'Arkadaşımı kıramadığım için ihraç edildim'
Bahçelievler Devlet Hastanesi'nden hemşire olarak görev yapan Özge Öztürk, KHK ile ihraç edildi. Öztürk, başına gelenleri anlatmaya "Çalışma arkadaşım bana, 'Bir sendika kurdum, haklarımızı koruyacak gel üye oldu' dedi ben de arkadaşımı kıramazdım kabul ettim" diyerek başlıyor.
DUVAR - Bahçelievler Devlet Hastanesi'nin acil servisinde çalışan 7 sağlık personeli ile ameliyat bölümünde görevli 2 hemşire FETÖ gerekçesiyle ihraç edildi. İhraç edilen hemşirelerden bir de 24 yaşındaki Özge Öztürk.
Öztürk, aynı yerde çalışan bir arkadaşının, 'Yeni bir sendika kurdum, bütün haklarımızı koruyacak gel sende üye ol' demesi üzerine Ufuk Sen'e üye olduğunu anlatıyor. Eylül ayında yayınlanan KHK ile hemşirelikten ihraç edilen Öztürk, bu süreçte birçok sorunla karşılaştığını, iş için başvurduğu bütün kapıların yüzüne karşı kapandığını söylüyor. Ayrıca Öztürk, 15 Temmuz'da yaralananları tedavi ettiğini anlatırken, bu yoğun tempo yüzden rahatsızlanarak ameliyat olduğunu da ifade ediyor.
'FETÖ DİYE BİR ÖRGÜTÜ TANIMIYORDUM'
İlkokul, ortaokul ve liseyi ailesinin desteğiyle devlet okullarında okuduğunu belirten Öztürk, "Bugüne kadar 'FETÖ' diye bir örgütü tanımıyordum bile" diyor. 2014'te Bahçelievler Devlet Hastanesi'nin acil servis bölümünde çalışmaya başlayan Öztürk, 2015'te çalışma arkadaşının kendisine, "Bizim haklarımızı koruyacak, haksızlığa uğrayacağımız zaman bize avukat tayin edebilecek Ufuk Sen adında bir sendika kurdum. Kırma beni sen de üye ol" dediğini aktarıyor. Öztürk bu teklif üzerine, arkadaşını kıramadığı için kendisi ve diğer hemşire arkadaşlarının KHK ile kapatılan Ufuk Sen'e üye olduğunu belirtiyor.
'BEDELİNİ İHRAÇ OLARAK ÖDEDİM'
"Mesleğime olan sevginin ve saygının karşılığını ihraç olarak ödedim" diyen Öztürk, 15 Temmuz gecesindeki yoğun çalışma nedeniyle 18 Temmuz'da bir ameliyat geçirmiş:
“15 Temmuz gecesi hastanenin acil servisi tıklım tıklım doluydu. Kendime iki dakika bile zaman ayıramıyordum. O gün de özel günüme denk geldim. Lavaboya gidip özel ihtiyacımı bile karşılayamadım, daha sonra yürüyemeyecek hale geldim. Durumum kötülüleşince ambulansla çalıştığım hastaneye kaldırılarak 18 Temmuz'da ameliyat olmak zorunda kaldım. Bütün bunları mesleğime olan sevgimden saygımdan dolayı yaşadım. Ameliyatımdan sonra benim ve 7 arkadaşımın açığa alındığımı öğrendim. Eylül ayında da çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname ile ismimi ihraç listesinde gördüm. Valiliğe, BİMER'e yazı yazdım, ama hiçbir yerden geri dönüş alamadım. Böyle bir sendikaya sadece isim olarak üye oldum. Sendikanın içerisinde hiçbir faaliyette bulunmadım. Bu ana kadar FETÖ'nün ne yurtlarında ne de okullarında kaldım.”
'BARDA ÇALIŞTIM AMA...'
Öztürk, “İş için çaldığım bütün kapıları yüzüme çarptılar” diyerek son olarak ailesinin yanına gittiğini söylüyor. Fakat burada da bir engelle karşılaşmış: “Mahalle baskısı ve komşuların bana tavırlarından dolayı oradan da ayrılmak zorunda kaldım. Ben ki FETÖ'nün ne olduğunu bile bilmeyen bir insandım. Ama bize sanki elimde silah varmış gibi terörist muamelesi yapıyorlardı. Borçlarımı ödeyebilmek için İstanbul'a gelip bir işte çalışmam gerekiyordu. Sonunda bir barda barmaidlik yaptım. Bu işi yaparken bile hemşirelik mesleğimi düşünüyordum. Bıraktığım hastalarım vardı. Her gün onları düşünüyordum. Psikolojim bozuldu. Antideprasan ilaçlar kullanmaya başladım. Barda da daha fazla çalışamadım bu işi bırakmak zorunda kaldım. Sokaklarda kaldım çünkü elimi nereye atsam kuruyordu. Şimdi de bir gayrı menkulde çırpınıyorum.”
'HAYATIMIZI MAHVETTİLER'
"Bir an önce bu hatadan dönülsün" diyen Öztürk, şöyle devam ediyor: “Hayatımızı mahvettiler. Mesleğime geri dönmek için bütün hukuki yollara başvuracağım. Bir an önce bu haksızlığın giderilmesini ve mesleğime geri dönmeyi hayal ediyorum. Beni araştırmadan sormadan ihraç ettiler. Böyle bir şeyle suçlanmanın tarifi bile olamaz. Ülkem ve hastalarım için çok emek verdim. Ben hastam öldüğünde oturup saatlerce ağlayan bir insandım.”