Ermeniler patriklerini neden seçemiyor?

Patrik Mesrof Mutafyan, 2008 yılında hastalandı. Mutafyan'ın hastalığı ilerleyince ve tıbben geriye dönüşü mümkün olmadığı anlaşılınca, yeni patrik seçimi gündeme geldi. Fakat Ermeni cemaati patrik seçimini yapabilmiş değil. Ermeni Düşünce Platformu'ndan Dr. Tatyos Bebek, yaşananları anlattı...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Ermenileri yüzyıllardır süren tarihlerinde yaşanmayan bir tartışma süreci yaşıyorlar. Ermeni Patriği Mesrof Mutafyan’ın görevlerini yürütemeyecek kadar ağır hasta olmasından sonra yapılması gereken patriklik seçimleri yıllardır yapılamıyor.

Patrik vekili olarak atanan Aram Ateşyan’ın artık bu görevi bırakması gerektiğini savunan Ermeni vakıf temsilcileri, ruhani liderler ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri yeni bir patrik seçimine gidilmesini istiyorlar.

Geçtiğimiz hafta patrik seçimini yürütecek kişilerin seçilmesi için yapılan toplantıda yine yüzyıllardır olmayan bir şey gerçekleşti. İstanbul Valiliği toplantıya bir yazı göndererek bu seçimi yasakladığını duyurdu. Ermeni cemaati arasındaki bu tartışmayı Ermeni Düşünce Platformu'ndan Dr. Tatyos Bebek ile konuştuk.

BUGÜNE NASIL GELİNDİ?

Türkiye Ermenileri Patriği Mesrof Mutafyan’dı. Ancak onun hastalığı ile birlikte sanırım yerine bir vekil seçildi ve Türkiye Ermenileri arasında patrik tartışması bu olayla başladı.İsterseniz vekillik sürecinden başlayalım. Patrik vekili hangi süreçte seçildi.Bugüne nasıl gelindi?

Patrik Mesrof Mutafyan, 2008 yılında hasta olduğunda Aram Ateşyan zaten Mutafyan’ın vekiliydi. Fakat Patrik Mutafyan'ın hastalığı ilerleyince ve tıbben geriye dönüşü mümkün olmadığı anlaşılınca,yeni patrik seçimi gündeme geldi. Fakat Ateşyan o dönem buna razı olmadı.

Burada bir şey sormak istiyorum. Sanırım Türkiye Ermenileri tarihinde buna benzer bir durum daha önce yaşanmadı. Patrikler ömür boyu mu seçiliyordu?

Hayır, bizde patrikler ömür boyu seçilmiyor. Ömür boyu görev yapabilirler, ama hastalıkları, istifaları vs. durumlarda görevden ayrılabilirler. Tarihte bunun örnekleri var.

Diğer Hıristiyan cemaatlerinden farklı bir durum var sanırım Ermenilerde? Çünkü onlarda bu seçimler tamamen kilisenin kendi içinde din adamları tarafından gerçekleşiyor.

Evet. Bizde Patrik ağırlıklı olarak siviller tarafından seçiliyor. İki aşamalı bir seçim sistemi var. Birinci aşamada her kilise bölgesindeki halktan delegeler seçiliyor. Bu delegeler bir meclis oluşturuyorlar. Bu mecliste delegelerin yedide altısı sivil oluyor. Yedide biri de ruhani oluyor. Yani bizim patrik seçimimiz demokratik, sivil bir sistem. Mesrof Mutafyan rahatsızlanınca ve rahatsızlığının artık iyileşemeyecek bir duruma geldiği anlaşılınca, patrik seçimi gündeme geldi. Fakat Patrik seçimini Aram Ateşyan çeşitli nedenlerle geciktirdi.

6 BİN İMZA TOPLANDI

Yani 2008’den sonra cemaatten bu yönde bir istek mi geldi. Artık hastalığı ilerledi iyileşemeyeceği anlaşıldı. Yeni bir patrik seçelim mi dendi?

