İkinci güzel bakma günü
Kemik gözlüklü dâhi reklamcı 8 Mart’ın ne olduğuna dair fikir sahibi değil. Kadın Günü denmiş, ajansın azıcık daha “tecrübeli” -“sahanın en tecrübeli oyuncusu”ndaki gibi- elemanı, bunun börek çörek kurabiye ile ilgisi olmadığını çıtlatmış, sonunda reklamcı şu engin bilgiyle yola çıkmış: Kadınlar Günü diye bir şey var, bu bütün dünyada biliniyor.
Kendisine Tepegöz, Camgöz, Cingöz… serisinden isim takan şu hastanenin reklamcıları sanırım seri cinayetler için kadınları kullanıyor. Hedef alınanlar, müstakbel kurbanlar, benim gibi, etraftaki okunabilir her şeyi hatmetmeden adım atamayanlar. Nasıl Taksim’de günlük kiralık pansiyonun telefon numarasından eşarp reklamındaki etiketin ters basılmış oluşuna, en lüzumsuz, en alâkasız ayrıntılar bizim gibilerin radarlarında müstesna yerlere sahipse, biz de bu adamların “doğrudan hedef” listelerinde ilk sıraları kaplıyoruz. (Niye kadınlar değil de adamlar? Çünkü eminim. Hiç şüphem yok. Birazdan…) Öldüremezlerse delirtecekler. Plan bu olmalı.
O koskocaman silindirik kolonları kaplamışlar koskocaman reklamlarıyla. Duvarlarda düzleri de var. Pembe, gülkurusu, mor. Renk skalamız bunlar. Yani kadınlara yönelik bir olay sözkonusu. Pembeyle mora boyadığınız her şey kadınları mıknatıs gibi çeker, hipnotize eder, kendine bağlar, ne alınacaksa aldırır. Bu bir olmamış reklamcı inancıdır ve kapaklı dosyaya konmuş ıslanmaz çıktıları büyük fırtına esnasında bilinmeyen bir tanrı tarafından yeryüzüne fırlatılan ayetler arasında yeralır. Pembe baktırır, mor aldırır, gülkurusu, hani bana hani bana, der. Olayımızda aldırılacak şey yok, yaptırılacak iş var: Yine, 14 Şubat yavşaklıklarında gördüğümüz gibi, gözlere dikilmiş gözler.
ŞU ANADİL MESELESİ
Tepesinden başlayalım: “Kadın gözüyle dünyaya güzellik katın”. Yani? Kadınlar olarak işe el atın, birşeyleri kadınca, kadın eli değmiş şekilde, “kadın gözüyle” yapın, dünya güzelleşsin. Öyle deyince böyle anlaşılması gerekiyor.
Lâkin, inanır mısınız, vallahi öyle olmuyor. Çünkü Türkiye’de anadil sorunu azınlıkların anadillerini serbestçe geliştirememesinden ibaret değil, çünkü Türkiye’de anadil sorununun anası yaygın, resmî çoğunluk dilinin bilinmemesi, doğru dürüst konuşulamaması, mazallah, hele hele yazılamaması. Dolayısıyla, “kadın gözüyle”den çıkması gereken anlam çıkamıyor. Çünkü devamı şöyle geliyor: “Kadınlar Günü’nde güzel bakın!” Evet, böyle ünlemli münlemli buyuruyorlar: Güzel bakın!
Böylece anlıyoruz ki, “kadın gözüyle” yapılacak işten değil, kadının “güzel bakma”sından sözediyoruz. E o da iyi. Ne güzel işte. Kadınlar güzel baksın, dünya güzelleşsin. Reklamcının defosuyla uğraşmayıverelim…
Fakat kadınlar neden sadece “Kadınlar Günü”nde güzel bakacaklarmış? İnsan takılmadan edemiyor. Neden böyle yapsınlar? Neden başka zamanlarda güzel bakmasınlar?
Bir reklamdan bütün hayatı izah etmesini bekleyemeyiz de, en azından kendi yarattığı karmaşayı giderse iyi olurdu.
Bu amaçla, “Kadınlar Günü’nde güzel bakın!”ın öncesine dönüyoruz: “Göz ve göz çevresi estetiğiyle dünyaya…”
Yani: Göz ve göz çevresi estetiği yaptırıyoruz, Kadınlar Günü’nde dünyaya güzel bakıyoruz. Yani tabiî ki biz bakmıyoruz, kadınlar bakıyor. Bunu başarmak için, göz ve göz çevresi estetiği yaptıracaklar. Yaptırmalılar. Sonuna ünlem koymuş adam!
Aslında bu reklam sadece 14 Şubat’ı estetiksiz geçirmiş kadın güruhuna sesleniyor da olabilir. Zira o esnada edinebildiğim bilgilere göre Sevgililer Günü’nde de güzel bakmaları gerekiyordu ve yalnız Dünyagöz ve Dünyagöz’ün reklamcıları değil, ezcümle göz ve göz çevresi estetikçileri onları uyarmışlardı. O gün güzel bakmaları gerekenler “sevdikleri”ydi, şimdi, 8 Mart’ta “dünya”. Göz ve göz çevresi estetiğinde hedef büyütüldüğü anlaşılıyor. Önce el-Bab, sonra Rakka gibi.
