Cezaevlerinde referandum nasıl yapılacak?

Avukat İdil Aydınoğlu ile, cezaevlerinde kimlerin oy kullanıp kullanamayacağını konuştuk. Aydınoğlu, tutuklular ve taksirli suçlardan hüküm giyenleri oy kullanabileceğini belirtti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Anayasa değişikliğine ilişkin referandumun 16 Nisan'da yapılması planlanıyor. Referandumun Resmi Gazete'de yayınlandığı tarih itibarıyla yurt içinde seçmen kütüğünde kayıtlı seçmen sayısı 55 milyon 336 bin 960. Referandum için yurt içinde 164 bin sandık kurulacak.

Türkiye cezaevlerinde 210 bin tutuklu ve hükümlünün Nisan ayında yapılması planlanan referandumda oy kullanıp kullanamayacakları merak konusu oldu. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Yönetim Kurulu Üyesi avukat İdil Aydınoğlu ile cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin oy kullanma hakkını konuştuk.

'OY KULLANMA HAKKINA SAHİP DEĞİLLERDİ'

Şu an cezaevlerinde 210 bin tutuklu ve hükümlü olduğu biliniyor. 16 Nisan'da yapılması planlanan referandumda cezaevlerinde bulunanlardan kimler oy kullanabilecek?

Hapishanelerdeki tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlü mahpuslar seçme hakkına sahiptirler, yani oy kullanabilirler. 1995'e kadar tutuklu ve hükümlü tüm mahpuslar oy kullanma hakkına sahip değillerdi. 1995 yılında yapılan değişiklik ile tutukluların seçme hakkına ilişkin yasak kaldırıldı. 2001'deki anayasa değişikliği ile taksirli fiillerden hükümlü mahpuslar, diğer hükümlülerden ayrı tutuldu ve oy haklarını kullanmaya başladılar. Eylül 2013’teki Söyler/Türkiye kararında AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi), Türkiye Devleti’nin tahliye olmuş kişilerin siyasi haklarını kısıtlamasını AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 1 Nolu Protokolün 3'üncü maddesine aykırı buldu. Mahkeme, başvurucunun hapis cezası almasına sebep olan karşılıksız çek fiilinin, seçim hakkı ile bağlantısı olmamasını; kasıtlı fiillerden dolayı hapis cezası almış kişilerin tamamına yönelik bir uygulamanın orantılı olamayacağını belirterek eleştirir. Öte yandan bu sınırlandırmaların bağımsız hakimlerce verilmesinin önemli olduğunu da vurgular. Yüksek Seçim Kurulu'nun Aralık 2013 tarihli kararında yukarıdaki karara ve protokole dayanarak verdiği 590 sayılı karara göre; koşullu salıverilmeden ya da denetimli serbestlikten faydalanan kişiler de tahliye olduktan sonra oy kullanabilmektedirler. Öte yandan TCK (Türk Ceza Kanunu) 53/4 kısa süreli hapis cezası (1 yıldan az) ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış kişiler de oy kullanabilecekler.

idil-aydinoglu Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Yönetim Kurulu Üyesi avukat İdil Aydınoğlu

'OYLAR, HAKİMİN DENETİMDE YAPILIR'

Peki, sandık güvenliği için görev kimlere veriliyor?

Anayasa madde 67/5, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirlerin Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edildiğini ve seçimlerin görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılacağını düzenler.

Diğer ülkelerdeki cezaevlerinde bu süreç nasıl işliyor?

Türkiye'nin de taraf olduğu AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 1 Nolu Protokol serbest seçim hakkını garanti altına alır. Sözleşmeye taraf devletler: "yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçim gerçekleştirileceklerini" taahhüt ederler. AİHM, 2005’teki Hirst ve Birleşik Krallık kararında; hapis cezası nedeniyle seçme hakkının yasal olarak kaldırılmasına ilişkin başvuruyu inceler. Mahkeme hakkın mutlak olmadığını ve dolayısıyla sınırlandırılabileceğini kabul etse de demokratik yönetim ve hukukun üstünlüğü için hayati olduğunu vurgular ve kategorik olarak tüm hükümlüler için kaldırılmış olmasını orantılı görmeyerek Sözleşme'ye aykırı bulur. Mahkeme'ye göre bu hakkın yasaklanmasında bireyler özgün olarak değerlendirilmelidir. Aksi ihlal kararına sebep olmasa da bağımsız hakimlerin müdahalesi uygulamanın orantılı olması için gerekli olarak kabul edilmektedir. (Karar için: http://hudoc.echr.coe.int/eng-press#{ )

2012’deki Scoppola/İtalya kararında ise; ayrım gözetmeksizin tüm hükümlüleri kapsayan bir sınırlandırma olmamasını öne sürerek, seçme hakkı sınırlanan mahpusun hak ihlaline uğramadığını tespit etmiştir. İtalya hukukunda yalnızca açıkça belirtilmiş fiillerden ya da en az 3 yıl hapis cezası almış kişiler için bu hakkın sınırlandırılabilmesini orantılı bulmuştur. Mahkeme’ye göre İtalya hukukundaki uygulama, suçun önlenmesi ve vatandaşlık bilincinin geliştirilmesi gibi meşru amaçlara sahiptir. (Karar için: http://hudoc.echr.coe.int/eng-press#{"itemid":["003-3953537-4581970"]})

'HAPSEDİLMİŞ KİŞİLERİN DİĞER VATANDAŞLAR GİBİ KARAR VERME HAKKI OLMALI'

Söyler/Türkiye kararına göre Türkiye’nin kasıtlı fiilere yönelik geniş ve ayrımsız kısıtlaması Sözleşme’ye aykırıdır ve bu bağlamda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ancak AİHM'in, özgürlük dışındaki hakların sınırlandırılmasına ilişkin Scoppola/İtalya kararı eleştirilebilir. Kişilerin oy hakkının sınırlanmasının, suçun önlenmesi ya da vatandaşlık bilincinin yükselmesi ile ilişkisi önemli bir tartışma konusudur. Öte yandan hapishaneleri hak temelli değerlendirirken temel yaklaşım; kapatılan kişilerin, özgürlük dışındaki tüm haklarını korumalarını ve bunlardan faydalanmalarını talep etmek ve savunmaktır. Avrupa Cezaevi Standartlarına göre getirilecek kısıtlamalar gerekli ve haklarında hükmedilen kararın meşru amacıyla orantılı olmalıdır. Özellikle seçim hakkı gibi temel haklarda kısıtlamaların olmaması; mahpusların haklarından faydalanmalarının olabilecek en geniş biçimde gerçekleşmesi gerekir. Hapsedilmiş kişilerin de yaşadığı toplumun kurallarını belirleme ve geleceğini tayin etme konusunda, diğer vatandaşlar gibi karar verme hakkı olmalıdır.

Mahpuslar cezaevlerinde yaşadıkları hak ihlalleri iddialarını ve daha birçok konuyu size mektuplar yazarak sorunlarını bildiriyor. Peki daha önce size "Biz bu seçimde oy kullanamadık" gibi başvurular geldi mi ?

Bu ana kadar Türkiye'nin hiçbir cezaevinde bize bu yönde bir mektup veya başvuru gelmedi. Umarım bu durum devam eder.