'Gazeteci avı son bulsun' çağrısı

2016 yılını basın tarihi için 'kara bir yıl' olarak nitelendiren Basın Konseyi, hükümete, "Tutuklu gazetecilerin, tutuksuz yargılanması acilen sağlanmalıdır" çağrısı yaptı. Yaklaşık 150 gazetecinin tutuklu olduğunu belirten Konsey, Cumhuriyet'in çaycısının dahi tutuklandığına dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Basın Konseyi 2016 yılının değerlendirildiği bir yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, 2016 yılının Türkiye basın tarihine kara bir yıl olarak geçtiği belirtilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"İki asra yaklaşan Türk basını; ihlallerle, medyaya saldırılarla, sabah baskınlarıyla, toplu gözaltılarla, gazetecilerin tutuklanmasıyla, medya kuruluşlarının kapatılmasıyla tarihinin en kötü dönemini yaşadı. Basın Konseyi, son 365 günde yaşananları kayda geçirmeyi ve ağır ihlallerin altını çizmeyi zorunlu görmektedir.

- Türk Basını, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün hazırladığı "Dünya Basın Özgürlüğü 2016 Raporu"nda maalesef 151'inci sıraya düştü. 2016'da ifade ve basın özgürlüğü konularında büyük bir gerileme yaşayan Türkiye, bu alanda Tacikistan ve Kongo'nun bile altında kaldı

- 2016'nın son gününde, halen sayıları 150'ye yaklaşan gazeteci tutuklu bulunmakta. Cumhuriyet Gazetesi'nin çaycısı bile tutuklanmaktan kurtulamadı. Tutuklu gazetecilerle ilgili iddianameler hazırlanmadığı, suçlamalar netleşmediği için, bu tutukluluk sürelerinin daha da uzayacağından endişe ediyoruz. Hatta Adalet Bakanı bu sayıları görmezden gelip, 'Bizce tutuklu olan sarı basın kartlı gazeteci sayısı sadece 2' diyebildi.

- Bu 'kara yılı' sonlandırırken, attığı tweet'ler gerekçesiyle gazeteci Ahmet Şık da bu anlayıştan yine nasibini aldı ve yeni yıla gözaltında giriyor. Oysa, Ahmet Şık gazetecidir.

80 YAŞINDAKİ HİLMİ YAVUZ'UN DAHİ MAL VARLIĞINA EL KONULDU

- Gazeteciler yıl boyu tutuklanmakla kalmadı, 55 gazetecinin tüm mal varlığına el konulacağı da açıklandı. Aynı gerekçeyle, 80 yaşındaki Hilmi Yavuz'un bile hesapları donduruldu, mal varlığına el konuldu.

- Ağır sağlık sorunlarıyla mücadele eden, ileri yaştaki gazetecilerin, şairlerin, yazarların nasıl geçinebilecekleri hiç düşünülmedi; alınan kararlarla, ağır mağduriyetler yaratıldı.

AİLELERİN DE PASAPORTLARI İPTAL EDİLDİ

- Ayrıca çok sayıda gazetecinin ve ailelerinin pasaportları iptal edildi, yurtdışına çıkışları yasaklandı. Gazeteci aileleri paramparça edildi.

- Yine ömrünü gazetecilik mesleğine vermiş yüzlerce gazetecinin hakedişle elde ettikleri basın kartları iptal edildi. Sürekli basın kartı iptal edilenlerin sayısı 110'u, normal basın kartları iptal edilenlerin sayısı ise 700'ü geçti.

10 BİN GAZETECİ İŞSİZ KALDI

- 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), Türk Medyası'na bir balyoz gibi indi. OHAL gerekçesiyle ve KHK'lar aracılığıyla 170 medya organı kapatıldı. Bunlar arasında, gazeteler, televizyonlar, internet haber siteleri, dergiler ve radyolar yer aldı.

- Sonuçta, bu yıl bitiminde toplam 10 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı.

- OHAL'in kaldırılması ufukta görünmediği için, bu kara tablonun daha da kötüleşerek sürme ihtimali bizi korkutuyor. Nitekim Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, yılın son günlerinde, kendisine soru sorma cesaretinde bulunan bir gazeteciye 'Medya mensupları ayağını denk alsın' demekten kaçınmadı.

- İktidara yakın olanların kollanması, arka çıkılması, ilan ve reklamlarla ödüllendirilmesinden şikayet eden gazeteci ve yayıncıların sayısı giderek arttı.

- Çağdaş demokrasilerde 'gerçek gazetecilerin' başka gazetecilere karşı sistematik linç kampanyalarına giriştiklerine rastlanmaz. 2016'da bunu da yoğunlukla yaşadık. Ekonomik yönden güç durumda olan bağımsız gazeteci ve yayın organlarını bazı gazetecilerin sıklıkla hedef göstermesi, 2016'nın kabul edilemez gerçeğiydi. Bu tür olaylarda tehditler ve hakaretler cezasız kaldı, tam aksine takdir gördü.

Bu durumun sürdürülemez olduğuna inanıyoruz. Türkiye'yi yönetenleri sağduyuya davet ediyor ve diyoruz ki; tutuklu gazetecilerin, tutuksuz yargılanması acilen sağlanmalıdır.

YARGI SÜRECİ TAMAMLANMALI

- Gazetecilere yönelik davalar bir an önce hazırlanmalı ve bağımsız mahkemelerde sonuçlandırılmalıdır.

- 'Yangın çıkabilir' gibi gülünç gerekçelerle kitap, gazete, dergi okumaktan bile mahrum bırakılan tutuklu gazetecilere hakları bir an önce verilmelidir.

- Siyasiler, tehdit içeren ifadeler kullanmaktan kaçınmalıdır.

- Gazetecilere ve medya organlarına karşı mesnetsiz suçlamaların önüne geçilmelidir.

- Medya organlarının kapatılması uygulamasına artık son verilmelidir.

- Gazetecilerin, basın kartı, pasaport iptalleri keyfilikten çıkarılmalıdır.

Bu gidiş durdurulamazsa, Türkiye'nin gazetecilik açısından da dünya sıralamasında çok daha gerilere düşececeği açıktır. Yaşadığımız bu tablo sürdükçe Türkiye, dünya basın tarihinin kara sayfalarında yer almaya devam edecektir.

Basın Konseyi olarak, bütün bu yaşananlara inat, umutla, 2017 yılının sosyal barış için bir başlangıç yılı olmasını diliyoruz."

(İSTANBUL-DHA)