Evet. Hastalığı doktor raporuyla kesinleşti ve görev yapamayacak duruma geldi. Toplum 'artık patrik seçimi yapalım' dedi. Fakat bir türlü Ateşyan’ı razı edemedik. Nihayet 2009 yılının sonunda yeni patrik seçilmesi için bir müteşebbis heyet oluşturuldu. Müteşebbis heyet bir yüksek seçim kurulu gibidir, on beş kişiden oluşur. Bu on beş kişilik heyet tüm vakıfların katıldığı bir toplantıda seçilir. Yine bir kısmı da ruhanilerden oluşur. Çoğunluğunu sivillerin oluşturduğu bir heyettir. Ve bu müteşebbis heyet seçimi organize eder. Seçmen listelerini hazırlar, yasal başvuruları yapar. O sırada hem müteşebbis heyet, hem Ateşyan valiliğe başvurarak seçimle ilgili bir karar aldırmaya çalıştılar. 2010 yılı Haziran sonunda tartışmalar devam ederken devletten patrikhaneye bir yazı geldi. Buna göre Patrik Genel Vekilliği diye yeni bir görev ihdas ediliyordu. Oysa bizim geleneklerimizde patrik genel vekilliği diye bir kurum bulunmamaktaydı. Ateşyan, geleneklerimizde olmayan bu görevi reddedeceğine iki gün içinde ruhanileri toplayarak kendini Genel Vekil seçtirdi. Seçim, yangından mal kaçırırcasına ve diğer aday olabileceklere haber dahi verilmeden yapıldı. Bir oldu bitti gerçekleşti. Görev de teammüllere uygun değildi, seçim sistemi de. Biz buna tepki gösterdik, ve “Patriğimizi Seçmek İstiyoruz” diye bir imza kampanyası yaptık. Altı bine yakın imza topladık. Bu imzaları da o zaman dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a dahi gönderdik. Fakat devletten bir ses çıkmadı. O günden bu yana bu mücadele devam ediyor. O günden beri biz hakkımızın gasp edildiğini Ateşyan’ın bize rağmen seçildiğini iddia ediyoruz. Ve istifa edip Patrik Genel Vekilliği görevinden ayrılmasını istiyoruz.

'İZİN YOK BAŞVURU VAR'

Valilik burada nasıl bir karar alabilir? Yani valiliği ilgilendiren yan neresi?

Eğer makam boşalmış ve bir patrik seçilecekse, seçim öncesinde ruhaniler meclisi tarafından Değabah (kaymakam) denilen bir kayyum seçiliyor. Bu kayyumu Yüksek Seçim Kurulu başkanı gibi düşünün. Bir de müteşebbis heyet var, içinde siviller ve patriklik temsilcilerini olduğu. Kaymakam ve müteşebbis heyet temsilcileri valiliğe başvuruyorlar. Biz şu tarihte seçim yapacağız diyorlar. İzin verin demiyorlar. Deklare ediyorlar. Valilik tarihe bakıp şu sakıncaları var deyip bir başka tarihte yapılmasını isteyebilir. Yani izin almıyoruz sadece seçim için başvuruyoruz.

Tartışma yeni bir tartışma değil yani?

Evet değil. Biz bu oldubittiye karşı, daha sonra “Düşünce Platformu”nu kurduk. Ve demokratik haklarımız için mücadele ediyoruz. Çeşitli defalar bu konu hakkında bildiriler yayınladık, halk toplantıları yaptık. Ermenilerin yoğun olduğu, Bakırköy’de, Yeşilköy’de, Samatya’da, Kadıköy’de Feriköy’de defalarca toplantılar yaptık. En son 2016 yılı Haziran ayında biz bir protesto eylemi organize ettik. Patrikhane önüne gidip bir çelenk bıraktık. Bunu da yirmi beş otuz kişi ile temsili bir şekilde patrikhaneye saygımızdan dolayı az sayıda kişi ile gerçekleştirdik. Sadece vakıflar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan bir grup olsun dedik. Bunu görünür hale getirelim istedik. Bu eylem biraz ses getirdi. Bu eylemden sonra da hem vakıflar, hem kanaat önderleri ile görüşmelere devam ettik. Sivil toplum kuruluşları ile zaten toplantılar yapıyorduk. Bu iş böyle gitmeyecek buna bir çözüm bulalım diye. Ve 2016 Ekim ayının 26’sında, Episkopos Sahak Maşalyan başkanlığında Ruhani Kurul toplandı ve Mutafyan’ın hastalığının iyileşemez olduğunu söyleyerek Mutafyan’ı emekliye ayırdılar. Dolayısıyla onun makamı boşalmıştır ve artık onun yerine bir seçim yapılması gerekir, seçim süreci başlamalıdır diye bir açıklama yaptılar. Buna rağmen Ateşyan bu süreci engellemeye çalıştı. Ateşyan’ın bir şekilde kendi görevini uzatmak ya da bir fırsatını bulursa kendisinin yeniden seçilmesini sağlamak gibi gayesi vardı. Halk da buna tepkisini gösterdi.

BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA

Yani artık patriği seçmesi gereken dini liderlerde Ateşyan’ın bu tutumuna karşı tavır aldılar?

