Ayşe Öğretmen: Beyaz Show'da söylediklerimin arkasındayım
Beyaz Show’da “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen öğretmene destek için kendini ihbar eden 38 kişi hakim karşısına çıktı. Ayşe öğretmen, savunmasında "Söylediklerimin arkasındayım. Yine aynısını söylüyorum" dedi.
DUVAR - 8 Ocak 2016 akşamı Kanal D’de yayınlanan Beyazıt Öztürk’ün sunduğu Beyaz Show’a telefonla bağlanarak “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen öğretmen Ayşe Çelik hakkındaki soruşturmayı protesto için kendini ihbar eden 38 kişi hakkındaki davanın ilk duruşması bugün görüldü. 30 Kasım'a ertelenen davada Beyazıt Öztürk'ün tanık olarak dinlenilmesine karar verildi.
Yargılananlar arasında T24 yazarı Oya Baydar, eski CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, Prof. Gençay Gürsoy, Ferhat Tunç, avukatlar Bahri Belen, Ergin Cinmen ve insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan gibi isimler yer alıyor.
38 isim "Ayşe Öğretmeniz"den hâkim karşısında
T24'ten Can Bursalı'nın haberine göre, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili İdris Kurt’un “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla hazırlayıp, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği iddianamenin kabulüyle, kendini ihbar eden 38 kişi ile birlikte, öğretmen Ayşe Çelik ve programın sorumlusu Kadir Tunalı hakim karşısına çıktı. Sanıklardan bazıları, şu şekilde ifade verdi:
Ergin Cinmen: Bu bir iddianame değildir. Başında yalnızca iddianame yazıyor.
İbrahim Akın: Barış istemek suçsa, bu suça ortak olmayı gönüllü olarak kabul ediyorum.
Ferhat Tunç: Suç aranıyorsa suç şudur; barış yerine savaş politikalarının iktidar tarafından yürütülmesidir. Başbakan dün şort giydiği için tekmelenen kadınla ilgili şu yorumu yaptı: Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın. Barış talebi de devletin hoşuna gitmeyebilir. Devlet de mırıldansın. Bu kadar insanı mahkeme kapılarında süründürmesin; siz yargı mensuplarını da bu işlerle uğraştırmasın.
Eski TGS Başkanı Ercan İpekçi: Kendimi sanık değil, gazeteci gibi hissediyorum. Çünkü ifadelerimizle tarihe not düşüyoruz. Gelecek kuşaklar bu karanlık dönemde yaşananları bu tutanaklardan anlayacaklar.
Bahri Belen: Bir hukukçu olarak söylemek zorundayım; bu iddianameyi hazırlayan savcı gibiler siyasi rüzgarla yelkenleri doldurabilir. Geçmişte bunun gibi iddianameler hazırlayan savcılar ve yargılamayı yapan hâkimler şimdi yargılanıyor. Savcı bu iddianemeyle, iktidara arkasını yaslayarak kahramanlık yapıyor.
Şanar Yurdatapan: Ayşe öğretmen doğruyu söyledi. 30.12. 2015'te Sur ilçesine girdik. Orada yaşananları gördük. Gördüklerimize mi inanacağız, bir savcının masa başından yazdığı iddialara mı?
Murat Çelikkan: İnsan hayatını ve barışı savunduğumuz için terör propagandasından yargılanıyoruz. Barışa hizmet için yaptığımız bir faaliyet terör propagadası kapsamına alındı. Barış politikası hükümetin 2.5 yıl resmi politikasıydı. Şimdi barış istediğimiz için terör propagandasından yargılanmamıza anlam veremiyorum.
Prof. Gençay Gürsoy: Ben 1980 yılında askeri mahkemelerde yargılanmış ve beraat etmiş bir insanım. Dönemin Cumhurbaşkanı darbeci general hakkında "Ben bu insanla aynı coğrafyada ve çağda yaşadığım için utanıyorum" dediğim halde beraat ettim. Şimdi de, bu davadan bir an önce beraat kararı vermelisiniz; bu karar "Bu ülkede yargıçlar var" denilmesini istiyorsanız size verdiğimiz bir şanstır. Adalete olan güven kaybının engellenmesi için de bir şanstır.
Oya Baydar: Ayşe Çelik'in çığlığını duyduktan sonra vicdani sorumluluk nedeniyle çatışma bölgesine gittim. Gördüklerimden sonra onun çığlığına ortak olmak istedim. (Mahkeme başkanına) Siz gitseydeniz ve orada yaşananları görseydiniz siz de ortak olmak isterdiniz. Bu bir zihniyet yargılamasıdır. Şimdiye kadar çok fazla şeyden yargılandım. İlk kez yapmadığım bir şeyden yargılanıyorum.
Ayşe Çelik: Ülkenin güneydoğusunda yaşamı felç eden olaylar yaşandı. Silvan da olayların yaşandığı merkezlerden biri. Sivil yaşam alanlarındaki çatışmaların mağdurlarından biri de benim. Art niyetsiz, kimseyi övmeden söylediğim sözler örgüt propagandası kapsamına alındı. Söylediklerimin arkasındayım. Yine aynısını söylüyorum.
Olayın geçmişi
Ayşe Çelik, Haziran ayında Silvan’da talimatla alınan ilk ifadesinde, sözlerinin arkasında durduğunu ve söylediklerinin içinde suç teşkil edecek bir ifade bulunmadığını, annelerin ağlamaması için toplumda bir duyarlılık yaratmak istediğini ve asıl amacının medyanın duyarsızlığına dikkat çekmek olduğunu belirtmişti. Öğretmen Çelik, kendisine yöneltilen suçlamayla ilgili asıl savunmasını bugün yapılacak duruşmada yapacağını da söylemişti.
Ayşe Çelik, programa bağlanarak “Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız?” sorusuyla konuşmasına başlayan öğretmen Çelik, medyanın tutumuna işaret ederek, “Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” demişti.
Ayşe Çelik’in sözlerinin ardından RTÜK Kanal D’ye 6112 sayılı kanunun “Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle, 900 bin lira para cezası kesmişti.
YARGILANAN 38 KİŞİNİN İSİMLERİ
Ayşe Çelik ve Kadir Tunalı’yla birlikte, “Hepimiz Ayşe öğretmeniz” diyerek kendini ihbar ettiği için “terör örgütü propagandası” yaptıkları gerekçesiyle yargılanacak 38 kişinin isimleri şöyle:
Ahmet Dindar, Ayşe Erzan Silier, Ayşegül Akış Devecioğlu, Ayşenur İyidoğan, Bayram Bahri Belen, Dilek Gökçin, Ercan İpekçi, Ergin Cinmen, Ferhat Tunç, Gençay Gürsoy, Gülseren Onanç,Gülşen Denizhan, Gürhan Ertür, Gürkan Develi, Halim Bulutoğlu, İbrahim Akın, İbrahim Sinemillioğlu, Kemal Özgül, Mahmut Konuk, Mehmet Tursun, Mevlüt Ülgen, Murat Çelikkan, Nazmiye Özen, Nergiz Ovacık, Neşe Yaşın, Nil Özsoy Dindar, Orhan Alkaya, Orhan Silier, Oya Baydar, Perihan Pulat, Pınar Önen, Şanar Yurdatapan, Sibel Özbudun Demirer, Süleyman Eryılmaz, Temel Demirer, Türkcan Baykal, Üner Eyüboğlu ve Vecdi Sayar.