İstanbul'da 'Teslim Olmayacağız' mitingi

15 Temmuz sonrası OHAL ve KHK'ler ile yaşanan hukuksuzluklar ve baskılara karşı farklı toplumsal kesimler bir araya geliyor. Pazar günü saat 14.00'da Kartal'da buluşacak olan gazeteciler, veliler, siyasetçiler, çevreciler miting çağrısını yorumladı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Farklı toplumsal taleplerle bir araya gelen kitle örgütleri ve siyasi partiler, ‘Teslim Olmayacağız’ ortak çağrısıyla 20 Kasım Pazar günü saat 14.00’da Kartal’da bir miting düzenleyecek. Sendikalar, meslek odaları ve çevrecilerin bir araya geleceği mitingin katılımcıları, İleri Haber'de yayınlanan röportajlarda, gerekçelerini anlattı:

'BİRLEŞİK MÜCADELE TEK ŞANSIMIZ'

Artvin Cerattepe Direnişi'nden Sercan Dede: 14 sene boyunca insana saygı duymayan AKP iktidarı doğaya da saygı duymuyor. Bu iktidarın en çok övündüğü şey inşaattır. Her yere yollar, köprüler, santraller yaparak doğayı yok ediyorlar. Hukukun tükendiği yerlerde direniş sonuna kadar meşrudur. Bizler de bu bilinçle yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz, talana geçit vermeyeceğiz. Yeşil Yol projeleriyle, madenlerle, termik santrallerle üzerimize gelen AKP'yi ve sermayedarlarını frenlemek için birleşik, örgütlü bir mücadeleden başka bir şansımız yok. Birleşik Haziran Hareketi'nin 20 Kasım'da Kartal mitingi için yaptığı çağrı tüm yaşam savunucularını yan yana getirme çağrısıdır, Mehmet Cengiz gibi halka küfredenlere de teslim olmama çağrısıdır.

Cumhuriyet gazetesi muhabiri ve Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı Ali Açar: Bugün siyasi iktidar darbe girişiminin ardından basın kuruluşlarına, siyasi partilere ve demokratik kurumlara yönelik baskılarını artırarak sürdürüyor. Daha dün Fethullahçı terör örgütüne "Ne istediniz de vermedik" diyenler yine mağduru oynayarak başkanlık hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada ise kendisine biat edilmesini isteyen bir Cumhurbaşkanı var. Ancak biz bu ülkenin aydın, ilerici, yurtsever, devrimci ve Atatürkçüleri olarak ne laik ve demokratik Cumhuriyetten ne de basın ve ifade özgürlüğünden asla taviz vermeyeceğiz. Ne birilerinin başkanlık hayallerine ne de otoriter ve baskıcı anlayışa asla teslim olmayacağız.

'RENKLERİMİZLE YERİMİZİ ALACAĞIZ'

HDP İstanbul İl Eş Başkanı Doğan Erbaş: Özellikle 15 Temmuz sonrasında askeri darbe girişimine karşı durmak adına Türkiye’de kesintisiz fiili sürekli bir darbe sürecine girdik. Özgür medyanın susturulmasıyla başladı bu süreç, ardından partimize yönelik saldırılar geldi. Bu saldırılar sadece Kürtlere ve onların siyasi iradesine karşı değil. Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine karşı artacağı görülen saldırılar. Son iki gündür gerek Cumhurbaşkanının açıklaması gerekse hükümet adına yapılan açıklamaları endişeyle izliyoruz. Açık savaş çağrısı yapılıyor. Bir bakan cezaevlerinin basılmasından söz edebilir mi? Cumhurbaşkanı güneydoğu ve doğuyu açıkça hedef gösterdi. Kurumsal faşizmin OHAL üzerinden işlediği, parlamentonun devre dışı kaldığı, demokratik siyaset kanallarının tıkandığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı böyle bir süreçte tüm bu saldırılardan zarar gören tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelerek birleşik, ortak bir direniş hattını örmesi gerekiyor. Bu birliği daha da büyütmek, taleplerde ortaklaşmak gerekiyor. Farklılıkları bir tarafa bırakarak bir cephe yaratmak gerekiyor. Halkların umudu haline gelmek gerekiyor. Biz de HDP olarak bu mitingde düzenleyici olarak renklerimizle yerimizi alacağız.

Gazeteci Banu Güven: Bütün yaşadığımız olağanüstü duruma karşı işimizi yapmaya çalışmak, bunda ısrarlı olmak ve dayanışmayı anlatıyor ‘Teslim Olmayacağız’ çağrısı. Güvenilir haber isteyenlerin de arkasında duracağı bir yaklaşım olması lazım bunun. Öyle olduğuna inanmak istiyorum.

Kapatılan Özgür Radyo sunucusu Zeynep Derya Yıldız: “Teslim Olmayacağız” demek, AKP iktidarına ve saltanat sevdalılarına karşı henüz bizlerin son sözünü söylemediği anlamını taşıyor. Bu nedenle AKP iktidarına ve onun OHAL kararnameleri adı altında rahatça çıkardığı kapatma, baskıcı ve ötekileştiren kararlarına karşı henüz teslim olmadığımız anlamına geliyor. Çünkü ‘hayır’ demeyi başaran çok az insan bir araya gelecek ve AKP iktidarına ve onun hepimizi sindiren politikalarına durdurmak için yola çıkacağız. Teslim bayrağını henüz açmadık anlamına da geliyor. Medya susturulursa iktidarın şakşakçılarının at koşturacağı bir ortam anlamına, halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanacağı bir ortam anlamına geliyor.