26 Ekim’de Ruhaniler Kurulu'nun aldığı bu karardan sonra 2017 ocak ayının sonunda Ruhaniler Kurulu'nun başındaki Episkopos Maşalyan “Ben artık görevlerimden istifa ediyorum Çünkü Ateşyan yerinde zorla duruyor. Yeniden seçim yapılması lazım burada çok pis kokular var” diyerek istifa etti. Bu aslında bardağı taşıran damla oldu. Bundan sonra çok hareketli bir süreç yaşandı. En son 16 Şubat’da Kumkapıdaki ana kilisemizin yanındaki salonda seçim sürecini belirlemek için bir toplantı yapıldı. Toplantıya vakıfların temsilcileri, kimi hayırseverler ve ruhaniler katıldı. Toplantı salonunda biz de halkla birlikte katıldık ve toplantıyı izlemek istedik. Sonuç ne çıkacak diye bekliyorduk. Bu aşamadayken kendini daha ayrıcalıklı sanan toplumun ileri gelenlerinden bazıları topluma ve vakıf yöneticilerine rağmen Patrikhane’de ayrı bir toplantı yaptılar. Ve toplantıda bazı kararlar aldılar. O kararları vakıf yöneticilerine ve temsilcilere deklare etmek istediler. Ne toplum ne de vakıf yöneticileri kendilerine rağmen alınan kararları kabul etmediler. İşte sürecin kırılma noktası burasıydı. Toplum sorununa sahip çıkmıştı.

tatyos

Sanırım orada sert tartışmalar olmuş. Basına da yansıyan polis çağrılmasına kadar varmış tartışmalar.

Oldu ama o kadar sert değildi. Her genel kurulda olduğu gibi tartışmalar oldu. Partilerin toplantılarında sandalyeler havada uçuşur. Bizde çok şükür öyle şeyler olmadı. Birkaç kişi kendi aralarında bağrıştılar. Dinlemek istemediler. Ama ortalığı yatıştırdık. Sonuçta, Onlar da toplumun, vakıf yöneticilerinin olaya sahip çıktığını gördüler. Statükoyu devam ettirmek isteyenler, 16 Şubat’da artık yapacak fazla şeyleri olmadığını gördüler. Bunun üzerine Ermenistandaki dini lider (ki kendisi dünyadaki bütün Ermenilerin dini lideridir. Türkiye Patrikliği idari olarak özerktir ama ruhani olarak oraya bağlıdır) Episkoposları çağırdı. Kimleri çağırdı, “Burada pis kokular var” diyen Sahak Maşalyan’ı, Ateşyanı ve birde İstanbul Kilisesine bağlı, şu anda Almanya’da Ermenilerin dini önderi olan Karekin Bekçiyan’ı çağırdı. Hepsi Ermenistan’a gittiler. Orada kendi aralarında bir mutabakata vardılar. Aldıkları karar şuydu; 16 Mart’da Değabah (kaymakam) yani kayyum seçimi yapılacak, bu kaymakam seçimi yapıldıktan sonrada müteşebbis heyet seçilecek. Ve bundan sonra seçim süreci başlayacak. Yani Valiliğe seçim için başvurulduğunda seçim süreci başlıyor demektir. O zamana kadar resmi olarak seçim sürece başlamıyor.

16 Mart'ta Ruhaniler Meclisi toplandı. 34 ruhaniden 23’ü Ateşyan’ı istemedi. Almanya’dan gelen Karekin Bekçiyan (dört dil bilen, eğitimli, entellektüel bir din adamıdır) çoğunlukla seçildi. Ateşyan’ın ruhanilere çok baskı yapmasına rağmen ancak 11 oy alabildi. Bekçiyan 23 oy alarak Değabah seçildi.

Seçim tam saat 15.00’de başladı. Saat 16 sıralarında seçim bittikten sonra Ateşyan ortaya valilikten gelen bir yazıyı getirdi. Bu yazıda “sizin hukuksal olarak bu seçimi yapmaya yetkiniz yoktur. Zaten bir vekiliniz var. Bu seçim hukuki değildir” deniyordu. Bu yazı patrikneye saat 13.47’de gelmişti. 15.00’de bu toplantı başladığında bu yazı zaten elindeydi. Toplantı başlıyor kimseye söylemiyor. Kaybettiğini görünce yazıyı ortaya çıkartıyor.

'LAİK BİR ÜLKEDE BU SÖZ KONUSU OLMAZ'

Onu soracağım. Valiliğin ya da bir başka devlet kurumunun dini bir seçime müdahalesinin hukuksal zemini var mı?

