Yakılmaktan kurtarılan 36 yıllık belge Darbe Komisyonu’nda
15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu’nun ilk dinlediği isimlerden Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı açıklamalarıyla komisyona damga vurdu. Devletteki yapılanmalarını ‘Şirinler örgütü’ diye tanımlayan Çomaklı, yakılmaktan son anda kurtarılan FETÖ belgesinin içeriğini ilk kez açıkladı. Belge, 36 yıl önce bugünün bürokrat ve siyasetçisinin isimlerine yer veriyor. Komisyon belgenin orijinal halini Polis Akademisi’nden resmi yazıyla isteyecek.
ANKARA – Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı, yakılmaktan son anda kurtarıldığını ve mahzenden çıkarıldığını söylediği, “FETÖ örgütünün bugünün siyasetçisi ve bürokrat adlarının yer aldığı 36 yıllık belge”yi Darbe Komisyonu’nda açıkladı. Çomaklı’nın verdiği bilgiye göre, 1980 yılına ait belgede, ‘Fethullah Hoca örgütünün talebeleri ifadesi’ dikkat çekiyor. Belgede ‘örgüt’ ifadesinin önemli olduğuna dikkat çeken, Çomaklı, “O dönemde yetiştirilen elemanlar günümüzde bürokrat ve siyasetçi olarak karşımıza çıkıyor. Kripto dedikleriniz böyle geliyor. Bu belge 1980’lerden gelip de 2000’li yıllarda bu ‘kripto’ kelimesini türettirdiler, onu açıklayan bir belge” dedi. Komisyon başkanlığı, belgenin orijinal halini Polis Akademisi’nden resmi yazıyla isteyecek.
Polis Akademisi Başkanlığı’nda Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı, darbe komisyonunda bilirkişilik yaptığı Koza-İpek davasıyla ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı. O açıklamalardan önemli başlıklar şöyle:
BELGELERİ MAHZENDEN ÇIKARDIK, YAKMAYI UNUTTUKLARI BİR YERDEN: Bu örgütün bir kere yapılanması 1980’lere gidiyor. Bu, bürokratik vesayet dediğimiz olayın en önemli özelliği otonom yapı. Kendisini tek yetişmiş teknik eleman görmesi ve kendisinin yerine de başka elemanların yerleştirilmemesi ve bu gücünü de 5 unsurdan alıyor; askeriye, hariciye, mülkiye, adliye ve maliye. Devlet her zaman kayıtları mutlaka bir yerde saklıyor ve bunların unuttukları bir yer vardı ve biz o bir yerden bunları aldık. O da bir arkadaşımızın zekice bir talebiyle ortaya çıktı, yani özetle söylersek belgeleri mahzenden çıkardık, depodan, unuttukları bir yerden, her yerde yakmışlardı.
1980’lerdeki o belge, o istihbarat kayıtları, o devletteki yazılanlar ve bunlar hakkında örgüt olduğuna dair –bakın, ismini de söylüyorum burada- o belgede şu ifade geçiyor, onu sunduğumda göreceksiniz: “ ‘Fetullah Hoca’ adlı örgütün talebeleri” diye bir ifade geçiyor orada yani “örgüt” olarak niteliyor bunu ve bu, devletin yıkılmasına neden olabilecek bir… Ve bu örgüt saklandığı için, o dönemde yetiştirdiği elemanlar günümüzde bürokrat olarak ve siyasetçi olarak karşımıza çıkıyor ve kripto dediklerimiz böyle geliyor.
‘CEMAAT’ TABİRİNİ TAMPON BÖLGE OLARAK KULLANILIYOR: Bu örgüt “cemaat” dediğimiz tabiri tampon bir bölge olarak kullanıyordu. Yani, insanlar bir örgüte veya devlet bir örgüte yöneldiğinde gelebilecek tüm sert tepkileri yumuşatmak için bunun bir örgüt değil de bir cemaat olgusu olduğundan hareketle öncelikle bunu bir yapılandırmaya götürmüşlerdi ve bunu ‘cemaat yapılandırması’ adında eğitmişlerdi.
