'OHAL işçiye var da, yöneticiye niye yok'

Ölümlü iş kazalarına dikkat çekmek için başlatılan ve her ayın ilk pazar günü gerçekleştirilen 'Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 55'incisi bugündü. Nöbete katılan aileler 'başka canlar yanmasın diye' mücadele ettiklerini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- 'Adalet Arayan İşçi Aileleri'nin düzenlediği 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin 55'incisi Galatasaray Lisesi önünde yapıldı. Nöbete işçi ailelerinin yanı sıra, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. Eylemde, iş güvenliği ve işçi sağlığı için mücadele ederken işten atılan işçiler de yer aldı.

Aileler adına basın açıklamasını, 2011'de Van'da yaşanan ikinci depremde hayatını kaybeden gazeteci Cem Emir'in kardeşi Sinem Emir yaptı.

Bu yılın ilk sekiz ayında en az 1250 işçinin yaşamını yitirdiğini aktaran Emir, iş cinayetlerini durdurmak için 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'ne başladıklarını belirtti.

Emir, 28 Nisan tarihinin “İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenler Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi için başlattıkları imza kampanyasının devam ettiğini dile getirdi.

'TAŞERON İŞÇİ ENFEKSİYONDAN HAYATINI KAYBETTİ'

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesinde 16 yıldır laboratuvar teknisyeni olarak çalışan Güneş Cengi, ilk başta taşeron işçi olarak çalıştığını, verdikleri mücadele sonucunda, 2010 yılında kadrolu statüsüne geçtiğini anlattı.

Cengiz, “Aynı kurumda aynı işleri yapıyorduk, farklı statülerde olduğumuz için bize farklı davranılıyordu. Çalışma saatlerimizden, aldığımız ücretlere kadar birbirinden farklıydı. Yasal haklarımızı öğrendikten sonra talep etmeye başladık” dedi.

Taş-İş-Der'in (Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği) üye sayısının binleri bulduğunu kaydeden Cengiz, yasal nedenlerden dolayı sendika üyesi olsalar da her yıl taşeron şirket değiştiği için toplu sözleşme imzalayamadıklarını belirtti.

Taşeron işçilerin üzerinde çok fazla baskı ve mobing olduğunu söyleyen Cengiz, işten atma tehdidi ile yapmamaları gereken işlerin taşeron işçilere yaptırıldığını vurguladı.

Cengiz, Zafer Açıkgöz'ün ölümüne dikkat çekti: "Lağım temizletilen taşeron işçi Açıkgöz'ün karaciğerinde enfeksiyon oluştu. Açıkgöz önce karaciğerini sonra hayatını kaybetti."

Cengiz, “Evet yasalar var ama biz talep edip arkasında durduğumuz sürece var. Haklarımızın peşine düşmezsek, kurumların da yasaların da işlevi yok. O yüzden herkese çağrım bu haklarının peşinde olması” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Cengiz'in ardından İstanbul Tıp Fakültesinde yaşanan zehirlenme olayını araştırdığı için işten atılan hasta bakıcı ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Baş Temsilcisi Cemal Bilgin konuşma yaptı.

'OHAL İŞÇİYE VAR DA YÖNETİCİLERE NİYE YOK?'

İSİG temsilcisi olarak görevini yerine getirdiğini ifade eden, Bilgin, hastaneye sağlık için gelen hastaların ve çalışanların sağlığını kaybettiğini dile getirdi.

Taşeron işçilere görevi olmayan birçok işin yaptırıldığı aktaran Bilgin, “Hasta bakıcılara ne iş yaptırıldığını anlatayım. Pansuman yapıyoruz, dikiş atıyoruz, dikiş alıyoruz, sonda takıyoruz ama kimsenin haberi yok. Kimse beyaz önlük kim, mavi, yeşil önlük giyen kim bilmiyor. Herkes doktor ya da hemişre zannediyor” dedi.

Hastane önünde oturma eylemi yaptığı söyleyen Bilgin, polislerin OHAL gerekçesiyle kendisini gözaltına alırız dediğini anlattı. Bilgin, “OHAL hak hukuk adalet arayan işçilere var da, niçin yöneticilere, rektöre, müdüre yok” diye sordu.

SON DURUŞMADA GÜVENLİ DEĞİL İTİRAFI

19 Temmuz 2015'te Gemlik Gübre Fabrikasında yaşanan patlamada Uğur Çavdar hayatını kaybetmişti. Patlamanın yaşandığı bölgeyi temizlemesi istenen işçiler güvenli olmadığı için, yasal haklarını kullanarak çalışmayı reddettiler. Bu nedenle 5 işçinin işten atıldı.

İşe iade davasını kazanan işçilerden Mahir Karahan, “Son duruşmasında İSİG sorumlusuna mahkeme heyeti, bölgenin işçiler çalışması için güvenli olup olmadığı sordu. Kendisi işçiler için güvenli olmadığını söyledi. Durumu sadece müdürle bildirdiğini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bildirmediğini söyledi. Bu olay Uğur'un aslında nasıl öldüğünü gösterdi” dedi.

Avukat Berrin Demir, Uğur Çavdar'ın öldüğü patlamanın bakımsızlık ve delinen yerlerin yama ile kapatılması sonucunda yaşandığını söyledi. Patlamanın yaşandığı yerin temizlenmediğini söyleyen Demir, tehlike durumunda işçilerin çalışmama kararın yasal olduğunu belirtti.

Demir, Uğur Çavdar'ın ölümü ile ilgili davanın bir sonraki duruşmasının, 12 Kasım'da Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüleceğini sözlerine ekledi. (HABER MERKEZİ)