'Türkiye kötü ruhlu bir şeytan gibi davranamaz'

AB ülkeleriyle yaşanan krizin ardından Türkiye bir kez daha sığınmacı kozunu gösterdi. Geri kabul ve mülteci anlaşmasının iptali gündemde. Muhalefetin “insani değil” dediği yaklaşıma İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır da Türkiye'nin kötü ruhlu bir şeytan gibi hareket edeceğini düşünmediğini söyleyerek tepki gösterdi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Avrupa ülkeleriyle yaşanan bir krizin daha ardından mülteci anlaşmalarının iptali gündeme geldi. İlk olarak AB Bakanı Ömer Çelik, ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geri kabul anlaşmasının iptal edileceğini, göç anlaşmasının da bundan sonra yürürlükte olmayabileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da son konuşmasında Hollanda krizine değinerek “Ne geri kabülü ya... Geç onları geç dedi.

Mültecilerin bu şekilde tartışılmasına muhalefet partileri tepkili. MHP lideri Devlet Bahçeli, geri kabul anlaşmasının, Avrupa ülkeleriyle diplomatik krizde ‘koz’ olarak kullanılmasını eleştirdi, “Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmiş olanları Avrupa’ya karşı bir başka silah olarak kullanmak doğru değildir. Bu da insani değil” dedi.

CHP'DEN HEM TÜRKİYE'YE HEM AB'YE TEPKİ

CHP Göç Komisyonu Başkanı Veli Ağbaba da iktidarın Türkiye’deki sığınmacıları bir şantaj aracı olarak kullandığını söyledi, “Avrupa’da yükselişte olan göçmen karşıtlığına sınırları açma tehdidiyle cevap vermek insan haklarına aykırıdır, ırkçılığı besler ve milyonlarca sığınmacının hayatını riske atar” dedi. AB ülkelerini de AK Parti’nin mülteci şantajı altında ezilmekle suçlayan Ağbaba, “Tarih, baskıcı rejimlere karşı izlenen suskunluk ve yatıştırma politikalarının felaketle sonuçlandığının örnekleriyle doludur” dedi.

HDP'DEN 'İNSANİ DEĞİL' ÇIKIŞI

HDP Van Milletvekili Bedia Ertan Özgökçe de göçmenlerin bir pazarlık unsuru, şantaj malzemesi olarak kullanıldığını belirterek, “Bu insani değil” dedi. Avrupa ülkelerini de eleştiren Ertan, “Avrupa da ülkelerine kimse gelmesin diye sürekli duvarlarını yükseltiyor. Ne yazık ki mülteci hukukunun temel prensiplerini unutmuş durumdalar. Biz insani değerleri savunmaya devam edeceğiz. Mülteciliğe yol açan sebepleri ortadan kaldırmak, bu insanların yaşadıkları yerlerde sorunların çözümüne katkı sunmak adına çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.

'GERİ KABUL'ÜN İPTALİ MADDİ HUKUKİ SONUÇ DOĞURUR'

Peki iptali konuşulan bu anlaşmalar ne anlama geliyor? Söylendiği gibi iptal edilebilir mi? Bunu da İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi'nden Metin Çorabatır'a sorduk. 2013 yılında imzalanan, 2017 yılında yürürlüğe girmesi beklenen geri kabul anlaşmasının iptalinin çok kolay olmadığını söyleyen Çorabatır şunları söyledi:

“Onu iptal ettim” demek Türkiye AB arasında katılım ortaklığı sürecini etkiler. AB'den bu katılım sürecinde özel sektörden kamu kuruluşlarına pek çok yardım geldi. Tüm destekleri etkiler. Bu durumda maddi zararın yanı sıra bunun hukuki sonuçları da olur.”

'TÜRKİYE VİZE KOZUNU KAYBEDEBİLİR'

Anlaşmanın iptalinin bir sonucu da vizeyle ilgili. Türkiye'nin diğer aday ülkelerden farklı olarak geri kabul anlaşması için vizelerin kaldırılma şartı koyduğunu hatırlatan Çorabatır, Türkiye bu anlaşmayı tanımayıp, bir süre sonra yeniden imzalamak isterse elindeki bu kozu kaybedebileceğini söyledi.

'AB PARAYI GERİ İSTEYEBİLİR'

Çorabatır iptal edilebileceği söylenen göçmen anlaşmasına da değindi. Türkiye’nin geri kabul ettiği mültecilerden kayıt altına aldığı her bireye karşılık, AB'nin de bir yasal Suriyeli mülteci almasını sağlayacak anlaşmanın diğerine göre pratik öneminin daha fazla olduğunu söyleyen Çorabatır, şöyle devam etti:

“Bu AB katılım süreciyle ilgili bir anlaşma değil, 2015-2016 mülteci krizinin ortaya çıkardığı bir anlaşma. Ama bu anlaşmadan AB raporlarında memnuniyetle bahsediliyor. Düzensiz göçün önlenmesi, bunun yol açtığı ölümlerin azalması açısından katkıları var, ancak AB üyelerinin tahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Yükün paylaşımı sorunu var.”

Anlaşma kapsamında 3 milyar euronun 2.2 milyar eurosunun tahsis edildiğini, bunun 700 milyon euro kadarının da fiilen serbest bırakıldığını anlatan Çorabatır, bu paranın kullanılmaya başlandığını söyledi. Çorabatır'a göre, Türkiye “ben bu anlaşmayı tanımıyorum” dediğinde AB'de inatlaşmaya girerse “harcadığım parayı geri ver” diyecek.

'KAPILARI AÇSALAR DA ESKİSİ GİBİ GİDİŞ OLMAZ'

Yaşananları referandum süreciyle ilişkilendiren Çorabatır krizin devam ettirilmesinin hem arzulanan bir şey olmadığını hem de iki taraf için mümkün olmadığını söyledi:

“Türkiye, “Anlaşmayı iptal ettim. Sınır tedbirleri kaldırdım” nasıl diyecek? Birincisi mülteciler son iki yıldır yaşananlardan şunun farkında, kendilerine kucak aşmış bir Avrupa yok. Üstelik AB şimdi yeni bir enformasyon çalışması başlatıyor. Kaçak yoldan gitmeye çalışanlara daha önce gitmiş olanların perişan halini gösteren, başlarına neler geleceğini anlatan, caydırıcı olma amacı taşıyan bir propagandaya hazırlanıyor. Bu durumda Türkiye gidişi teşvik etse de eskiden olduğu gibi insanların bu riskleri alıp gitmeyeceğini düşünüyorum.

'ÜÇ MİLYON İNSANA EV SAHİPLİĞİ YAPILIYOR'

Yaşanan mülteci tartışmasının iç siyasi gündem nedeniyle büyütüldüğünü söyleyen Çorabatır, gerçek durumun ise böyle olmadığı görüşünde:

“Türkiye yapamaz. Ben şuna da inanıyorum 3 milyon insana ev sahipliği yapılıyor. Epey cömertlik yapıldı. Bir çok ülke kapısına duvar örerken Türkiye fedakarlık yapıyor, bunun toplumsal bedelini ödüyor. Buna rağmen Türkiye kötü ruhlu bir şeytan gibi 'Hadi gidin, ben bunu silah olarak kullanacağım”' diyeceğini sanmıyorum. Karşıda kapıları açan da yok. İnsanlar yine denizlerde hayatlarını kaybedebilir. Türkiye de bunu yapacak acımasız bir devlet yaklaşımı devlet geleneği yok.”