HRW: Erdoğan'la Sisi aynı yolda
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 'artan otoriterlik' gerekçesiyle Türkiye'yle Mısır arasında benzerlik kurdu. Raporda, "Erdoğan darbe girişimini muhalifleri bastırmak için kullandı" denildi.
DUVAR - İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün tüm dünyaya dair 2017 değerlendirmesinde Türkiye'ye sert eleştiriler yöneltildi. Örgütün raporunda 'otoriterlik' uyarısı yapıldı ve OHAL şartlarında gözaltında işkence ve kötü muamele iddialarında yaşanan artışa dikkat çekildi. Kurumun İcra Direktörü Kenneth Roth'un 2017 dünya raporu için kaleme aldığı makalesindeyse, Türkiye'yle Mısır'a 'artan otoriterlik' nedeniyle özel bir bölüm ayrıldı. Roth, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın için "Darbe girişimini muhalif sesleri bastırmak için avantaj olarak kullandı" derken, "Sisi'nin yönettiği Mısır da benzer bir evrimden geçti" ifadesini kullandı.
'ÇOĞUNLUK ADI ALTINDA SİVİL HAKLAR ÇİĞNENİYOR'
Makalenin 'Türkiye ve Mısır'da artan otoriterlik' başlıklı bölümünde, özetle şu yorumlar yapıldı:
"Erdoğan'ın giderek diktatoryal bir hal alan yönetimi, bir liderin çoğunluk adına hakları ayaklar altına almasının tehlikesini ortaya koyuyor. Erdoğan birkaç yıldır, ister İstanbul'un merkezindeki bir parka inşaat yapmak, ister güçlü başkanlık için anayasayı değiştirmek olsun, kendi planlarına meydan okuyanlara karşı giderek daha az hoşgörü gösteriyor.
Erdoğan ve partisi, geçen yılki darbe girişimini ve yüzlerce mağdurunu, sadece sürgündeki din adamı Fethullah Gülen'le bağlantılı olan kişileri değil, onun destekçisi olduğu belirtilen onbinlerce kişiyi bastırmak için kullandı. Olağanüstü hal, diğer muhalifleri de hedef almak, bağımsız medya ve sivil toplum kuruluşlarını kapatmak için bir fırsat olarak görüldü. Buna ek olarak, PKK ile mücadele adı altında, hükümet parlamentodaki Kürt yanlısı partinin liderlerini hapse attı ve belediye yetkililerini görevden aldı.
Darbenin ardından, Türkiye'de birçoklarının rahat bir nefes aldığı düşünüldüğünde, Erdoğan'ın hükümetine geniş bir partiler üstü destek vardı. Fakat baskının tesis edilmesinden, mahkemelerin bağımsızlığının ve diğer yasal kurumların neredeyse yok edilmesinden sonra, Erdoğan'ın genişleyen baskısının yoluna çıkacak hiçbir şey kalmadı. Batılı liderlerden sert ve zamanında bir mesaj beklenebilirdi ama sığınmacılar ve IŞİD gibi başka çıkarlar genelde bunun önüne geçti.
'SİSİ YÖNETİMİNDEKİ MISIR ÇOK BENZİYOR'
Sisi yönetiminde Mısır da benzer bir evrimden geçti. Muhammed Mursi liderliğindeki kısa Müslüman Kardeşler yönetiminden memnun olmayan çok sayıda Mısırlı Sisi'nin 2013'te yaptığı darbeyi memnuniyetle karşıladı. Fakat Sisi, Arap Baharı'nda devrilen Hüsnü Mübarek'ten bile daha baskıcı bir yönetim sergiledi. Sözgelimi, modern zamanlarda protestocuları hedef en büyük katliamlardan birini yaparak, Ağustos 2013'te en az 817 Müslüman Kardeşler üyesinin ölümüne yol açtı.
Birçok Mısırlı sadece İslamcıların hedef alınacağını varsaymıştı fakat Sisi siyaset alanının radikal bir biçimde kapanmasına yol açtı; insan hakları grupları, bağımsız medya ve muhalefet partileri kapatıldı, binlerce kişi genelde işkence görerek ve çok az hukuksal süreçten geçirilerek hapse atıldı."
RAPORDAKİ TESPİTLER
Kurumun raporunda, Türkiye'ye dair şu tespitler yer aldı:
- OHAL şartlarında gözaltında işkence ve kötü muamele arttı.
- "Darbe girişiminin ardından yapılan tasfiye operasyonu hükümetin artan otoriterliğinin belirtisiydi" denilen raporda, KHK'ın bazılarının temel insan haklarını koruma ilkesiyle çeliştiği ve Türkiye'nin uluslararası sorumluluklarına aykırı olduğu değerlendirmesi yer aldı.
- OHAL'in 'eleştirel görünen diğer grupları da hedef almak için bir fırsat haline geldiği' belirtildi.
- PKK ile ateşkesin Temmuz 2015'te son bulması sonrası şiddetin tırmanışa geçtiği, operasyonlar sonucu Kürt illerinden 400 bin kadar sakinin yerlerinden olduğu vurgulandı.
- Tasfiyelerin Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) kadar vardığı ve terörle mücadele kapsamında HDP'li milletvekillerinin tutuklandığı ve HDP'li belediye başkanlarının görvenden alınıp kayyum atandığı aktarıldı.
- Batılı liderler de, Türkiye'yle başka alanlarda ile işbirliği yaptıkları için net bir duruş sergilememek ve Türkiye'deki insan hakları ihlallerine sessiz kalmakla eleştirildi. (Dış Haberler)