Söylentinin ötesi: Kürtler başkanlığa ne diyor?

Kürt illerinde ‘evet’ faaliyeti yürütenlerin 'Öcalan’ın başkanlık sisteminden yana olduğu'nu iddia ettikleri biliniyor. Bazı ‘hayırcı’lar da 'Öcalan’ın başkanlık sisteminden yana olduğunu' söyleyerek milliyetçi ‘hassasiyetleri’ kaşıyor. Peki hakikat ne? Kürt siyasal hareketinin ve Kürt siyasetinin kanaat önderleri ‘başkanlık sistemi’ hakkında ne diyor...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye adım adım anayasa değişikliği referandumuna gidiyor. 16 Nisan günü toplum, çeşitli isimlerle köşeleri yuvarlatılan bir 'başkanlık sistemi' önerisini oylayacak. Farklı toplum kesimlerinin bu oylamada ne tür bir tutum takınacağına ilişkin, 'saha çalışması'na dayandığı söylenen bazı bulgular ve çok sayıda da varsayım dile getiriliyor.

Referanduma öyle koşularda gidiliyor ki bu kesimleri temsil ettiği varsayılan siyasal partilerin ‘resmi’ açıklamaları, kitlelerin oy davranışı olarak görülemiyor. Özellikle ‘evet’ cephesindeki partilerin tabanında farklı davranma eğiliminin güçlü olduğu, bizzat bu partilerin yetkilileri tarafından bile kabul edilen bir gerçeklik.

KÜRT İLLERİNDEKİ EVET FAALİYETLERİ

Bu durum sert ve kimi zaman hamasete, demagojiye dayalı propaganda savaşlarına da yol açıyor. Bu propaganda mecralarından biri de 'Kürtlerin ne yönde oy kullanacağı'na ilişkin. ‘Evet’ cephesinin demagojik “Türkiye düşmanları hayır diyor” söyleminde HDP ve PKK’nin adı da sıklıkla zikrediliyor. Ancak Kürt illerinde yürütülen ‘evet’ faaliyetlerinde 'yeni sistemin Kürtlerin lehine olduğu'nu söylemekle kalmayıp, alttan alta “Öcalan’ın da aslında başkanlık sisteminden yana olduğu”nu iddia ettikleri biliniyor.

Bazı ‘hayırcı’lar da “PKK ve Öcalan’ın başkanlık sisteminden yana olduğunu” söyleyerek milliyetçi ‘hassasiyetleri’ kaşıyorlar. “Kürtler taktik olarak ‘hayır’ diyor ki ‘evet’ güçlensin” diyen, diyebilenler bile var!

Peki hakikat ne? “Aslında” diye başlayan tevillerin ötesinde Kürt siyasal hareketinin ve Kürt siyasetinin başlıca kanaat önderlerinin ‘başkanlık sistemi’ hakkındaki görüşleri nedir?

Sadece mevcut açık kaynaklara bakmak bile, bu konuda varsayımların çok ötesinde bir kanıya varmamızı sağlayabilir.

ÖCALAN 'ERDOĞAN’IN BAŞKANLIĞINI DESTEKLERİZ' DEDİ Mİ?

Türkiye'de Kürt siyasetinin en etkin isimlerinden biri olan Abdullah Öcalan'ın "Başkanlık sistemini desteklediği" iddiaları Sırrı Süreyya Önder'le arasında geçen bir diyaloğa dayandırılıyor.

İmralı Tutanakları kitabında yer alan ve 23 Şubat 2013’te HDP heyeti ile Öcalan arasında İmralı’da yapılan görüşmede geçtiği belirtilen bu diyalogda, Sırrı Süreyya Önder Öcalan’a “Bir de Başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediliyor” diyerek konu hakkındaki görüşlerini soruyor. Öcalan ise şöyle yanıt veriyor:

“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Yalnız burada başkanlık ABD’deki gibi olmalı. Devlet Meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de Halklar Meclisi. Bunun adı Demokratik Meclis de olabilir. Bu da ABD’deki Temsilciler Meclisi gibi olabilir, Rusya’daki Alt Duma gibi olabilir. İngiltere’de Avam Kamarası’nın Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak HDK’yi parlamentoya uyarlamak gibi düşünebiliriz.”