15 Temmuz gecesi, 16 Temmuz, 17 ve devamında yakalanan generallere bakarsanız, bunların okullara giriş ve mezuniyetlerinin de o tarihlere denk geldiğini görürsünüz ve o size sunacağım -birkaç belge var, özel belge- bu belgelerde de örgütün nerelerde, kimleri yetiştirdiğini ve nasıl hareket ettiğini gösteriyor. Yani, bugünlerde, biz o gece kendimizi önce güvenliğe aldıktan sonra ilk baktığımız şey, o 15 Temmuzu yapanların, bunların sicilleri oldu. Çünkü, o belgeleri biz görmüştük. Siyasilerden her zaman sakladıkları belgelerdi bu belgeler.
POLİS AKADEMİSİ FETÖ’YÜ UNUTMADI: Bunlar şimdiye kadar, belki de diğer devletlerin tarihinde bile yok, ilk kez bir taktik denediler 17-25 Aralık sonrası. Bunlar deşifre olunca, 17-25’ten sonra devlette kendileri gri alanda saklansın diye bürokraside çeşitli grupların varlığını dillendirmeye başladılar. Şimdiye kadar görülmemiş, minimal düzeyde olan grupların varlığından bahsederek kendileri 17-25 Aralık sonrası gri zemine yattılar. Herkes, bu kez, bürokraside bir grubun dillendiğinden hareketle adamları olmaya başladı ve herkes FETÖ’yü unuttu. Fakat biz Polis Akademisinde bunu unutmadık çünkü bu zemine yattıklarını görmüştük.
BÖLGE VALİSİ, FETÖ VALİSİDİR: Şimdi, bu zemine yattıklarını nasıl gördük? Çünkü 1980-1990’lardaki yetiştirdikleri elemanlar duruyordu, yaşıyorlardı yani bizimle beraber içiyorlar, oturuyorlar ve sorguluyoruz, “Bu adam 1990’lardaki belgede geçen adam, şunu yetiştiren adam.” Mesela, ismini vermeyeyim fakat televizyonda gördüğüm ve kendini gayet masumane ifade eden ve gördüğümde sadece güldüğüm birisi var. “Biz çok iyiydik. Her şey çiçek, böcekti.” Fakat devlet öyle demiyor, kayıtlarında bunu bir örgüt olduğunu, örgütün valisi olarak Türkiye’de vali olarak atandığını, il valisi, bölge valisi atandığını kaydediyor 1990’larda, 1989, 1990, 1991’de. O nedenle, 17-25 Aralık sonrası bunlar gri zemine yattılar ve çeşitli gruplarla dillendirildiler. Şu grup, bu grup. Birden bire FETÖ üyeleri gitti.
POLİTAM DOSYASI: ‘POLİTAM’ denen bir şey-on bin polis elemanını ertesi sabaha, bir A4 kâğıdıyla komiser yardımcısı yapacak şekilde bir program ihdas etmişlerdi 2011 yılında. Bunu, iki kurum aracılığıyla, bütün, kanunları vesaire yaparak bir protokol metniyle, bir kâğıtla düzenlemişlerdi. İlk kez o zaman gördük somut bir şekilde bunların devlete girmek istediğini. Fakat “bunların” kelimesini 17-25 Aralıktan sonra bunlara atfettik çünkü ben o zaman bir yabancı devletin sızma girişimi, başka bir örgütün sızma girişimi olarak algılayarak gittim, şerh düşerek dosyayı verdim, dedim “Burada bir yanlış yapılıyor.” Sonra karşı kurum da -birbirimizden habersiz olarak- vermiş ve o dosyayı durdurduk.
ABDÜLHAMİT’TEN TUTUN MENDERES’TEN ÇIKIN: Bu örgütün kaynak aldığı şey iki yüz yıllık bir yapılanma. Bunu Abdülhamit’ten tutun Menderes’ten çıkın, Cizvit Tarikatı 1534’te kurulmuş. Biz amme hukuku dersinde bunları almıştık. Cizvitlerin yapılanma modeli eğitim üzerinden gidiyor. Bunların en önemli özelliği, ele geçirmek istedikleri kuruma kendi yetiştirmiş oldukları üstün nitelikli elemanları o kuruma geçirtip kurum içerisinde hiç kavgaya mahal vermeden kurumu içerisinden ele geçirme ve o şekilde yıpratma yöntemi. Detayı çok fazla. 1700’lü yıllarda buna uyanıyorlar tabii, Kiliseyle ters düşünce bunların dinî bir grup olmadığını, bunların yapılanma ve ekonomik olarak da mali güçleri çok fazla ve 300’e yakın da okulları var, Cizvit Tarikatı çok önemli bir tarikat ve bu yapılanmayı amme hukuku dersinde okumuştuk -1994-1995 yılında herhâlde- oradan “Bu, birisine ait.” diyorduk ama hemen açıp tekrar oturduğunuzda aynı yapılanmayı görüyorsunuz. Emin olun, yani okurken Cizvit’i kapatın, okuyun, “Ya, bu, bunları tarif ediyor.” diyeceksiniz, öyle bir örgüt orada şeyimiz yok.
