'Halepçe hepimize ders olsun'

Halepçe Katliamının üzerinden 29 yıl geçti. Siyasi partiler bir kez daha katliamların yaşanmaması için duyarlılık çağrısı yaptılar.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Binlerce Kürdün kimyasal ile öldürüldüğü Halepçe Katliamı’nın üzerinden 29 yıl geçti. Halepçenin izleri ise hala can yakıyor. Halepçe'nin yıl dönümünde açıklama yapan siyasi partiler katliamı bir kez daha lanetledi. Halepçe katliamında en az 5 bin kişi zehirli gazlarla öldürülmüştü. Bu katliam İran-Irak savaşı döneminde Saddam Hüseyin tarafından 1986-1988 yılları arasında El-Enfal Harekatı sırasında yaşanmıştı.

HDP: KATLİAMI HATIRLATIYORUZ Kİ DERS OLSUN

HDP tarafından yapılan açıklamada "Halepçe'yi unutmayalım ders alalım" dedi. Yazılı yapılan açıklama şu şekilde:

29 yıl önce, Irak’ta insanlık tarihine kara bir leke daha düştü; bir insanlık suçu işlendi. 16 Mart 1988’de Irak’ta Baas iktidarı ve Saddam Hüseyin, kimyasal ve biyolojik silahlar kullanarak kadın, çocuk, yaşlı, genç 5 bini aşkın Halepçeli Kürt’ü katletti. Bütün dünya Halepçe Katliamı’nı lanetledi.

Irak’ta Kürt halkının eşitlik, kendini yönetme hakkı ve özgürlük mücadelesini defalarca devlet terörüyle, baskı ve şiddetle bastırmayı deneyen Baas yönetimi, bu katliam ile halkın taleplerini geriletemedi. Bugünkü Irak Kürdistanı Federal Yönetimi’nin topraklarında yapılan bu katliam sonrasında da, Kürt halkının mücadelesi yeni kazanımlarla gelişti.

Aradan yıllar geçti ve bugün Suriye Kürdistanı’nda, Rojava’da oluşan yönetimler, bir halkın adalet ve eşitlik taleplerinin yok sayılamayacağının en önemli göstergelerinden birisi oldu. Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, Sünni ve Süryani’siyle Rojava halkları baskıları, yok sayma çabalarını ve IŞİD çetelerinin barbarlıklarını da aşarak demokratik Suriye mücadelesini yeni bir aşamaya ulaştırdı. Farklı kültürlere, inançlara, kimliklere ve anadillere sahip olan halkların eşit ve demokratik bir ortamda birlikte yaşayabilecekleri bir modeli yarattı, Ortadoğu’ya örnek oluşturdu.

Tarih bir kez daha gösterdi ki, baskı ve şiddet yöntemleriyle demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadeleleri bir süre bastırılabilir, belki geriletilebilir, ancak engellenemez. Kimyasal, biyolojik ya da konvansiyonel, hangi silahlar ve yöntemler kullanılırsa kullanılsın, katliam ve şiddetle demokrasi ve adalet mücadelesi durdurulamaz.

AKP-Erdoğan iktidarının yakın coğrafya ve tarihten alması gereken en önemli ders budur. Özel savaş konsepti ve uygulamaları tarihsel gelişmeleri yavaşlatabilir, ama geriye döndüremez. 1.5 yılı aşkın bir süredir Kürt ilçelerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları, ablukalar, operasyonlar, baskılar, göç ettirme politikaları, demokratik siyaseti tasfiye etme çabaları, seçilmiş belediyeleri kayyuma devretme uygulamaları ancak bir ayıbı ve adaletsizliği büyütür; demokrasi, eşitlik, özgürlük ve barış mücadelesini engelleyemez.

Yapılanlar da asla gizli kalmaz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği’nin son raporunda görüldüğü gibi her şey bütün dünya tarafından bilinir hale gelir. Hukuk alanında ve elbette halkların vicdanında bu yapılanlar yargılanır, mahkum edilir ve tarihteki kara lekeler arasında yerini alır.

