5 bin kişilik sincap seferberliği

İngiltere sincaplar için seferber oldu... Kenya'da organik pestisit ve güneş bereket getiriyor... Ürünlerini çöpten toplayan süpermarket nerede? Hepsi Yeşil Gündem'de...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  İngiltere, Galler ve İrlanda'nın kuzeyinde kızıl sincapların soylarının tükenmesini engellemek için 5 bin kişi seferber oldu. Kendini kızıl sincapları korumaya 5 bin kişi çocukları eğitmek, kızıl sincap nüfusunu izlemek  ve istilacı gri sicapları ortadan kaldırmak gibi görevleri var.

The Guardian'ın haberine göre İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu Wildlife Trust'a (Vahşi Yaşam Vakfı) göre gri sincaplar özel bir çiçek virüsü vasıtasıyla kızıl sincapların türünü tehlikeye atıyor. bu yüzden bölgede sadece 140 bin tane kızıl sincap kalmış durumda.

GRİ SİNCAPLAR İNSANLAR TARAFINDAN GETİRİLDİ

Kızıl sincaplar, Britanya kültüründe uzun yıllardır önemli bir sembol olarak kabul ediliyor. Wildlife Trust uzmanları eğer tedbir alınmazsa kızıl sincapların 35 sene içinde tamamen yok olacağını iddia ediyor. Her ne kadar hayvan  hakları savunucuları gri sincapların öldürülmesine karşı çıkıyorlarsa da  Wildlife Trust tarafından yürütülen Kızıl Sincaplar Birleşiyor Programı yöneticisi Cathleen Thomas, gri sincapların bölgeye 1950'lerde insan eliyle getirildiğini hatırlatıyor. Thomas'ın verdiği bilgilere göre örneğin gri sincapların itlaf edildiği Anglesey adasında 1997 yılında sadece 40 kızıl sincap kalmışken bugün bu rakam 700'e kadar çıkmış durumda.


mango

Kenya'da güneş ve organik bereketi 

Mango üreticiliği Kenya'da uzun süredir kârlı ve kazançlı bir pazar. Ürünlerini dışarıya da ihraç eden Nziu köyü çiftçilerinin çıkan mahsulün kalitesine de ciddi bir biçimde dikkat etmeleri gerekiyor. İşte Rockefeller Vakfı ve kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu TechnoServe tarafından üretilen güneş enerjisiyle çalışan buzdolapları tam da bu soruna çözüm üretiyor.

Kenya Tarım Bakanlığı ülkede hasat edilen gıdda mahsullerinin yüzde 30 ila 50'lik kısmının yanlış işleme sebebiyle çöpe gittiğini öngörüyor. Kuulanımı gayet basit olan bu buzdolabı sayesinde çiftçiler emeklerini aracıların insafına da bırakmamış oluyor. Çiftçilerin ürettiği sebze ve meyveler çürümeden tüketiciye ulaşmış oluyor.

SİNEKLERE KARŞI ORGANİK PESTİSİT

Nziu köylülerinin hayatını kolaylaştıran en önemli inovasyonlardan biri de organik haşere ilaçları (pestisit). Organik pestisitler sayesinde Kenyalı tarım emekçileri hem küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yan etkilerine karşı korunaklı ürünler yetiştirebiliyorlar hem de mahsullerini zararlı haşerelere karşı korurken sebze ve meyveleri kimyasallara boğmamış oluyor. Kenyaa'da özellikle meyvelere dadanan sinekler çok büyük bir sorun teşkil ediyor. Sineklerin yüzünden çiftliklerde yetiştirilen meyvelerin yüzde 60'ı zayi olabiliyor.

Rockefeller Vakfı önümüzdeki beş sene içinde hasat sonrası işleme süreçlerine toplam 130 milyon dolarlık yatırım planlıyor. (Reuters)


kolngida

Çöpe atılan gıda süpermarket rafında

Almanya’ Köln'de  açılan yeni bir süpermarket tüketicilerin ezberini  bozuyor. Nicole Klasi tarafından açılmış olan the Good Food'un özelliği rraf ömrü dolmuş ve (veya) mahsüller hasat edildikten sonra çok büyük, çok küçük ya da kötü gözüktüğü için tarlada bırakılmış sebze ve meyveleri satıyor. Dükkandaki ürünlerin sabit bir fiyatı yok. Aldıkları mala ne kadar ödeyeceğini müşteriler kendileri karar veriyor. Yiyeceklerin sağlığa ilişkin riskler bulunması konusunda çok endişelenmediğini söyleyen Klaski, "Ürünlerin üzerinde yer alan son kullanma tarihleri tüketicilere yönelik bir tavsiyedir. Ürünlerin çoğu bu süreden daha uzun raf ömrüne sahiptir” diyor. Klaski'ye göre bir yiyeceğin bozulup bozulmadığını anlamak için rengine ve kokusuna bakmak yeterli.

HEDEF FARKINDALIK YARATMAK

Klaski'nin bu süpermarketi açmasındaki en temel gerekçelerden biri ziyan olan yiyecekler konusunda bir farkındalık yaratabilmek. Klaski, Kâr odaklı geleneksel süpermarketlerin aksine, The Good Food'un esas hedefi toplumsal bir etki yaratabilmek olduğunu iddia ediyor. Her sene üretilen yiyeceklerin üçte biri ziyan oluyor. Birleşmiş Milletler'in Tarım ve Gıda Örgütü'nün (FAO) açıkladığı rakamlara göre eğer ziyan olan bu yiyeceklerin dörtte birini kurtarılabilirse, 900 milyon aç insanın karnını doyurulabilir.

"Taste the Waste” belgeselinin yazarı ve ödüllü yönetmeni olan Valentin Thurn, "Bu fikir muhteşem. Hâlâ neden bu kadar çok yiyeceği çöpe attığımıza bir anlam veremiyorum. Neden böyle olduğuna ilişkin hiçbir fikrim yok ama bildiğimiz tek alım şekli, bize kusursuz görüneni almak” diyor. FAO'nun verdiği bilgilere göre perakende yapılan satışlarda yiyeceklerin çoğunluğu çekici bir görünüme sahip olmadıkları için ziyan oluyor. (Deutsche Welle)