FETÖ iddianamesindeki KCK davasında karar yarın

İnsan hakları savunucusu avukat Muharrem Erbey, KCK davasından yargılanıyor. Erbey, mahkemenin siyasi konjonköre göre davranacağını ve pazartesi günü birçok siyasetçinin ceza alabileceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Partisi (DTP) yerel seçimlerden başarıyla çıkmış, PKK Lideri Abdullah Öcalan İmralı Cezaevi’nden ateşkes çağrısında bulunmuş, dönemin hükümet yetkilileri de Oslo’da PKK temsilcileriyle çözüm görüşmeleri yapar durumdaydı. Bütün bunlar, 2009 yılının Kürt sorunun çözümü için önemli gelişmeler olarak değerlendiriliyordu. Ancak 14 Nisan’ da Diyarbakır’da başlayan ve neredeyse bütün Tükiye’ye yayılan “KCK Operasyonları” iyimserlik havasını bir anda dağıttı. Diyarbakır’da başlayan operasyonlar sırasında 72 siyasetçi gözaltına alındı, mahkemeye sevk edilen siyasetçilerden 52’si tutuklandı. “KCK Türkiye Meclisi yöneticisi” oldukları ileri sürülen siyasetçilere, aralarında gazeteci, avukat, insan hakları savunucuları ile sivil toplum örgütü temsilcilerinin de bulunduğu başkalarının da katıldığı dosyada 156 sanık yer alıyor.

2007’de bir ihbar üzerine başladığı belirlenen soruşturma dosyasından anlaşıldığına göre, 2007 yılına kadar çok sayıda insanın telefonları dinlenmiş ve ortam dinlemesi yapılmış. Pek çok sanık, telefon görüşmelerinde adı geçtiği için tutuklanmış. Davanın sanıklarından insan hakları savunucusu avukat Muharrem Erbey, “Davadan tutuklu bulunan birinin hiçbir şeyle, hiçbir ilgisi yoktu. Sadece soruşturmada adı geçen bir başkasına fiziksel olarak benziyordu. Adam, aranan kişinin kendisi olmadığını ispatlayıncaya kadar yaklaşık 3 yıl cezaevinde yattı” diyor.

DURUŞMA YARIN

Yarın görülecek dava hakkında konuşmak için buluştuğumuz Erbey, kendisi hakkında ileri sürülen iddiaların da tutarsız ve delilsiz olduğunu anlatıyor. Tutuklandığında İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi başkanı olduğunu hatırlatan Erbey, “Bu süre içinde sadece hak ihlalleriyle ilgilendim. Derneğe başvuran kimsenin etnik kimliğine, inancına bakmadık. Nasıl bir insan hakkı ihlali olmuş, ona baktık” diyor.

Muharrem Erbey, operasyonlar başlamadan önce hükümet sözcüsü Bülent Arınç ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştüğünü belirterek, bu görüşmelerden sonra hedef alınmış olabileceğine dikkat çekiyor. Erbey, şunları söyledi: “O dönem iyimser bir hava vardı, barış görüşmeleri yapılıyordu. Ancak bölgede bu görüşmeleri sekteye uğratma ihtimali olan bazı olaylar da yaşanıyordu. Arınç ve Atalay ile yaptığım görüşmede bunlara dikkat çektim. İsim olarak FETÖ yoktu o zaman, ama bir paralel yapılanmanın olabileceğini ve bu yapının görüşmeleri akamete uğratacak bir tutum içinde olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Sanırım bundan sonra soruşturmayı yürütenlerin hedefi olmaya başladım.”

FETÖ İDDİANAMESİNDE YER ALAN KCK DAVASI

Türkiye'nin, Fetullah Gülen’in iadesi için ABD'ye gönderdiği 660 sayfalık “FETÖ/PDY Çatı İddianamesi”nde Muharrem Erbey’in söylediklerini destekler nitelikte tespitler yer alıyor.