KHK ile görevine son verilen Kocaeli Üniversitesi eski Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Koçak: Çağrıyı olumlu buluyorum. Güçlerin bir araya gelmesi ve ses çıkarması önemli. Emek, barış, demokrasi için farklı kanallardan, farklı önceliklerle yürütülen mücadelelerin birleşmesi önemli. Temel sorunumuz buydu bugüne kadar. Mitingin, moral verici ve güç verici olabileceğini düşünüyorum. Farklı muhalefet kanallarının da bir arada olabilmesi önemli. Biz tasfiye edilen akademisyenlerin de kimliği bir yandan emek mücadelesi  yürütürken, bir yandan barış içinde ses verdik. Bunları ayrı düşünmüyoruz. Bu anlamda bu çağrı ve eylem olumlu. Umarım daha geniş kesimleri kapsayacak hale gelir.

CHP PM ve Haziran Yürütme Kurulu üyesi Canan Kaftancıoğlu: AKP faşizminden mağdur olmuş ve örgütlü ve örgütsüz mağdur olma ihtimali olan herkesin bir buluşma noktası olacak. Saray rejiminin toplum üzerinde yarattığı korku duvarının yıkılmasında da çok etkili olacak diye düşünüyoruz. Bir araya gelmeyi önemsiyoruz. Çünkü bir araya gelmeden karanlıktan aydınlığa çıkamayacağımızı biliyoruz. Hiçbir zaman hiçbir dönem faşizm uzun süreli olmamıştır, diktatörler her zaman yıkılmaya mahkumdur. Bizim bunu başarabilmemiz, hep bir arada direnç göstermemizden geçiyor bunun yolu.

'TARİHSEL ANLAMI VAR'

Adalet için Hukukçular’dan Avukat Özgür Urfa: Hukukun kırıntısının bile kalmadığı, yargının tamamen siyasi iktidarın kontrolünde hareket ettiği bir ülkede eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesini yükseltmek için toplumun tüm kesimlerinin baskılara karşı "teslim olmayacağız" sloganını yükseltmesinin tarihsel bir anlamı bulunuyor.

Kapatılan Hayatın Sesi Televizyonu Programcısı Ercüment Akdeniz: Emek ve demokrasi güçlerinin birlikte hareket etmesi oldukça önemli. Çünkü tıkanan demokratik kanalların yeniden açılması basın özgürlüğü açısından da önemli bir kazanım olacaktır. Yoksa muhalif basının kendi başına mücadele etmesiyle kapatılan televizyonların, radyoların yeniden yayın hayatına dönmesi çok zor. Siyasi iklimin değişmesi lazım. Bu bakımdan bu birlikleri kapatılan televizyonlar ve radyolar olarak önemsiyoruz.

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi: Teslim Olmayacağız çağrısını anlamlı buluyorum. AKP faşizmine karşı ciddi bir birliktelikle mücadeleyi yükseltmek lazım. Bazı farklılarımız olabilir ama bunları kapatarak, gerektiğinde herkes kendi alanında mücadeleyi yükselterek bu işe el atmak zorunda. Herkes bulunduğu alanda direnişi örebilir.

Projeniz Değiliz aktivisti ve Cağaloğlu Anadolu Lisesi velisi Duygu Yalçıner: Mitingin başlığı çok güzel. İşçisiyle, emekçisiyle, araştırma görevlisiyle, öğrencisiyle velisiyle hepimizin sorunlarını çok güzel ifade ediyor. Proje okullar sembol okullar ve bu semboller yok edilmek isteniyor. Bunun sadece öğretmenlerin gönderilmesiyle de sınırlı olmayacağını çok çok iyi biliyoruz. Geçen yıl müdürler atandı, bu yıl öğretmenler gönderiliyor. Önümüzdeki süreçten çok endişeliyiz. O yüzden okullarımıza sahip çıkıyoruz. Biz laik, demokratik, bilimsel, parasız eğitimden yana olan velileriz. Bu sadece proje okullar için değil, bu ülkede yaşayan tüm öğrenciler için istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz, pes etmeyeceğiz ve teslim olmayacağız.

Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) Genel Başkanı Feray Aydoğan: Eğitimde çocuklarımız ve bizler veliler olarak çok zor günler yaşıyoruz. Özelleştirme uygulamaları artıyor, laik ve bilimsel eğitim uygulamalarından gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Her geçen gün kaygılarımız daha da artıyor. Bu yüzden de eşit, parasız, bilimsel, laik eğitim mücadelesi veren her eylem ve etkinlik bizim için çok önemli. Çocuklarımız ve bizlerin yaşadığı sorunların duyurulması açısından bu eylemi çok önemli ve değerli buluyoruz.

Cihangir Roma Parkı Direnişi'nden Meriç Şenyüz: Mahallemizdeki Roma Parkı'nın yıkılarak yerine İBB tarafından belediye çay bahçesi yapılması projesi bölgenin arkeolojik değeri açısından önemli olduğu kadar ülkemizde sürdürülen laiklik mücadelesinin de bir parçasıdır. Kanunsuz yıkıma karşı sürdürdüğümüz direniş sırasında Emniyet Müdürü bize "Burada içki içiliyor, biz burayı sarhoşlardan temizleyeceğiz" diyerek bu niyeti açıkça beyan etmiştir. Mahallemizi, parkımızı, laik yaşam alanlarımızı bir araya gelip Saray faşizminin saltanat ve hilafet özlemlerine karşı mücadele etmeden koruyamayız.

Haberin tamamı