Diyarbakır: CHP ilk kez sokakta, HDP sessiz, AK Parti ortada yok
Referanduma sayılı günler kalmasına rağmen alışageldiğimiz seçim heyecanı mevcut değil Diyarbakır’da. Siyasi partiler deyim yerindeyse sessiz bir çalışma yürütüyor. CHP daha önceki seçimlerde görülmedik ölçüde sokaklarda. HDP'yi en mağdur ve mağrur parti olarak nitelendirmek mümkün. AK Parti sokakta neredeyse hiç görünmüyor.
DİYARBAKIR - Diyarbakır tarihinde daha sönük bir seçim yaşadı mı bilmiyorum. Anayasa değişikliğini öngören referanduma günler kaldı, ancak sokaklarda bunun heyecanını gösteren bir ibareye rastlamak mümkün değil. Partilerin il ve ilçe binalarının önünde flamalar, bayraklar, afişler var elbette. Ancak daha önceki seçimlerde görmeye alıştığımız yoğunlukta olmadığı muhakkak. Belirli noktalarda partilerin bayrak asma yarışına girdiğini, partililerin zaman zaman bu nedenle karşı karşıya geldiğini hatırlayacak olursak, referandum öncesi şehrin bayraklarla donatılmadığını rahatlıkla söylenebilir.
Partilerin anons araçları da önceki seçimlerden farklı olarak sayıca az. Arada kulağınıza bir müzik çalar ve gider. Sesler birbirine karışmıyor ve bir gürültüye neden olmuyor. Bu nedenle şehirde ne ses ne de görüntü kirliliği mevcut.
Bunu, referandum çalışması yürüten bütün partiler için söylemek mümkün. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Nisan’da Diyarbakır’a gelinceye kadar AK Parti de ne bayrak yarışına girdi ne de sokaklara çok sayıda anons aracı çıkardı. 1 Nisan’dan önce ise özellikle Cumhurbaşkanı’nın geçeceği güzergah ile miting düzenlediği Valilik önündeki alan Türk bayrakları, pankartlar ve Erdoğan’ın posterleriyle donatıldı. Bunların hepsi hala yerlerinde duruyor.
CHP ŞEHRİ BOŞ BIRAKMADI
CHP seçim bürosu açmadı. Bunun yerine, referandum çalışmasına katılmak üzere şehre gelen milletvekilleriyle sivil toplum örgütlerini gezmeyi ve sokakta halkla buluşmayı tercih etti. Yaklaşık bir aydır CHP’nin şehri boş bırakmadığını da eklemek gerekiyor. Partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu miting yerine salon toplantısı tercih etmiş olsa da, CHP’nin son iki seçimde olmadığı kadar Diyarbakır’a ilgi gösterdiği gözlemleniyor.
AK Parti ise sokakta neredeyse hiç görünmüyor. Ancak iş çevreleri ile sivil toplum örgütlerini yakın markajda tuttuğu; aşiretlerin önde gelen isimleri üzerinden blok oylar kapmaya çalıştığı; yoksul mahallelerde ev ziyaretleri yaparak ve buralarda maddi yardımlarda bulunarak Evet oylarını artırma yolunu tercih ettiği görülüyor.
Referandum çalışmalarına Newroz’dan sonra ağırlık vermeye başlayan HDP ise en mağdur ve mağrur parti olarak nitelendirmek hiç yanlış olmayacak. Partinin Eş Başkanları ile milletvekillerinin yanı sıra parti yöneticileri ile binlerle ifade edilen üyesi tutuklu bulunuyor. Belediyelere kayyım atanmış, belediye başkanları tutuklanmış durumda. Bu koşulların mağdur ettiği HDP, 16 Nisan’da gerçekleşecek referandumda Hayır demeye hazırlanıyor. Merkez ilçelerde mağrur bir tutumla seçim büroları açtı. Bu bürolardan biri de Diyarbakır’ın merkez ilçesi Sur’da açıldı.
SEÇİM BÜROSUNUN HEYECANSIZLIĞI
Sur, sokağa çıkma yasağı ve çatışmaların yarattığı tahribatın izlerini hala taşıyor. Binlerce insan göç etmek zorunda bırakıldı. Binlerce insan işsiz, evsiz ve en yoksulları büsbütün korunaksız bırakıldı. Gelecekle ilgili somut kaygılar taşıyor Sur’da yaşayan insanlar. Bazı mahallelerinden artık eser kalmadı ve geriye kalan bazı mahalleler de uzun zamandır konuşulan kentsel dönüşüm projesi içinde yer alıyor. Referandumdan sonra projenin hızla hayata geçirileceği konuşuluyor.
