'İslam ülkelerinde demokrasi yerlerde sürünüyor'
"İslamcılar daha önceki iktidarlarda neyi kınadıysalar şu anda tek tek hepsini yapmaktadırlar" diyen ilahiyat profesörü Hayri Kırbaşoğlu, "Bugün İslam ülkelerinde demokrasi yerlerde sürünüyor" eleştirisinde bulundu.
DUVAR - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, 15 yıllık AK Parti iktidarında özgürlüklerin daha da kısıtlandığını ve demokrasinin rafa kaldırıldığını söyledi. "İslamcılar daha önceki iktidarlarda neyi kınadıysalar şu anda tek tek hepsini yapmaktadırlar. Baskıdan tutun, dışlamadan tutun, kutuplaştırmadan tutun, yolsuzluktan tutun; bunların hepsini yapar hale geldiler" diyen Kırbaşoğlu, "İslam insanlara dayatılmaya başlandığı zaman artık bu İslam olmaktan çıkar. Artık o firavun düzenine dönüşür" diye konuştu.
"Bugün İslam ülkelerinde demokrasi yerlerde sürünüyor. İnsanlar da buna bakarak haklı olarak İslam ile demokrasinin bağdaşmayacağını söylüyorlar" tespitinde bulunan Kırbaşoğlu "Kendilerini İslam'la özdeşleştirerek, 'Hayır' diyenler İslam inkârcılarıdır; İslam'a ters bakanlardır' şeklindeki beyanatlar tam bir talihsizliktir. Halbuki karşı çıkanlar böyle kokuşmuş, dejenere olmuş, yolsuzluklara batmış bir dindarlıktan ilallah ettiği için karşı çıkıyorlar. Türkiye'de varoluş davasıyla yola çıkan İslamcılar, şu anda kendi yokoluşlarının hikâyesini yazıyorlar" görüşünü dile getirdi.
Medyascope TV'de Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan (6 Mart 2017) Prof. Kırbaşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
MUTLAK İKTİDAR MUTLAK BOZAR
15 yılın dökümünü yaptığınızda demokrasi ve özgürlükler açısından nasıl bir blanço çıkıyor ortaya?
Mevcut iktidar başlangıçta hemen hemen toplumun tüm kesimlerinden destek almıştı. Bunun sebebi de toplumun bütün kesimlerinin taleplerini nazarı itibara alacağını ve özgürlük alanlarını genişleteceğini ifade etmesiydi. Hem liberal kesimden, hem sol kesimden hem de tabiatıyla İslami kesimden büyük bir destek aldı. Biz de ilk yıllarda bu nedenlerle destek verdik. Ancak iktidardaki yerini pekiştirdikçe bu konudaki vaatler birer birer yok oldu ve tam tersine hürriyetler alanı daraltıldı. Demokrasinin rafa kaldırılması için bilinçli ve planlı birtakım adımlar atılıyor. O dönemlerde AK Parti için dışarıdan bir kontrol mekanizmasının mutlaka geliştirilmesini söylemiştim. Mutlak bir desteğin sakıncalı olacağını belirtmiştim. Eskilerin söylediği çok meşhur bir söz var; 'İktidar bozar, mutlak iktidar mutlak bozar.' Bunu yaşayarak iktidarın bozucu etkilerini gördük.
En başından "İslam'la demokrasinin bağdaşamayacağını" söyleyenler vardı. Tayyip Erdoğan iktidarının İslamcılıkla ve İslamiyet'le alakası nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Burada bir araçsallaştırılmış bir dinden bahsetmek gerekir. Demokrasiyle İslamiyet'in bağdaşmayacağını söyleyenler, gerek tarihteki örneklerinden gerek çağdaş dönemdeki örneklerinden hareket ediyorlar ve maalesef mevcut örnekler; buna Türkiye'deki örnek dahil, İhvan örneği dahil. Veyahutta işte 50 küsur İslam ülkeleri dahil. Bu ülkelerde demokrasinin yerlerde sürünmesine bakarak insanlar haklı olarak İslam ile demokrasinin bağdaşmayacağını söylüyorlar ki, sahaya bakınca bunun yanlış değil, doğru olduğunu görüyoruz. Ortada din olarak dolaşan şeyin de ayrıca bir değerlendirilmesi lazım. Türkiye'deki İslami hareketlerin İslam algısı öncelikle sağcılık hareketi içerisinde yer alıyor. Biliyorsunuz 70'li yılların 'yeşil kuşak' projelerinde yer aldı ve kullanıldı. Sağ olduğu için sağ statükocudur. Devleti kutsar ve itaat kültürü esastır. Bu aynı zamanda Osmanlı'dan tevarüs ettiğimiz dindarlık anlayışının bir ürünüdür. AK Parti'nin de dinle boyanmış bir itaat kültürünü kendi eliyle itmesi söz konusu değildi. Son zamanlarda demokrasiye karşı düşmanlık adeta bir histeri haline gelmiş durumda. Ancak ahlaki açıdan demokrasi vaadiyle gelen bir iktidar bu vaadinde durmadığı zaman İslami açıdan günah işlemiş olur. Ve bu günah işlemiş yöneticiler meşruiyetini kaybederler. Türkiye'de Diyanet ve iktidara yaslanan cemaatler, tarikatlar, yöneticilerine hesap soran bir İslam anlayışına müsaade etmezler.
İKİ ÖRNEK
Günümüz dünyasında özgürlükçü İslam anlayışına uyan hareket ya da şahsiyetler var mı?
Bunun iki tane örneği var. Birisi Bosna Hersek'te Aliya İzzetbegoviç'tir. Sadece kendisi için değil, tüm dinler için özgürlük istemiştir. O kadar özgürlükçüdür ki Türkiye'deki İslamcıları rahatsız edecek kadar özgürlükçüdür Aliya. İkinci örnek de Gannuşi'dir. Bu iki örnek de tamamen uzlaşmacıdır. Aliya, "Dini kesinlikle politikaya sokmayacağız" der. Her yerde, insanları dinden bıktıracak, soğutacak kadar, bu kadar dini araçsallaştıracak kadar politik amaçlarla kullanılması tam bir felaket.