Erdoğan: Fırat Kalkanı'nın hedefi bir ülke veya kişi değil
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Fırat Kalkanı'nın hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil sadece terör örgütleridir. Kimsenin şüphesi olmasın, kimse de başka yere çekmesin.
DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, "Gereken adımlar atılsın AB'ye yarın gireriz" dedi. Erdoğan Kudüs Zirvesi'nde yaptığı, "Suriye'ye Esad rejimini yıkmak için girdik" açıklamasını, "Fırat Kalkanı'nın hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil sadece terör örgütleridir. Kimsenin şüphesi olmasın, kimse de başka yere çekmesin" şeklinde revize etti.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
AŞIK VEYSEL'İN TİPİNİ BEĞENMEDİLER: Ülkemizin tarihinin en kritik dönemlerinden birinden geçtiği son yıllarda bizim pusulamız milletimizdir. Milletimiz ısrarla bize istikamet gösteriyorsa, bize düşen o yolda yürümektir. Ülkemiz siyasetinde millete hakaret etmeyi maharet sayan bir anlayış var. Bir parti lideri çıkmış şehit yakınlarına, esnafa verip veriştiriyor. Neymiş millet destek vermiyormuş. Millete tek bir hayır söz çıkmayana milletimiz niye destek versin. Hem hakaret edeceksin, hem destek bekleyeceksin, bu sağlıklı bir ruh hali değildir. Ah Aşık Veysel Ankara'ya sokmadılar, niye tipini beğenmediler. Seçim demek millete gitmek demektir. Bunların böyle bir derdi yok. Artık bunlar bizim muhatabımız değil. Bizim muhatabımız milletmizin kendisidir.
TÜRKİYE BİR AVRUPA ÜLKESİDİR: Türkiye'yi Batılı bir ülke olarak tanımlarsanız eksik ifade etmiş olursunuz. Türkiye'yi Doğulu bir ülke olarak tanımlarsanız eksik ifade etmiş olursunuz. Gerçekten de tüm tanımların doğru ama eksik olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. AB kendi değerleriyle çelişme pahasına ülkemizi istediği kadar dışlamaya çalışsın Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Ecdadımız 1350'li yıllarda Avrupa kıtasına geçtiğinden beri kesintisiz bir şekilde Avrupa'da devletimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle varız, var olmaya devam edeceğiz. Avrupa genelinde 5 milyon vatandaşımız yaşıyor. Almanya'da, Fransa'da, Belçika'da, Kuzey Avrupa'da yüzbinlerce vatandaşımız geleceklerini orada kurmuş durumdalar. Bizi Avrupa'dan dışlamaya ne AB, ne ırkçılığın pençesine düşenlerin gücü yetmez. Biz Avrupa'da evsahibiyiz. Bazı Avrupa ülkeleriyle yaşadığımız sıkıntılar güncel siyasi çatışmalardır. Biz rahmetli Cemil Meriç'in muradını paylaşıyoruz. Hedefimiz kök mazide olan atiyi kurmaktır. Bunun için diğer tüm müktesabatımızla Batı'dan en üst düzeyde istifade etme yollarını arayacağız. Ülkemize karşı anlamsız husumeti bir tarafa bırakırlarsa AB'ye tam üye olmaya hazırız. Vize serbestisi, mülteci yardımı, fasılların açılması konusunda adımlar atılırsa biz de iyi niyetimizi göstereceğiz. Ne kadar ekmek o kadar köfte. Bize ne verirseniz, o kadar alırsınız. Bizim AB'nin peşinden koşacak sabrımız ve takatımız kalmadı. Avrupa kendi üzerine düşenleri yaparsa biz de verdiğimiz her sözün arkasında dururuz, yoksa kendi bilirler.