HDP’nin seçim bürosu açtığı caddede Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın büyük bir posteri ile “Na” ve “Hayır” yazılı flamalar asılmış. Büronun kapısının önündeki hoparlörden Kürtçe şarkılar duyuluyor. Ses, öyle ortalığı gürültüye boğan, sokağı esir alan bir tonda değil, daha çok kendini hissettirmekle yetinmeye çalışıyor sanki.
Büronun içinde kendi aralarında sohbet eden, çoğu genç, yaklaşık on kişi var. “Na” ve “Hayır” flamaları uzunca salonu boydan boya süslemiş. Bitişik nizam plastik sandalyeler de uzayıp gidiyor salon boyunca.
'BAŞIMA BİR İŞ GELMESİN DIŞARIDA KİMSE KALMADI'
Sohbet edebileceğim bir görevli soruyorum. HDP’nin ilçe yöneticilerinden olduğunu söyleyen, 30 yaşlarında biri gönüllü oluyor konuşmaya. Ama ne adını söylüyor ne de fotoğrafını çekmemi istiyor. Nedenini, “Referandum öncesi başıma bir iş gelmesin, zaten dışarıda kimse kalmadı” şeklinde açıklıyor.
Böyle bir tedirginlik bölge illerinin dışında da yaşlanıyor mu, bilmiyorum. Ama başıma bir iş gelir tedirginliği, sadece referandum süreciyle başlayan bir durum değil bölgede, yaklaşık iki yıldır kuvvetli bir şekilde hissettiriyor kendisini.
Önceki seçimlerden alışık olduğumuz bir kalabalık yok seçim bürosunda. Bu da söz konusu tedirginlikle ilgili olmalı. Adını vermek istemeyen ilçe yöneticisi, “Doğrudur” diyor ve nedenini şöyle anlatıyor: “İnsanlar eskisi gibi gelmiyor, çünkü burada görülürsek gözaltına alınırız, ekmeğimizle oynarlar, diye çekiniyorlar. Haksız da değiller, her sokağın başında polisler var, gördükleri her gencin kimliğine bakıyorlar.”
Peki kendileri mahalleleri, evleri geziyorlar mı? “Elbette” diyor ve ekliyor: “Mahalle çalışmaları yürüten arkadaşlarımız var. Evlere gidiyoruz. Gittiğimiz evlerde de bize diyorlar ki, ‘Biz Hayır oyu kullanacağız, ama ortalıkta görünmeyelim. Sur’da yaptıklarının cevabını sandıkta vereceğiz.’ Belki gittiğimiz 100 evden ancak bir ikisinde ‘Evet oyu kullanacağız’ diyenlere rastlıyoruz.”
‘HER ŞEY DAHA HAYIR’LI OLSUN’
Seçim bürolarının vazgeçilmezi çaylar servis ediliyor bir genç tarafından. Çaylar içiliyor, sohbetler ikişerli, üçerli gruplar halinde devam ediyor. Kürtçe şarkıların sesi içeriye doluyor, ama HDP’nin Kürtçe seçim şarkısı “Bêjin Na” yok, yasak çünkü.
Kürtlerin seçimi boykot edeceği yönünde söylemler var. Ancak HDP, özellikle Newroz’dan sonra sokağa çıkarak bu algıyı boşa çıkardı. Yine de değişik nedenlerle sandığa gitmemek gibi durum olabilir mi hem Diyarbakır’da hem de bölgede?
İlçe yöneticisi, “Böyle bir şey yok” diyor, “Kürt halkı sandığa gidecek, oyunu kullanacak ve göreceksiniz yüksek oranda Hayır çıkacak. Bu referandum bizim için önemlidir, çünkü Kürtlere yönelik politikalara karşı çıkmanın yoludur bu. Ayrıca ne Kürt halkı için ne de diğer halklar için, emekçiler ve kadınlar için de değişmiyor Anayasa. Kürt halkı bunu görüyor, biliyor ve bu yüzden Hayır diyecek.”
Çıkmaya hazırlanırken büronun içinden birkaç genel fotoğraf çekiyorum. İlçe yöneticisi kapıya kadar geçiriyor beni. Ayrılmadan önce, “Referandumdan Hayır çıkarsa ne olur?” diye soruyorum. İlçe yöneticisi, gülerek karşılık veriyor: “Biz cevabımızı verelim de ne olursa olsun. Parti eş başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, on bin üyemiz hapiste. Bundan daha kötü ne olabilir ki?”
Ayrılırken, “Her şey daha iyi olsun” diyorum. İlçe yöneticisi, politik bir cevap veriyor, “Her şey Hayır’lı olsun” diyor.