İki bakanlıktan HRW'ye 'FETÖ' suçlaması

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye'deki darbe girişimi sonrası tutuklu ve hükümlülere yönelik işkence iddialarına dikkat çeken bir rapor hazırladı. Adalet ve İçişleri Bakanlığı ise ortak bir bildiri yayınlayarak, "Rapor, FETÖ/PDY üyeleri ve bu örgütle iltisaklı ve irtibatlı kişilerin etkisi altında kalınarak hazırlandığı izlenimini vermektedir" yanıtını verdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Türkiye ile ilgili hazırladığı "Açık Çek" isimli rapora Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı ortak açıklama ile cevap verdi. İki bakanlığın ortak açıklamasında, "Raporda bahsedilen bir kısım vakıalara ilişkin olarak FETÖ/PDY'nin yurtdışında yayın yapan internet sitesinin kaynak olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu tarz dezenformasyon amacı güden, spekülatif, uluslararası kamuoyunda yanıltıcı algı oluşturmaya yönelik asılsız vakıaların delil olarak sunulması da Raporun tarafsız ve objektiflikten uzak olduğunun göstergesidir" denildi.

'FETÖ İRTİBATLI KİŞİLERİN ETKİSİ ALTINDA KALINARAK'

Adalet ve İçişleri Bakanlığı tarafından ortak yapılan yazılı açıklamada, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) tarafından 24 Ekim 2016 tarihinde açıklanan "Açık Çek, Türkiye'de Darbe Girişimi Sonrası İşkenceye Karşı Koruma Tedbirlerinin Askıya Alınması" raporunun, hükümet yetkilileriyle hiçbir iletişim kurulmadan, bilgi ve belge ya da görüş talebinde bulunulmadan, tek taraflı, somut gerçeğe uygun olmayan bir şekilde hazırlandığı savunuldu. Açıklamada, "Bunun yanında söz konusu Rapor, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeleri ve bu örgütle iltisaklı ve irtibatlı kişilerin etkisi altında kalınarak hazırlandığı izlenimini vermektedir" denildi.

'GÜLEN DİN ADAMI' İFADESİNE TEPKİ

Ortak açıklamada, "Raporda, demokratik düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs eden silahlı bir terör örgütü liderinden 'din adamı', silahlı terör örgütünden 'Gülen hareketi' olarak bahsedilmesi kaygı verici bulunmaktadır. Ülkemizin 15 Temmuz terörist darbe teşebbüsü sonrasında almış olduğu önlemler, Anayasamızda yer alan temel insan hakları, hukuk devleti ilkeleri ve uluslararası yükümlülüklerimizle uyum arz etmektedir. Ayrıca bu süreçte, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ile Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurum ve kuruluşlarla yapıcı diyaloga dayalı mevcut işbirliğimiz de artarak devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.

'OHAL TEDBİRLERİ HAYATI ETKİLEMEDİ'

Açıklamada OHAL kararının neden alındığı anlatılırken, "OHAL süresince alınan tedbirler, halkın ve kişilerin gündelik hayatında herhangi bir değişikliğe neden olmamıştır. Temel hak ve hürriyetlere ilişkin günlük yaşamı etkileyecek herhangi bir sınırlandırmaya gidilmemiştir. Alınan tedbirler OHAL’in gerekli kıldığı konularla sınırlı kalmıştır. OHAL kararı, kişilerin hak ve özgürlüklerini sınırlamak için değil, FETÖ/PDY ve diğer terör örgütleri ile etkili bir şekilde mücadele kapsamında Devletin daha hızlı hareket edebilmesi amacıyla alınmıştır. Devletin, demokratik düzeni ve halkın iradesini korumak amacıyla, bu hukuki yetkisini kullanması en doğal hakkıdır" denildi.

'İŞKENCEYE ZAMANAŞIMINI KALDIRAN ENDER ÜLKELERDENİZ'

"Türkiye işkenceye sıfır tolerans politikasının bir sonucu olarak işkence suçu için zaman aşımını kaldırmış dünyadaki ender ülkelerden biridir. İşkence ve kötü muameleye ilişkin her türlü iddianın etkin bir şekilde bağımsız ve tarafsız yargı makamlarınca soruşturulduğu konusunda, en ufak bir tereddüt bulunmamaktadır. Ülke genelinde faaliyet gösteren 1.268 Polis Merkezi Amirliği’nin 1.203’ünde ve 81 il Asayiş Şube Müdürlüklerine bağlı toplam 303 nezarethanede kamera ve görüntüleme sistemi bulunmaktadır. Ayrıca, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde bulunan toplam 2.012 nezarethaneden 1.946'sında kamera sistemi kurulumu tamamlanmıştır. Ceza infaz kurumları parlamento ve ulusal/uluslararası denetim mekanizmaları tarafından periyodik olarak ve ihtiyaç olduğunda her zaman denetlenebilmektedir. Öte yandan, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrası tutuklanan ve halen cezaevinde bulunan bazı kişiler tarafından kötü muameleye tabi tutuldukları ve yaşam haklarının tehlikede olduğu iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) tedbir talepli yapılan üç başvurunun reddedildiği de, göz önünde bulundurulmalıdır. AİHM söz konusu tedbir taleplerinde, Hükümet tarafından sunulan bilgi ve belgelere dayanarak başvuranların iddialarını dikkate almamıştır.

'GÖZALTI SÜRESİ 30 GÜN UYGULANMADI'

Bu kapsamda, darbe teşebbüsüne katılanların ve terör örgütüne üye olanların sayıca çokluğu dikkate alınarak, KHK ile gözaltı süresi OHAL dönemi ile sınırlı olacak şekilde, azami olarak otuz (30) güne çıkarılmıştır. Ayrıca bu süre, sadece Devletin güvenliğine, Anayasal düzene, milli savunmaya, Devlet sırlarına karşı suçlar ile terör suçları ve toplu suçlarla sınırlı olarak uygulanabilmektedir. Kaldı ki, otuz günlük gözaltı süresi hiçbir şekilde uygulanmamış olup, gözaltına alınanların büyük çoğunluğu hakkında dört (4) ila beş (5) günlük sürelerle gözaltı tedbiri uygulanmıştır.

'HUKUKA UYGUN MÜCADELE EDİYORUZ'

Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel ilkeleridir. Devletimiz, silahlı ve kanlı hain darbe teşebbüsü ve sayısız terör saldırısı karşısında dahi, bu ilke ve değerleri esas alarak ve uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak terör örgütleriyle mücadele etmektedir.” Açıklama her iki bakanlığın internet sitesinden duyuruldu. (ANKARA/DHA)