Yok hayır. Bakın bizde patriği ağırlıklı olarak siviller seçiyor. Ama kayyum seçimine sadece ruhaniler katılıyor. Dolayısıyla hukuki değil derken medeni hukukla alakası yok demek istiyorum. Yani medeni hukukta böyle bir şey yok. Bu kilisenin kendi iç hukuku aslında. Bakın biz sivilleri de ilgilendirmiyor bu seçim. Ayrıca laik bir ülkede zaten bu söz konusu olamaz.

Şimdi şöyle bir durum ortaya çıktı. Genel vekil Ateşyan gözüküyor. Ateşyan seçilemedi istifa etmesi lazım, etmiyor. Oysa şimdi bizim dini liderimiz Karekin Bekçiyan. O'nun şu anda dini lider olarak Patrikahne’de yer alması lazım. Ermenilerin dini lideri yeni patrik seçilinceye kadar Bekçiyandır, Ateşyan değildir. Ateşyan hem topluma söz verdi hem de Ermenistan’daki toplantıda varılan ruhaniler arasındaki mutabakat gereği kaymakam yani kayyum seçimi yapılır yapılmaz görevinden istifa edecekti. Ne yazık ki Ateşyan istifa etmiyor hem de verdiği sözleri tutmuyor. Toplumun, Vakıfların ve Ruhanilerin istemediği Ateşyan kimin Genel Vekili olacak?

Bu Değabbah yada Kaymakamın dini liderliği dışında ne gibi görevleri var. Yani vakıflar, araziler vs. üzerinde bir tasarrufu var mı?

Kiliseleri yönetiyor. Oralara papazlar gönderiyor. İnsanlar o papazlar ile dini görevlerini, düğünlerini yapıyorlar. Aslında toplumu dini anlamda yöneten insan. 1863 beyannamesine göre bir sivil heyet de vardı. Şu anda o sivil heyet yok. Patrik, devletin muhatap aldığı toplumun temsilcisidir. Devlet dini lideri muhatap alıyor ama ne yazık ki dini liderin yönettiği Patrikhanenin herhangi bir tüzel kişiliği yok. Aslında böyle bir problemimiz de var söylenmesi gereken.

Peki şu anda ne olacak? İki başlı bir durum ortaya çıkmış. Bir yandan devletin tanıdığı bir lider var. Diğer yandan toplumun seçtiği biri var.

Şimdi Ateşyan’ı halk istemiyor. Ruhaniler istemiyor seçmediler, vakıflar da istemiyor. Yani toplumda kimse istemiyor. Bir örnek vereyim. Bu hafta Bekçiyan’ın gittiği kilise tıka basa doldu. Toplumun bütün kesimleri, hayırseverler, vakıf temsilcileri dahil olmak üzere oradaydı. Oysa Ateşyan’ın gittiği kilisede 25 kişi vardı. Sonra sekiz on kişi daha çıkmış, on beş kişi ile ayin yapmış. Bu bir mesajdır. Ateşyan'ın artık meşruiyeti kalmamıştır. Artık herkes, Bekçiyan’ı, yeni patrik seçilinceye kadar dini lideri olarak görüyor.

Peki bu süreci siz valiliğin bu kararına rağmen nasıl sürdüreceksiniz?

Şöyle bir şey olacak. Bizim değabahımızın artık patrikhanede kalması lazım. Değabah yani kayyum patrikhanede kalacak ve bir müteşebbis heyeti oluşturulacak. Ve sanıyorum iki hafta sonra bu kayyumla birlikte müteşebbis heyet bir seçim tarihi için valiliğe başvuruda bulunacak. O zaman süreç başlamış olacak. O zaman devlet bize izin vermez ise devletin bileceği bir iş. Ama izin vermesi gerekir.

Peki izin vermez ise, buna itiraz edecek bir hukuksal kurum var mı? Yani bir mahkemeye başvurup idarenin bu kararını kaldırın diyeceğiniz bir hukuksal zemin var mı?

Hukuksal bir zemin olup olmadığını bilmiyorum. Ama belki çok araştırırsanız Lozan'da yada insan hakları hukukunda bir şey bulursunuz bilemem. Fakat biz devletimiz ile böyle bir süreci yaşamak istemiyoruz ki. Devlet de kendi vatandaşının eğilimlerine bakar kendi vatandaşı nasıl mutluysa o yönde bir karar verir. Yani altmış bin Ermeniden oluşan toplum, her kesimiyle Bekçiyan’ı istiyor. Devlet genel vekillikte niye diretsin. Ben bunun diyalogla çözüleceğini inanıyorum. Devletimizin, bilerek toplumu huzursuz edeceğini sanmıyor ve bu durumu anlayışla karşılayacağını düşünüyorum.

Etiketler Ermeni seçim patrik