ZULME RIZA GÖSTERMEYECEĞİZ: Türkiye'nin Batı olan bağı güçlü de Doğu ile olan bağı zayıf mı? Tam tersine. Biz Rusya ile, İran ile, Çin'le, Japonya'ya siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz en ileri seviyede tutmak istiyoruz. Bu ilişkilerimizi birbirine alternatif görmüyoruz. Tam tersine birbirini bütünleyen ilişkiler olarak görüyoruz. Karadeniz ve Akdeniz'in dört bir tarafındaki ülkeler kapı bir değilse de, denizimiz bir komşumuzdur. Geniş coğrafyada yaşayıp da kendi kaderini Türkiye'den ayrı düşünen pek az insana rastlarsınız. Bölgede yaşanan çatışmalar, savaşlar, zulümler asla halkların tercihi değildir. Suriye'de, Irak'ta, Libya'da kanı dökülen her insanın acısını kendi yüreğimizde hissediyoruz. Bir yandan DEAŞ'ın, diğer yandan mezhepçi milislerin zulmü altında inleyen her insan bizim kardeşimizdir. Geçmişte Afganistan'daki, Balkanlar'daki, Kıbrıs'taki zulümlere nasıl karşı çıktıysak bugün de bu ülkelerdeki baskılara asla rıza göstermeyeceğiz. Bu duruş bize tarihin mirasıdır.
Türkiye doğuyu ve batıyı, güneyi ve kuzeyi kucaklayarak kendisine yeni bir gelecek inşa etmeye çalışıyor. 15 Temmuz Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'ndan beri gördüğü en alçak saldırı girişimi olarak tarihe geçmiştir. 15 Temmuz hem bir darbe girişimi, hem işgal girişimi, hem de terör saldırısıydı. Suçlarını bildikleri için kaçtılar, suçsuzsanız niye kaçtınız? Bu insanları bu ülkeler bağırlarını basıyorlarsa hepsi de suç ortağıdır. Bunu da böyle ilan ediyorum. Verin diyeceğiz, vermeyeceksiniz. Hukukta buna yardım, yataklık denir. Bunlar yardım yataklık yapıyor, besliyorlar. Yardım çadırları kurduruyorlar, teröristlerin resimlerini sergiliyorlar. Ben senin neyine güveneceğim? Bir taraftan 79 milyonluk ülke ve meşru yönetimi diğer tarafta darbe girişiminden istismara karışmış terör örgütleri var. Mütefik dediğimiz ülkeler tercihini terör örgütünden yana kullanıyorlar.
SADECE TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI SURİYE'DEYİZ: Türkiye'nin Suriye ve Irak politikalarının Batı'yı rahatsız etmesi, bunların egemenlik hakkına dayanmıyor. Suriye'nin Irak'ın geleceği bunların umurunda değil. Petrol var mı, var, onun için oradalar. Hemen yanı başımızda DEAŞ, PYD/YPG gibi terör örgütlerinin cirit attığı yerler oluşmasına izin veremeyiz. Fırat Kalkanı'nın hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil sadece terör örgütleridir. Kimsenin şüphesi olmasın, kimse de başka yere çekmesin. Türkiye tek başına da kalsa terör örgütleriyle mücadelesini sürdürecektir. Batı dünyasından bu yönde engellemelerle karşılaşıyoruz.
Bir takım firmalar askeri malzeme satmayacaklarını açıklıyorlar. Kötü komşu evsahibi yapar derler. Biz 14 yıldır kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı sağlayacak sistemi kuruyoruz. Bunlar zavallı. Siz bizim Çanakkale Destanımızı okunuz mu? Artık Haçlı zihniyeti tarih oldu. Yoksa böyle bir geri dönüş mü yapmak istiyorsunuz? Böyle bir şey içindeyseniz yanlış bir şey. Bu ülke NATO üyesidir. NATO üyesine karşı böyle bir adımı nasıl atarız diye bir sorun. Yanlış yoldasınız, kendinizi test edip bir defa doğru yola girin. Biz ciddi bir şekilde yolumuza devam ediyoruz.