Fakat Rakka olmayınca Menbic’e dönüldü. Demek ki, pembeli morlu koskocaman reklamlarda bir sonraki hedef dünya değil, Avrupa, hattâ Almanya gibi, görece ufaltılmış olacak. Hem böylece AKP’li bakanlar resmî temsilcilik binalarından güzel bakmaktan kurtulabilirler. Benim bakanım neden bir düğün salonundan güzel bakamasın?
Bu nasıl bir rezilliktir? Her ikisi de yani…
PLANI VAR! HEMEN ARA!
Reklamda mor zeminli daire üstünde beyaz yazılarla şu duyuru yeralıyor: “Dünyagöz’ün size özel bir PLANI VAR”. Sonu niye büyük harf? Çünkü uzaktan bakınca yalnız orası okunuyor. İnsan fitnenin kol gezdiği, komplonun bin çeşidinin musluklardan aktığı bir ülkede, uzaktan okunduğunda sadece “PLANI VAR” kısmı gözüken laf yazar mı herhangi bir yere? Halkta yaratacağı telaş ve heyecan bir yana, mazallah yanlışlıkla sekiz ayrı gazeteye son dakika haberi olabilir.
Fakat yazmışlar.
Ne bilsin insanlar!.. İlluminati midir, üst akıl mıdır, kimin planından sözediyoruz?
Bunca tehlikeli işe sorumsuzca dalan reklamcılar, nitekim, bunun hemen ardından tamamen sapıtmışlar. Çünkü baştan itibaren “siz” diye hitap ettikleri kadınlarla münasebetlerinde birden mesnetsiz laubalilik başgösteriyor. “Hemen ara” diyor Dünyagöz ve telefon numarasını veriyor. “Arayın” değil. Kadınlara bu kadar nezaket yeterli görülmüş olmalı. Zaten göz çevreleri bakıma muhtaç, güzel bakamıyorlar, yılda en fazla birkaç gün, Dünyagöz’ün münasip gördüğü veya zorunlu kıldığı, bilemiyoruz o kadarını, o günlerde güzel bakabiliyorlar, o da göz ve göz çevresi estetiği yaptırırlarsa. Yaptırsınlar, biz de saygıyı gösterelim!
Kemik gözlüklü dâhi reklamcı 8 Mart’ın ne olduğuna dair fikir sahibi değil. Kadın Günü denmiş, ajansın azıcık daha “tecrübeli” -“sahanın en tecrübeli oyuncusu”ndaki gibi- elemanı, bunun börek çörek kurabiye ile ilgisi olmadığını çıtlatmış, sonunda reklamcı şu engin bilgiyle yola çıkmış: Kadınlar Günü diye bir şey var, bu bütün dünyada biliniyor.
Sonrası kolay gelmiştir: E, 14 Şubat’ta sevdiklerine güzel baktılar ya, şimdi de dünyaya güzel baksınlar! Süper! Pembe yaparız, gülkurusu, mor, çiçekler koyarız fona.
PLANI VAR!
Hemen ara!
Ajans masalarına zeka püskürtme temrinlerinden o reklamların koskocaman basılıp her tarafa asılmasına kadar hiçbir safhada kimse çıkıp “yanlış iş yapıyoruz” demiyor mu acaba? “Yahu bu 8 Mart’ı özellikle önemseyen kadınlar bizi tefe koyar” falan diyen çıkmıyor mu?
Net’çe itibarıyla, “kadın gözüyle dünyaya güzellik katmak”tan, kadınların göz çevrelerine estetik yaptırıp öyle dolaşmasının, dolayısıyla başka birilerinin gözündeki dünyaya “güzellik katmaları”nın kastedildiğini anlıyoruz. Başka birileri biz erkekler oluyoruz herhalde bu durumda. Dolayısıyla, reklamın kadınlara dediği şuna dönüşüyor: Kadınlar Günü’nde erkeklere güzel görünmek için bir şey yapın! “Kadın gözüyle” diyerek kadın gözünü bu kadar mükemmelen nesneleştiren bir ifadeye şimdiye kadar rastlamamıştım. Yoksa kemik gözlüklü cinyıs reklamcı “… gözüyle” deyişinin anlamını da mı bilmiyor? Neden olmasın? PLANI VAR. Hemen ara!
14 Şubat ve 8 Mart’tan sonra kadınlara başka hangi günlerde güzel bakma buyruğu verileceğini merakla bekliyorum.
(NOT: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamaya giderken trafik kazasında can veren kadın işçilere rahmet diliyorum. 8 Mart’a gittikleri öğrenilince “oh, iyi olmuş, daha çoğu geberseydi” nâraları işitmemiş oluşumuz, faşistoid muktedir yalakalarının -her ne olduysa- insanlıktan azıcık nasiplendiklerine mi delalet acaba? Yoksa sadece o esnada başka şeyle mi meşgûldüler?)