İddianamenin ilgili bölümünde şu ifadelere rastlanıyor: “KCK çok tehlikeli, hatta PKK’dan daha tehlikelidir. Bunlar ateist kimselerdir. Bunlar bağımsız Kürdistan istiyorlar. Bunlara Kürtçe savunma hakkı verilse daha arkasını isterler (Fetullah Gülen’in dava sürecinde kullandığı ifadeler) FETÖ, devletin yürüttüğü çözüm süreci ile ilgili politikadan rahatsızdır. Fetullah Gülen ‘köteksiz çözüm olamayacağını’ ilan etmiş ve onun sözleri üzerine emniyet ve yargı içindeki kadrolar bölücü terör örgütünün şehir yapılanmasına karşı operasyonlara başlamıştır. Emniyet ve özel yetkili savcılar, teröre karışsın karışmasın, örgüt ile organik bağı olsun olmasın siyaseten muhalif olan veya siyasi eylemlere katılan herkesi silahlı ayrılıkçı terör örgütü üyesi olarak tanımlamıştır. Bu soruşturmaların sebebi cemaatin ayrılıkçı terör örgütüne yönelik bir stratejisi, programı ve faaliyetidir. FETÖ, terörle mücadelede hükümet ve devletin kendisine muhtaç kalmasını ve kargaşayı istemektedir. Diyarbakır’da, Barış ve Demokrasi Partisi’nde arama yapılmış ve emniyet arşivinden çıkarılmış Oslo görüşmeleri ve o görüşmeler çerçevesinde düzenlenen bazı belgeler bulunmuş gibi sahte belge düzenlenmiştir.”

‘YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL’

Ergenekon ve Balyoz gibi davalar için hükümet yetkilileri “hata yaptık”, “aldatıldık” şeklinde açıklamalar yapmıştı. Ancak KCK davası dolayısıyla hiçbir adım atılmadı. “Üstelik davaya bakan hakim, savcı ve polislerin tamamı FETÖ davasından tutuklandığı halde” diyor Erbey ve ekliyor: “Yani bu soruşturmayı kimlerin hangi amaçla yaptığı anlaşılmış olmasına rağmen mevcut iktidar hiçbir olumlu değerlendirmede bulunmuyor. Yargı da siyasi iktidara bakıyor, kim ne derse desin, yargı bağımsız değil çünkü. Hele şu içinde bulunduğumuz günlerde, yargının Ankara’daki iktidardan bağımsız bir karar vermesi mümkün değil.”

2015’ten bu yana HDP, DBP Eş Başkanları ile belediye başkanlarının yanı sıra 10 bin civarında siyasetçinin tutuklandığını hatırlatan Erbey, “Bu Kürt sorununu şiddetle, hapisle çözerim anlayışının hakim olduğunu gösteriyor. Demokrasi için ve barış için siyasetçilerin dışarıda olması gerekiyor. Yüz yıldır denenen şiddet ile Kürt sorununun çözülemeyeceğini devletin de öğrenmesi gerekiyor.”

Kendisinin de yargılandığı KCK soruşturmasında ve mahkeme sürecinde birçok usulsüzlüğün olduğunu, bu nedenle birçok mağduriyetin yaşandığını anlatan Erbey, “Bütün bunlar Kürt sorununa şiddet eksenli yaklaşımın sonucudur” ifadelerini kullanıyor.

‘CEZA KARARI ÇIKACAKTIR’

Yarın görülecek karar duruşmasında ne olacak? Muharrem Erbey, Türkiye’deki siyasi atmosferi değerlendirdikten sonra, “Çok iyimser değilim elbette. Birkaç kişi serbest bırakılabilir, ama diğer sanıklar hakkında ceza kararı çıkacaktır” diyor.

Erbey, 4 yıl, 4 ay ve 20 gün hapis yattığını hatırlatarak, kendisinin de ceza alabileceğini şöyle anlattı: “Tutuklu kaldığım süre içinde uluslararası 3 ödül aldım. Bu ödüller insan hakları savunuculuğu yaptığım için verildi bana. Ama tabi mahkeme bunu da görmeyecektir ve bana da ceza verebilir.”

KCK Ana Davası iddianamesinde aralarında milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu 143 kişi hakkında “Örgüt yöneticiliği”, “Örgüte üye olma”, “Örgüte yardım etme” ve “Örgüt propagandası yapmak”tan 5'er yıldan 22,5’er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. 13 sanığın ise beraatına karar verilmesi talep ediliyor. Mahkeme, 27 Mart’ta görülecek duruşmada sanıkların son sözlerini aldıktan sonra kararını açıklayacak. Muharrem Erbey, Şeyh Said İsyanı sırasında ve 12 Eylül’de bu kadar çok Kürt siyasetçinin yargılandığını hatırlatarak, KCK davasının da tarihi bir dava olduğunu ifade ediyor.