ŞİRİNLER KÖYÜ: Bir de “mali yapı” dediniz. Şimdi, bugün bir örgüt, biz burada bir şey kurmaya çalışsak, karşı yola geçmeye kalksak cebimizde otobüs parası, minibüs parası olmadan geçemeyiz. Şimdi, bu örgüt eğer bir şeyler kuruyorsa bunların mali yapısı da var demektir ve bunlar para aklıyorlar ki zaten çıktı himmet. Ben onunla ilgili bir çalışma yapmıştım. Adliyede var bilirkişi raporu olarak, hatta bunların “Şirinler köyü” denen bir yöntemi vardı, hatta gazetelerde hep yanlış gidiyor “Şirinler yöntemi” filan ama değil. Bir köy kuruyorlar ticari olarak ve o köyde dışa temas etmeden bir döngü oluşturuyorlar ve para orada dönüyor, maliye gittiği zaman kimseyi orada bulamıyor çünkü hepsi birbirinin açığını kapatan bir sistem, Şirinler köyü de, hani Şirinler’de vardır ya herkesin bir görevi, gözlüklü şirin, uykucu şirin, ben ona benzettiğim için bu yöntemi koymuştum. Mali yapıda da öyle bir hareketlenmeleri söz konusu. Bir kapalı devre sisteminde gittikleri için bunları yakalamak zor ama şu anda açık veriyorlar, onda tereddüt yok, görüyoruz. Yani adli boyutuyla ilgili tam bilgi veremeyeceğim ama yapısı bu şekilde.
KOZA HOLDİNG’DE KAPALI SİSTEMDE ÇALIŞMIŞLAR: Bilirkişi olarak görevlendirildim. Adli ve Emniyetin ele geçirmiş olduğu dosyalarla ilgili “Hocam, bunlara bir bakar mısınız? Bunlarda herhangi bir şey var mıdır?” diye. Biz, tabii, teknik olarak baktık ve orada bir yapı karşımıza çıktı. Ben sadece onu ifade edeyim. Teknik olarak şu var: Bir kapalı sistemde çalışmışlar, kapalı sistemde. Yani her firma neredeyse kendilerine ait, ana firmaların hepsi ve dışarıya mümkün olduğunca temas etmemişler. Etmedikleri için de işte holdingin sahibi çıkıp rahatlıkla şunu söyleyebiliyordu yurt dışına kaçmadan önce: “Benim trafik cezam bile yok.” Fakat sisteme girince bunların nasıl bir yapıda olduğunu, nasıl bir kapalı devrede temas etmeden açıklarını kapattıklarını görüyorsunuz. Bir tane somut örnek verebilirim.
Karşı karşıya oturdukları odada bir şirket başka bir şirketin aynı holding bünyesindeki elamanına 600 bin liralık 6 kişiye gider pusulasıyla danışmanlık ücreti ödemiş. Şimdi, hangi ticari mantık karşı odada çalıştırdığı elemanlarından birinden alıp birine, “Hadi seni hem genel müdür aldım hem de danışma parası gider pusulasıyla 35 bin lira ödeyeyim” der? Burada ticaret yapan vardır. Ben esnaflıktan gelen bir ailenin çocuğuyum temelde. Hiçbir kimse kendi çalıştırdığı elemanına 35 bin lira, 600 bin lira danışmanlık parası ödemez. O nedenle, bu, sistem içerisinde kendini, girmezseniz görünmüyor. Yani müdahil olmazsanız o sistemi göremiyorsunuz. Öyle bir özellikleri var. Dediğim gibi, Escobar’ın açıklarını -yoğun bir para akışı olduğu için kapatarak gelmiştir.
SORU: Ankara’daki bina konusunda bir şey söyleyecek misiniz?
ÇOMAKLI: O çok devasa bir şeydi yani. Orası şahıs binası olmaz. Onun şahıs binası olacağını söylemek biraz afaki olur. Bir kişi kalacak dese yani ona inanmak… Gidip görmenizi isterim orayı. Orası bir yönetim binası, gayrimenkul değil yani.