Yıldönümünde, insanlık düşmanı Halepçe Katliamı’nı yapanları bir kez daha lanetliyoruz. Unutmuyoruz, ama daha önemlisi unutturmuyoruz ki, bugün baskı ve şiddet politikalarıyla halkın mücadelesini gerileteceğini sananlar, tarihten ders alsınlar.

DTK: YENİ KATLİAMLARA ZARAR VERMEYECEĞİZ

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) yaptığı yazılı açıklamayla katliamı lanetledi. Açıklamada, “Faşist, sömürgeci diktatörlükler yüz yıllardır Kürdistan halklarına her türlü katliamları uygulamaktan  geri durmadılar ve günümüzde de en acımasız, vahşi ve insanlık dışı yöntemlerle sürdürülmeye devam etmektedir. Koçgiri, Ağrı, Zilan, Dersim, Maraş ve daha bir çok katliam uygulamalarının bir devamı olarak, faşist Saddam Hüseyin tarafından ‘Enfal’ adıyla 29 yıl önce Halepçe’deki halkımıza karşı gerçekleştirdiği bir jenosittir. Halkları ve insanlığı var eden yegane olgu onun örgütlü, demokratik ve birlik gücüdür. Halkımız bunu başardığı içindir ki, bütün zorlukların üstesinden gelmiş, canlı, sürekli büyüyen ve gelişen bir öz direnişe dönüşmüştür. Bu  günde  egemen güçler KDP ve bazı  yerel çetelerin eliyle,  Kürdistan topraklarında yaşayan  Êzidî halkımıza karşı bir katliam girişiminde bulunmak istiyor. Bu katliamcı tutuma karşı ve yeni Halepçelerin  yaşanmaması için tüm Kürdistani kesimleri duyarlı davranmaya çağırıyoruz. Bir kez daha Kürt halkı  olarak ,yeni katliamlara izin vermeyecek ve ulusal birlikteliğimiz için, üstümüze düşen görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz. Bu temelde Halepçe Katliamı’nın kurbanlarını saygıyla anıyor ve Demokratik Toplum Kongresi olarak anılarını mücadelemizde yaşatacağımızı ifade ediyoruz. Zafer mutlaka direnen onurlu  Kürt halkının olacaktır” ifadeleri yer aldı.

EMEP: ROJAVA DİRENMENİN ÖRNEĞİ

Saddam gericiliğinin yol aştığı katliamın koşullarına dikkat çeken Türkmen, “Emperyalist devletlerin ve gerici çetelerin bölgedeki hakimiyet savaşları bölge halklarının başına bela olmaya devam ediyor. Yaklaşık 3 yıl önce İŞİD eliyle  Şengal’de 5 bin kişi bütün dünyanın gözü önünde katledildi. Binlerce kadın ve çocuk köle olarak satıldı, tecavüze uğradı. Halepçe den bu yana sadece Kürt halkı değil bölgedeki Arap, Ermeni, Süryani halkları da katliama maruz kaldı. Sadece Suriye’de yüz binlerce insan yaşamını yitirdi” dedi.

Her şeye rağmen halkların kazanımlarının da olduğunu söyleyen Türkmen, “Kürt halkı kendine dayatılan kölelik koşullarına karşı direndi. Rojava bunun en önemli örneği” dedi. Türkmen şunları kaydetti:  “29 yıl sonra Halepçe’yi anarken gerici tüm politikalara karşı mücadele etmekten başka şansımız yok. Bunun Türkiye’deki karşılığı ise referandumda tek adam iktidarına dur demektir. Belki bugün binlerce insan Halepçe’deki gibi kimyasal silahla katledilmiyor ama geçtiğimiz gün yayınlanan BM raporunda da görüldüğü gibi Kürt illerinde 2 bin sivil yaşamını yitirdi. Halepçe katliamının yıl dönümünde bize düşen en önemli sorumluluk gericiliğe karşı mücadeleyi büyütmektir”dedi.