Ertuğrul Kürkçü’den Adalet Bakanlığına Ödemiş başvurusu
Ertuğrul Kürkçü, Ödemiş Cezaevi’ndeki olaylarla ilgili Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptı. Kürkçü, "14 kişiye işkence yapıldı" dedi.
Hülya Karabağlı [email protected]
ANKARA - HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, OHAL sonrası cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Kürkçü, Kırıklar F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ödemiş T Tipi Cezaevi'ne sevk edilen bazı tutuklu hükümlülerin darp, işkence ve şiddete uğradığını söyledi.
'10 KİŞİLİK HAZIR KUVVET'
Kürkçü, Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki işkence ve darp olaylarının incelenmesi ve sorumlu cezaevi personeli hakkında soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığı’na şu başvuruyu yaptı:
"15 Temmuz darbe girişiminin ardından Kırıklar F Tipi Kapalı Cezaevi'nden Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi'ne 2 Ağustos 2016’da sürgün edilen tutuklu/hükümlülerden Mehmet Yayan, Murat Işık, A. Vahap Narin, Nevzat Kılıç, Hasan Dağhan, Şiyar Aydemir, Muzaffer Öner, Aslan Kızıl, Ozan Kısa ve Fırat Çelebi Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi personeli tarafından darp şiddet ve işkenceye maruz bırakılarak ağır şekilde yaralanmıştır.
4 Ağustos 2016 akşamı 20.30 sıralarında Cezaevi Birinci Müdürü Celal Aslan’ın bir koğuşa giderek ayakta sayım istediği, müdür koğuştan çıktıktan hemen sonra gardiyanların o koğuşa saldırıp 'Siz nasıl müdürümüz gelir de ayağa kalmazsınız' diyerek, tutuklu/hükümlüleri darp etmeye ve sürüklemeye başladığı, onları koğuşlarından çıkartıp bir avluya götürdükleri ve orada darp ederek ters kelepçe ile bağladıktan sonra 14 kişiyi yere yatırdıkları iddia edilmektedir.
Sonrasında cezaevinde gardiyanlardan oluşturulan 'Hazır Kuvvet' olarak adlandırılan 10 kişilik bir ekibin 'Ne mutlu Türküm diyene, vatan sana canım feda, teröristleri burada barındırmayacağız, idam gelecek gebereceksiniz buraya darağacı kuracağız' sloganları atarak koridoru kat ettikten sonra 14 kişinin ters kelepçelendiği avluya geldiği, diğer gardiyanlarla birlikte tekbirler getirerek tutuklu/hükümlüleri ağır bir şekilde darp ettikleri iddialar arasındadır.
Tutuklu/hükümlülerden Murat Türk'ün ellerine basarak işkence yapıldığı, Fehmi Işık’ın sol gözünün tamamıyla şiş, burnunun kırık, dudaklarının ise patlak olduğu, böbrek hastası olan Abdul Vahap Aydemir’in karnında 28 ayrı cop izi olduğu ve 5 gündür yoğun şekilde idrar kanaması yaşayan Aydemir'in, ayakta duracak durumda dahi olmadığı, Hikmet Adsız isimli tutuklu/hükümlünün darp esnasında sol dizinin yerinden çıktığı, ağır diyabet hastası olan Abdulkahar Aksoy’un ise iki diz kapağında derin yaralar olduğu yukarıdaki iddialarla birlikte aileleri tarafından telefon ile tarafıma aktarılmıştır.
Ödemiş Cezaevi’nin fiziki yapısının da sağlıksız olduğu, duvarlarından yataklarına kadar hiçbir hijyen şartını taşımadığı, tutuklu ve hükümlülere hiçbir şekilde gazete verilmeyip mektuplarına el konulduğu ve çıplak arama uygulaması dayatıldığı da şikayetler arasındadır.
Özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler sonrasında tüm Türkiye’de cezaevleri arasında yoğun bir sevkiyat gerçekleşmekte, bu sevkler sırasında ve sonrasında her cezaevinde tutuklu/hükümlülerin haklarını kısıtlayan keyfi uygulamalara başvurulmakta, darp, işkence ve şiddet olayları artmaktadır. Bu durum genelde partimize ulaşan tutuklu ve hükümlü yakınlarının şikâyetleri yanısıra, insan hakları kuruluşları ve hukukçular tarafından hazırlanan raporlardan net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Yukarıda sayılan genel gerekçeler ve özelde Ödemiş Cezaevi’ndeki darp, işkence ve şiddet uygulamaları iddialarının yerinde incelenmesi, sorumlular hakkında Bakanlığınızca idari soruşturma açılması, darp, şiddet, cebir, kötü muamele ve hakaretten sorumlu tutulacak olanların yargıya sevk edilmesi yaşam ve onurları bakanlığınıza emanet edilmiş olan tutuklu ve hükümlülerin haklarının korunması ve bu hakları çiğneme eğiliminde olanların caydırılması bakımından hayati önemdedir.
Öte yandan, bu soruşturmalar, yakınları cezaevlerinde bulunan ailelerin kapıldıkları kaygı ve elemin sona erdirilmesi ve yaşayageldikleri yoksunluk duygusunun yanında yakınlarının sağlık ve güvenliğinden duydukları endişeden bir an önce kurtarılmaları da Bakanlığınızın insani sorumluluğu dahilindedir."