İhraç edilen öğretmen erik satıyor

12 yıl öğretmenlik yapan Sabır Kılıçaslan KHK ile ihraç edildikten sonra Mersin'de erik ve köy ürünleri tezgahı açtı: “Pazar dilindeki konuşma biraz farklı. Ben de bu dile ayak uyduramadığım için ister istemez zorlanıyorum. Ekmek paramı çıkarıp çocuklarıma bakabilmek için buradayım.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 12 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra 6 ay önce yayımlanan KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile ihraç edilen okul öncesi öğretmeni Sabır Kılıçaslan, Mersin'in Pozcu ilçesindeki pazarda erik ve köy ürünleri satmaya başladı.

37 yaşındaki Kılıçaslan, ihraç edildikten sonra bir kafede garsonluk yapmış, fakat çalışma saatleri fazla olduğu için çocuklarına zaman ayıramamış. Kendi evinin önünde tezgah açmaya karar veren Kılıçaslan'ın 9 aylık ve 6 yaşında 2 çocuğu var. “Çocuklarıma bakabilmek için pazarda erik satıyorum. Öğretmenken yaptıklarımdan dolayı da başım dik alnım açık” diyen Kılıçaslan, şöyle devam ediyor:

“12 yıllık öğret hayatımda öğrencilerimle çok güzel günler geçirdik. 5 yıl lisede çalıştım. Öğrencilerimi satranç turnuvalarına götürüyordum. Boş zamanlarımda tiyatrolar düzenliyordum. Erkek öğrenci yurdunda gönüllü belletmenlik yapıyordum. Futbol takımlarına eşlik ediyordum. Folklor gruplarını 19 Mayıs çalışmalarına hazırlıyordum. Elimden geldiğince boş zamanlarımın hepsini öğrencilerimle geçiriyordum. Hiçbir zaman da pişman olmadım. İsteyerek, bilerek, severek çalıştım.”

1 YIL ÖNCE SORUŞTURMA, SONRA İHRAÇ

6 ay önce ihraç edilen Kılıçaslan'a daha önce sosyal medya paylaşımlarından dolayı soruşturma açılmış. Kılıçaslan,“15 Temmuz darbe girişiminden  sonra ilan edilen Olağanüstü Hal'in ihalesi bize kaldı” diyor ve ekliyor:

“2009 yılına kadar lisede çocuk gelişimi derslerine giriyordum. 2009'dan sonra ana okulu müdürlüğü yaptım. Eğitim Sen'liydim. İhraç edilmeden önce ki ay istifa etmek zorunda kaldım. Öğretmenlikten ihraç edildiğimde hiçbir gerekçe göstermediler.”

'EKMEK PARASI İÇİN BURADAYIM'

Pazarda tezgah açtığı ilk günlerde işi öğrenmek için pazarcıları gözlemlediğini söyleyen Kılıçaslan, ister istemez zorlandığını söylüyor:

“Pazarcılar nasıl hareket ediyor, Nasıl bağırıyor diye onları gözlemliyorum. Pazarcılık üslubunu konuşamadan yerimde oturuyorum. Acemiliğim belli oluyor. Sonuçta yapmadığım bir iş. Her şeyin kendine göre bir sanatı, bir ağız dili vardır. Halk dilini biraz daha arka planda tutuyorduk. Resmi davranıyorduk. Pazar dilindeki konuşma biraz farklı. Ben de bu dile ayak uyduramadığım için ister istemez zorlanıyorum. Ekmek paramı çıkarıp çocuklarıma bakabilmek için buradayım.”

'HİÇBİR ZAMAN ÜMİDİMİ KESMEDİM'

“Öğrencilerinize kavuşmayı hayal ediyor musunuz” sorusuna Kılıçaslan şöyle cevap veriyor: “Hiçbir zaman öğrencilerime, okuluma kavuşacağıma dair ümidimi kesmedim. Hiçbir zaman da ümidimi kesmeyeceğim. Çünkü yanlış yaptığım bir şey yok, başım dik alnım açık. Hukuki boyutta her şekilde hakkımızı arayacağız. Geriye dönüp baktığımda hiç kimse, 'Devlet kurumunda çalışan bu şahıs görevini yapmadı' demedi. İhraç edildikten bir gün sonra okuluma gittim görevimi devrettim geri geldim. Arkamdan mesleğimle ve şahsımla ilgili bir şey dedirtmedim.”