Annesi tutuklanan Egît antideprasan kullanıyor

DUVAR - Diyarbakır'da sabaha karşı evi basılarak gözaltına alınan 24 öğretmenden biri de Adile Ekinci’ydi. O da, öğretmen eşi Erhan Ekinci ile 8 Eylül’de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile açığa alınan öğretmenlerdendi. İkisi de açığa alınma kararının geri alınmasını, okullarına, öğrencilerine kavuşmayı bekliyorlardı.

Ama öyle olmadı 21 Eylül’de kar maskeli polisler evlerini bastı. “Bölücüler”, “Hainler” hakaretleriyle birlikte uzun süre evlerini aradılar. Bilgisayarlarının harddiskini ve Adile öğretmeni alıp çıktılar. Dört yaşındaki oğulları Egît, hiçbir şeyden habersiz, kendi odasında uyuyordu.

'SİLAH DOĞRUP 'YERE YATIN' DEDİLER'

Erhan Ekinci eşinin gözaltına alınışını anlatırken zaman zaman zorlanıyor. Özellikle oğlulları Egît’ten söz ederken. “İçeriye bağırarak, hakaretler ederek girdiler. Silah doğrultup ‘yere yatın’ dediler. ‘İçeride oğlum uyuyor’ dedim ama dinlemediler. ‘Eşimi niye alıyorsunuz, neyle suçluyorsunuz’ diye sordum, ‘savcılık kararı var’ dediler. Başka hiçbir açıklama yapmadılar.”

Bu hengamede bile Erhan Ekinci’nin aklında oğlu var. “Adile giderse çocuk ne olacak?” Annesine düşkün çocuğa durumu nasıl izah edecek? “Eşimle birlikte gözaltına alınanların beş gün gözaltında kalacağını ve bu süre içinde avukatlarıyla dahi görüşemeyeceklerini öğrendik. Oğlum da annesini soruyordu bana. ‘Anne İstanbul’a gitti, birkaç gün başbaşa kalacağız’ diye yalan söylemek zorunda kaldım. Onunla daha çok zaman geçirmeye çalıştım, ama annesinin İstanbul’a gitmiş olmasına alışamadı çocuk.”

GÖZALTINDAN E TİPİ CEZAEVİ’NE

Beşinci gün savcılık karşısına çıkıyor gözaltındaki öğretmenler. Bir kısmı serbest bırakılıyor, aralarında Adile öğretmenin de bulunduğu 7 öğretmen ise tutuklanıyor. Erhan Ekinci’ye eşi Adile öğretmenin neyle suçlandığını soruyorum:

“2012’de aldığı sevk nedeniyle tutuklandı. Savcı, eşimin bu sevki KCK kararıyla aldığını iddia ediyor. O tarihte KCK’nin bir çağrısı olmuş, öğretmenlerin ve öğrencilerin okulu bir hafta protesto etmesi istenmişti. Oysa eşim, o zaman birkaç aylık olan oğlumuza bakmak için almıştı sevki. Telefonunu da dinlemişler. Telefonda konuştuğ arkadaşına sevk aldığını ve iki gün okulda olmayacağını söylemiş, hepsi bu.”

Erhan Ekinci eşiyle birlikte sendikanın aldığı kararlara uyduklarına dikkat çekiyor ve bunun suç olamayacağın hatırlatıyor: “Bunun dışında başka bir yerden talimat almadık. Esasen sendikanın aldığı kararlara uymadığımızda suç işlemiş olacağız.”

Adile öğretmen Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde. Erhan Ekinci bir gün önce ziyaret etmiş. Adile Ekinci, eşine, 12 kişilik koğuşta 28 kişi kaldıklarını, yer yataklarında sırayla uyuduklarını aktarmış. Bir de oğlu Egît’i sormuş elbette.

EGÎT STRESE KARŞI ŞURUP İÇİYOR

Gözaltına alınan eşinin birkaç gün sonra serbest kalacağını umarak oğluna annesinin İstanbul’da olduğu yalanını uyduran Erhan Ekinci için asıl zor zamanlar başlamış. Her gün annem ne zaman gelecek” diye soran Egît’e uygun bir dille, annesnin bir süre daha gelemeyeceğini anlatması gerekiyor. Şöyle anlatıyor durumu: “Annen işe dönelim diye İstanbul’a gitti, ama orada kötü polisler onu tutukladı. Yakında mahkemeye çıkınca serbest kalacak.”

Erhan Ekinci, çocuğunu "Annen İstanbul'a gitti" diye avutuyor.

Anasınıfına devam eden Egît’in okulda hırçın davranmaya başladığını anlatıyor Erhan Ekinci. Gün içinde annesini unutur gibi oluyor” diyen Ekinci, “Özellikle uyku saatleri geldiğinde annesini istiyor ve ağlıyor. Geceleri annesini sayıklayarak uyanıyor ve ağlamaya başlıyor.”

Ekinci, Egît’i psikyatriste götürmüş. Akut stres bozukluğu var demiş doktor. İlaç yazmış. Egît iki gecedir depresyon için alınan şuruptan içerek uyuyor. Babası, şurubu, “Soğuk algınlığı için” diyerek içriyor ona.

‘EMPATİ BEKLİYORUM’

Açığa alınmış, eşi tutuklanmış, dört yaşındaki oğluyla bir başına kalmış bir öğretmen Erhan Ekinci: “Biz ne darbeciyiz ne de hırsız. Sendikalıyız ve sendikamızın aldığı kararlar doğrultusunda hareket ettik. Tek suçumuz bu.”

Eşinin ne zaman mahkemeye çıkacağı belli değil. İtiraz dilekçesiyle serbest bırakılmasını umuyor: "Adalet, insan hakları… bunlardan umudum yok. Ancak empati kurmalarını istiyorum, vicdanlarını dinlemelerini bekliyorum. Dört yaşındaki bir çocuğu, hiçbir suçu olmayan annesinden koparmanın nasıl bir şey olduğunu düşünsünler istiyorum."