Erdoğan'dan 15 Temmuz davası

Erdoğan, avukatı aracılığıyla gönderdiği dilekçede '15 Temmuz darbe girişiminde yer alan tüm şüphelilerden' davacı oldu. Avukatı dilekçeyi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına avukatı aracılığıyla dilekçe göndererek, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili suçlar nedeniyle tüm şüphelilerden şikayetçi oldu. Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, müvekkili Cumhurbaşkanı Erdoğan adına başsavcılığa 6 sayfalık suç duyurusu dilekçesi verdi.

Habertürk'te yer alan habere göre, dilekçede, 'Uzun yıllardır devletin içerisinde örgütlenen FETÖ'nün ülke insanlarının tertemiz inançlarını, dini ve milli duygularını istismar ettiği, bu yapının sözde dini söylemlerinde, İslam'ın temel bilgi kaynaklarından çok rüyalar, gizemli hikayelerin revaç bulduğu, bunlar aracılığıyla masum kitlelerin aldatılıp efsunlandığı, hastalıklı bir zihniyet oluşturulduğu' belirtildi.

Dilekçede, şöyle denildi:

"15 Temmuz 2016 günü, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan, aralarında generaller ve amirallerin de bulunduğu subay, astsubay, uzman er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak ve anayasal düzeni değiştirmek amacı ile eyleme geçtiği, bu kapsamda saat 22.00 sularında İstanbul'da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinin silahlı terör örgütü üyeleri tarafından tank ve paletli zırhlı araçlar ile trafiğe kapatıldığı, İstanbul Yeşilköy Atatürk Havalimanı'nın, tanklar vasıtasıyla sevki sağlanan örgüt üyesi askerler tarafından ele geçirilerek, 22.15 itibarıyla havalimanına giriş ve çıkışların kapatıldığı, uçuş kontrol kulesinin ele geçirilerek tüm yurt içi ve yurt dışı uçuşların durdurulduğu, F-1 6 savaş jetleri ile havalimanı üzerinde alçak uçuş yapılarak yolcu uçaklarının iniş ve kalkış yapmalarının engellendiği, yine aynı saatlerde Sabiha Gökçen Havalimanı'nın ele geçirilmesi maksadıyla benzer bir girişimde bulunulduğu, Vatan Caddesi'nin giriş ve çıkışı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Kuleli Askeri Lisesi başta olmak üzere stratejik öneme sahip karakollar, limanlar, köprüler ve meydanlarda, örgüt mensubu askerlerin tank ve zırhlı araçlar ile hakimiyet kurmaya çalıştıkları, savaş jetleri ile ses hızını aşacak şekilde alçak uçuş yapan ve zaman zaman ses bombası atan örgüt mensubu askerlerin, korku ve paniğe sevk ederek, halkın meydanlara çıkmasını engellemeye çalıştığı, milli iradeye sahip çıkmak üzere Boğaziçi Köprüsü'nde Akıncılar Üssü, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde toplanan halkın üzerine uzun namlulu silahlar ile ateş açıldığı, çok sayıda sivil vatandaşın yaşamını yitirmesine, eş zamanlı olarak Ankara'da milli egemenliğin oluştuğu Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü üzerinde F-16 savaş jetlerinin alçak uçuş yapmaya başladıkları, ağır silahlarla donatılmış helikopterlerin onlara eşlik ettiği, Meclis'te temsili bulunan tüm siyasi parti milletvekillerinin, demokrasiye ve Meclis'e sahip çıkmak için TBMM Genel Kurul Salonunda toplanmaları üzerine, Meclis ana binasının bulunduğu yerleşkenin bombalandığı, sokağa inerek, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkan vatandaşların üzerine helikopterlerden ateş açıldığı, çok sayıda vatandaşın şehit edildiği ve yaralandığı, Yenimahalle ilçesinde bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı binasına kobra tipi iki helikopterden ateş açılarak saldırıda bulunulduğu, Gölbaşı ilçesinde bulunan Polis Özel Harekat Eğitim Merkezi binasının tank ve savaş uçaklarının yoğun bombardımanına maruz kaldığı, saldırılar esnasında 47 özel harekat polisinin şehit düştüğü, halkın meydanlara çıkmasını engellemek amacıyla savaş uçakları ile sürekli sorti yapıldığı, TBMM, MİT ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere kamu binaları önünde, cadde ve meydanlarda toplanan vatandaşlara karşı uzun namlulu silahlar ile saldırıldığı, kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden silahsız ve savunmasız halkın üzerine rastgele ateş açıldığı, ülke genelinde gerçekleşen çatışmalar sonucu 249 kişinin şehit olduğu, 2 bin 186 kişinin de yaralandığı milletimizin yüksek malumlarıdır.

TSK'nın umumi vazifeleri arasında aynı kanunun 39. maddesinde ise "Silahlı Kuvvetlerde askeri eğitim ile beraber ahlak ve maneviyatın yükseltilmesine ve milli duyguların kuvvetlendirilmesine bilhassa itina olunur. Cumhuriyete sadakat, vatanını sevmek, iyi ahlaklı olmak, üste itaat, hizmetin yapılmasında sebat ve gayret, cesaret ve atılganlık, icabında hayatını hiçe saymak, bütün silah arkadaşları ile iyi geçinmek, birbirlerine yardım, intizam severlik, yapılması men edilen şeylerden kaçınmak, sıhhatini korumak, sır saklamak her askerin esas vazifesidir." denildiği hatırlatılan dilekçede, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 309. Maddesinde anayasayı ihlal, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda ise terör suçunun tanımlandığı kaydedildi.

Dilekçede, şunlar da ifade edildi:

"Anayasamızın 104. maddesine göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milletinin birliğini temsil etmektedir. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek, Cumhurbaşkanının görevleri arasında sayılmıştır. Yine Anayasa'nın 117. Maddesinde 'Başkomutanlık, TBMM'nin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur' denilmiştir. Fetullahçı Terör Örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin bir parçası olarak suç tarihinde Marmaris'te bulunmakta olan Sayın Cumhurbaşkanımızın varlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde şüpheliler öncelikle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan ve milletimizin doğal lideri konumundaki Sayın Cumhurbaşkanımızın varlığını ortadan kaldırmaya ve bu surette kanlı darbe girişimine karşı muhtemel direnişi bertaraf etmeye çalışmışlardır."