Ankara Katliamı duruşmasında müştekiler fenalaştı
Ankara Katliamının ikinci duruşması dördüncü gününde devam ediyor. Müştekilerin ifadeleriyle devam edecek davada sanıklar mahkeme salonunda yerini aldı.
ANKARA- Ankara Katliamı davası Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam ediyor. Daha önceki duruşmalarda tartışmaların yaşanması sonucu mahkeme heyetince sanıklar olmadan davanın devam etmesi önerisi tepkiyle karşılanmıştı. Olayın tanıklarının olay sırasında yaşadıklarını aktaracağı duruşmanın dördüncü günü gerilimli başladı. Davada müşteki Mehmet Murat Akçalı ifadesine devam ederken bir yaralı yakını kadın fenalık geçirdi ve salondan çıkarıldı
Duruşmada Müşteki Mehmet Murat Akçalı'nın ifade verdiği sırada katliamda hayatını kaybeden Güney Doğan'ın yakınları fenalık geçirdi. Duruşma salonu dışına çıkarılan aileye sağlık ekipleri müdahale ediyor.
Müşteki Mehmet Murat Akçalı duruşmada "Ben İzmir'de lisede öğretmenlik yapıyorum. Öğrencilerime sürekli barışı anlatmaya çalışıyorum. Ve o dönem ülkemizde sürekli insanlar ölüyordu. Biz yerdeyken üzerimize gaz atan polisler de ölmesin diye gitmiştik oraya" şeklinde konuştu.
Polisin yoğun güvenlik önlemi altında devam eden davada sanık yakınlarının mahkeme salonuna gelmeleri katliamda hayatını kaybeden ailelerin tepkisini çekti. Mahkeme salonunda provokasyon olmaması için sanık yakınlarının dışarı çıkarılmaları talep edildi.
IŞİD sanıklarına seslendi: İdamınızı istemeyiz
Müşteki Zöhre Tedik ise şöyle konuştu: Korkmaz'ın annesiyim. KESK'e bağlı sendikamın çağrısıyla, Korkmaz partisinin çağrısıyla hiç kimsenin ölmemesi için Ankara'ya gittik. Tam oğlumla buluştuk, bütün salonun söylediği gibi önce bir gariplik olduğunu düşünmedim. Ama eşim bu işte gariplik var diyordu. Biz otobüsümüzle alana kadar geldik. Bir garip var ama içimizde temiz duygular var. Saldırı aklımıza gelmedi.
Barış için gelmiş herkes oraya, suç mu işledik?
Eş dostla görüşürken oğluma telefon geldi, gitti. O arada patlama oldu. Eşimses bombası yere yatın dedi. Tekrar bir bombayla herkes kaçışmaya başladı. Biz de gara doğru gittik. Ben sırtımı dayadım, Korkmaz yok, o nerde dedim. Tam aramak içinalana geldik, gaz bombası atıldı. Gazla yeniden kaçtık. Gazın etkisi geçince yeniden alana girdim. Gaz olmasa belki oğlum yaşayacaktı. Ben yanında olsam onun kanını durduracaktım, öpecektim onu... Arkadaşları oğlumun üstüne kapanmış gaz etkilemesin diye. Gaz atma emrini kim verdi? Çok yaralı kurtulabilirdi. Hastaneye gittik, alana geldik. Alanı süpürüyorlardı. Yaşım 100 olsa bile ben mücadele edeceğim.
Bu polislere emir vereni belirleyin. Belli değil mi bunlar? Gözümle gördüm, koşarken gaz sıktılar. Oğluma yetişemedim. Anne demişti belki. Beni istemişti. Gazı sıkanlar, küfür edenleri gördüm. Yaralılarımıza yetişemedik, korktuk. Ben çocuğuma yetişmek istiyorum, taksi beni almadı.Oğlumu ses aracında hastaneye götürdüler. Biz oraya tek kişi ölmesin diye geldik. Kimsenin ölmesini istemiyoruz, ama her eylemde sivil polis olurken, neden orada 1 tane sivil polis yoktu. Ölsünler diye söylemiyorum, neden yoktu ama bunu soruyorum.
Katliamda katkısı olan, sessiz kalan önde oturanlar; bombaları hazırlarken kimlerden emir aldılar? Siz hakim bey, neden emir vereni sorgulamıyorsunuz? (DUVAR)