoğan Rejimi ve yandaşlarını uyarıyoruz: Bu ülke hiçbir zaman bu kadar emniyet supabsız bırakılmadı. Bizi bu kadar korkuttuğun için asıl sen korkacaksın.”
'BİZİ BU KADAR KORKUTTUĞUN İÇİN SEN KORKACAKSIN'
Bildirinin tamamı ve imzacıları şöyle:
“Erdoğan Rejimi ve yandaşlarını uyarıyoruz: Bu ülke hiçbir zaman bu kadar emniyet supabsız bırakılmadı. Bizi bu kadar korkuttuğun için asıl sen korkacaksın.
Arttıkça artan rezaletler bu ülkede hâlâ kim ve ne kalmışsa süpürüp götürecek. Erdoğan Rejimi kendini bunun dışında tutabileceğini sakın sanmasın.
Üniversitede ders vermek bile kabus oldu. Öğrenci kılığındaki yaratıklar hocanın konuşmasını kaydedip muhbir vatandaşlığa soyunuyor. Ve şimdiye kadar üniversitedir diye bildiğimiz o binalar kompleksi de utanmıyor, hocayı işten atmayı kendine yedirebiliyor. Ondan sonra da, korkunç para cezaları ve tehditlerle ödü koparılmış bir amiral gemisinde köşe yazarı kalkıyor, bir profesöre üniversite dersinde neyin nasıl konuşulacağını öğretmeye yelteniyor. Cür’ete bak.
Bir başka üniversite diye bildiğimiz binalar kompleksi, incelemek üzere taş parçaları toplayan arkeolog hocasını işten atıp taşları toprağa geri gömme emri çıkartıyor.
Üniversitelerin ödü kopuyor. Nasıl kopmasın ki Erdoğan Rejimi üniversitelere bile kayyum tayin etmekte; şu an itibariyle 3 oldu.
Gencecik, bütün geliri maaşı olan genç akademisyenlerin ödü kopuyor. Nasıl kopmasın ki, emekli olmuş hocaların ödü kopuyor, korkudan korkuyorlar.
Liseliler bir baktılar ki üniversitelerin utanacağı yok, eğitimin namusunu kurtarmak onlara, “Hey Onbeşli, Onbeşli”lere kaldı; “Türkiye ne durumda?” diye sual eyleyen olursa öyle dersiniz.
Korkuyu her yerde egemen kılmak sayesinde bütün bunları Erdoğan Rejimi adım adım ve yıldırım hızıyla yaptı ve yapıyor ve kimsenin gıkı çıkamadığı için yapmaya devam edecek. Ama bunlar kıymetli zamanlar: Kurumların ve insanların tıyneti böyle günlerde anlaşılıyor.
TBMM boşaltılıyor. İkinci büyük muhalefet partisinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Polis yarın kapılarında. Zaten eşbaşkanın evi basıldı bile.
Yargıtay ve Danıştay diz çöktürülmek üzere boşaltılıyor, yerlerini Erdoğan Rejimi dolduracak. Sıradaki: Anayasa Mahkemesi. Yargı bitmiştir. Umut bitmiştir.
Erdoğan’ın esnafı alperen ilan etmesi yetmedi, devletin polisi, jandarması, MİT’i, askeri kafi gelmedi, şimdi de özel güvenlik elemanları olağanüstü yetkilerle Erdoğan Rejimi’nin hizmetinde. Bu kadarını, SA ve SS’leri kuranlar bile düşünmemişti.
Sur, Şırnak, Cizre, Yüksekova yakılmış yıkılmış ne kelime; artık büyük özel mülkiyet bile güvencede değil; İşbank ve Doğan Holding gibi en verimli banka ve holdingler eğer biat etmiyorlarsa işleri “bir kayyumluk”. Önce zarar, sonra iflas ettiriliyorlar. İflas uzayacaksa haraç mezat satılıyorlar. Her türlü eleştiri yapılabilecek ama “silahlı terör örgütü” asla denemeyecek Gülencilere yakında fırınların ekmek satması da yasaklanacak.
Eğitimin “İmanlı nesil yetiştiriyoruz” diye perperişan edildiği, ortaokul binalarının boşaltılıp imam-hatip yapıldığı ülkede Milli Eğitim Bakanlığı’nın adını Maarif Bakanlığı’na çevirmekten bahsediliyor. TÜRGEV ve Ensar cinsinden bir Maarif Vakfı kurup yetkilerin bir kısmını ona devretmek kolaylık sağlıyor.
Gazetecileri hapsetmek ve işten attırmak yetmiyor, artık doğrudan hedef Erdoğan Rejimi’nin yaptıklarını belgeleyen STK yöneticileri. Özgür Gündem’e sembolik genel yayın müdürlüğü yaptılar bahanesiyle tutuklananlar arasında Cizre bodrumlarında öldürülenlerin otopsisine giren Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve insan hakları ihlallerini sürekli raporlaştırıp İngilizce yayınlayan Erol Önderoğlu yer alıyor.
Ne kadar büyük toplumsal tepki doğuran iş varsa, Erdoğan sırf inat diye yapıyor: Taksim’e Topçu Kışlası adı altında AVM, Cumhuriyet Anıtı’nı ve 1880 tarihli Aya Triada kilisesini bastıracak cami, mevcut Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkıp uygun bir külliye. Ayasofya Müzesi’ni cami yapmanın eli kulağında.