Bu diyalog, Öcalan’ın şimdi oylamaya sunulandan çok farklı bir “başkanlık” modeli için sadece “düşünülebilir” dediğini gösteriyor. Ayrıca, “Erdoğan’ın başkanlığını destekleriz” gibi bir ifade yok. Öcalan, bu konuda hiçbir zaman kapsamlı bir öneride bulunmadığı gibi sadece kendisine yöneltilen bir soru üzerine verdiği bu kısa yanıt dışında da bir “Başkanlık sistemine destek” olarak tefrika edilebilecek hiçbir yazısı ya da demeci yok. Üstelik Öcalan yukarıdaki sözleri de ‘çözüm süreci’ adı verilen sürecin devam ettiği bir zamanda; silah bırakma daveti olarak da görülen ünlü mektubunun 21 Mart 2013 Newroz'unda Diyarbakır’da okunmasından sadece 25 gün önce; yani bambaşka bir ‘müzakere’ anında söylüyor.

TARIK ZİYA EKİNCİ: HAYIR

Kürt siyasetinin bir başka önemli ismi, TİP’in ve sosyalist hareketin de tarihsel önemdeki simalarından Tarık Ziya Ekinci de ‘Başkanlık Sistemi’ önerisine başından beri itiraz ediyor. Ekinci, AK Parti'nin öneri taslağı belli olduktan hemen sonra Gazete Duvar’a konuyla ilgili görüşlerini açıklamış ve önerinin sakıncalarını anlatarak Türkiye’deki tüm demokratik güçleri bu öneriye ‘Hayır’ demeye çağırmıştı.

Ekinci son olarak, Başbakan Binali Yıldırım’a hitaben “Hayır diyenler terörist değil, sayın başbakan!” Başlıklı bir yazı kaleme aldı ve bu yazı 15 Şubat günü T24’te yayınlandı.

BURKAY: DİKTATÖRLÜĞE DÖNÜŞEBİLİR

Peki AK Parti hükümetiyle zaman zaman iyi ilişkiler geliştiren Kürtler arasında başkanlık sistemine destek var mı? Kürt siyasal hareketine yönelik eleştirileriyle bilinen ve bir dönem hükümet yanlısı basının da sık sık 'demek aldığı' Kemal Burkay ne diyor örneğin…

Kemal Burkay Hak-Par’ın resmi internet sitesinde bu konuyla ilgili şubat 2015 tarihli bir yazı yayınladı. Bu yazıda şöyle diyor:

“Ben Türkiye için başkanlık sisteminin gerekli olduğu kanısında değilim, hatta yararlı olacağını düşünmüyorum. Böyle bir sistemin demokrasi açısından ve tüm ülkeler için çok gerekli ve yararlı olacağı söylenemez. Hele hele demokratik geleneklerin yeterince güçlü olmadığı ülkelerde bu tür sistemler, kolaylıkla tek adam rejimine, diktatörlüğe dönüşebilir.”

1 Kasım 2015’teki seçimin ardından Milat gazetesine bir röportaj veren Kemal Burkay, başkanlık sistemi hakkında muhabirin ısrarlı soruları üzerine de “Bizce Kürt sorununun çözümü için gerçekçi ve adil biçim Kürt-Türk federasyonudur” diyor. Yani muhabirin duymak istediği "Başkanlığı destekliyorum" yanıtını orada da vermiyor.

İSMAİL BEŞİKÇİ ‘BAŞKANLIK OLUR’ DİYOR AMA...

Başkanlık konusunda en ‘sıcak’ mesajları ise, kendisi bir Kürt olmamakla birlikte, ömrünü Kürt tarihi araştırmalarına ve Kürt halkının siyasal kültürel haklarının savunulmasına adayan sosyolog İsmail Beşikçi veriyor. Beşikçi’nin 7 Haziran’dan sonra HDP’ye yönelttiği “Seni başkan yaptırmayacağız kampanyası hataydı” eleştirisi hatırlarda.

Beşikçi, "Kürtlerin, parlamentoyu ikna etmeleri zor olabilir. Ama, Başkan'la daha etkili bir pazarlık yürütülebilirdi" diyerek başkanlık modelinin Kürt sorunun çözümü için daha iyi bir zemin sunabileceğini söylüyor. Ama bunun da “Müzakerede karşı tarafın pozisyonu” açısından ifade edilmiş bir husus olduğunu, yani Kürtlerin –yine Beşikçi’nin tabiriyle– “hiç değilse federasyon olarak” bulunduğu bir sistem için dile getirildiğini, bunun da şimdiki öneriyle uzaktan yakından ilgisi olmadığını hatırlamalı.