Kolaysa karşı çık. Basınçlı su, gaz, cop, tutuklanma; bu sırayla. İster ücretini alamadan işten atılan madencileri savunmak, isterse adam gibi eğitim istemek için olsun. İnsanlar gıkını çıkartamaz hale geldi.
Türkiye’nin yurt dışı itibarı hiç bu kadar sürünmedi yerlerde. Türkiye uluslararası ortamda hiç bu kadar “kokarca” muamelesi görmedi. Hiçbir zaman bu kadar aşağılanmadı.
Balık baştan kokunca kuyruk da leş gibi tütüyor: Galeriler ve plak evleri Ramazan münasebetiyle basılıyor. Farklı cinsel eğilimdeki insanların Anayasa’daki ‘silahsız ve saldırısız’ yürüyüş hakları mağara tehdidiyle önleniyor.
Bu gidiş durmayacak. Turizmden başlamış olan ekonomik çöküşü de hızlandıracak. Türkiye’nin dibi gümm diye kayaya oturacak.
Bütün bunların hesabı asla öteki dünyaya falan kalmaz. Hem kurum hem birey olarak hesabı sorulacak; emir verdiler deyip kurtulmak yok.
Erdoğan Rejimi ve yandaşlarını uyarıyoruz: Bu ülke hiçbir zaman bu kadar emniyet subapsız bırakılmadı. Bizi bu kadar korkuttuğun için asıl sen korkacaksın.”
İmzacılar
A. Hicri İzgören
Adil Okay
Ahmet Aykaç
Ahmet Gülabi Dere
Ahmet Hulusi Kırım
Ahmet Şekercioğlu
Akın Atauz
Alev Er
Ali Fuat karaöz
Ali Kemaloğlu
Ali Korkmaz
Anjel Dikme
Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi
Attila Tuygan
Ayfer Tuzcu Uysal
Ayşe İmren
Ayşe Karabulut
Ayten Bakır
Aziz Tunç
Baskın Oran
Buket Katabil
Bülent Tekin
Cengiz Aktar
Cumali Tekin
Dalyan Ertaş
Deniz Köker
Dilaver Erbilgin
Doğan Özgüden
Emrah Zeylek
Engin Ender Çetin
Ercan İpekçi
Erdal Doğan
Erdoğan Doğan
Ergin Cinmen
Ergin Şehirli
Ergün Eşsizoğlu
Erol Özkoray
Ersoy Yıldırım
Esra Çiftçi
Eşref Erdem
Faik Bulut
Fatoş Akdemir
Ferhat Tunç
Fethiye Çetin
Feyzullah Tunç
Fikret Başkaya
Garbis Hatemo
Gençay Gürsoy
Gül Gökbulut
Gülcan Koçer
Güngör Şenkal
Gürhan Ertür
Habip Taşkın
Hakkı Aksak
Haldun Açıksözlü
Halil Poyrazlı
Halil Savda
Halim Bulutoğlu
Hanna Beth-Sawoce
Hasan Cemal
Hasan Kaya
Hasan Oğuz
Hasan Yürekli
Hasan Zeydan
Hüseyin Karakuş
İbrahim Seven
İlyas Danyeli
İnci Hekimoğlu
İnci Tuğsavul
İsmail Beşikçi
İsmail Cem Özkan
İsmail Özşahin
Jean Pierre Dopagne
Kazım Genç
Lale Mansur
Ludmilla Denizenko
Mahmut Cantekin
Mahmut Gökbora
Mahmut Konuk
Mehmet Demirok
Mehmet Töz
Mehmet Uluışık
Mesut Şahindokuyucu
Metin Gülbay
Meymet Seyhan
Mihail Vasiliadis
Muhammet Yasin
Murad Mıhçı
Murat Güneş
Murat Kuseyri
Murat Morova
Mustafa Atıcı
Mustafa Elveren
Mustafa Taycur
Muzaffer Erdoğdu
Naci Sönmez
Nadya Uygun
Nazım Alpman
Necati Abay
Nesrin Nas
Neşe Erdilek
Nihat Kayman
Nilgün Yıldırım
Nurcan Baysal
Oktay Etiman
Orhan Bas
Ömer Ersun
Ömer Kavili
Özcan Soysal
Özlem Dalkıran
Özlem Sen Gencel
Perihan Mağden
Ragıp Zarakol
Remzi İnanç
Rıdvan Bilek
Robert Cabi Akman
Sait Çetinoğlu
Salih Yıldız
Samim Akgönül
Selahattin Esmer
Semra Somersan
Serdar Dağ
Serdar Temiz
Serhat Oran
Serhat Özdemir
Sibel Özbudun
Sinan Çiftyürek
Süleyman Eryılmaz
Şaban İba
Şanar Yurdatapan
Şengün Kılıç
Tamer Çilingir
Taner Bayrak
Tarık Ziya Ekinci
Temel Demirer
Temel İskit
Tülay Karacaörenli
Ubeydullah Er
Ümit Kaya
Viki Ciprut
Yalçın Erdoğan
Yasin Yetişgen
Yücel Demirer
Zeynep Tanbay
Ziya Bayram
Zübeyde Bilget