Ocaktan: Cem Küçük FETÖ yazılımıyla hareket ediyor
Karar yazarı Mehmet Ocaktan, referandumdan sonra "AK Parti'de temizlik" çağrısı yapan ve "Mavi Marmara'daki manyak tiplerle yollarını ayırması gerektiğini" söyleyen Cem Küçük'ün FETÖ yazılımıyla hareket ettiğini belirtti.
DUVAR - 16 Nisan'daki anayasa değişikliği referandumunda az farkla evet çıkmasının ardından AK Parti'nin 'radikal islamcılar' ve 'Mavi Marmara'daki manyak tipler'le yolunu ayırması gerektiğini söyleyen Cem Küçük'e eleştiriler devam ediyor.
Karar gazetesi yazarı ve AK Parti eski milletvekili Mehmet Ocaktan bugün "AK Parti'de kim temizlik yapmak istiyor" başlıklı yazısında, Küçük'ün ve Saray'a yakın bazı isimlerin AKP'deki 'temizlik çağrısına' değindi.
"Bundan sonraki süreçte AK Parti’nin kendi iç mekanizması nasıl işler bilemem ama, durumdan vazife çıkararak AK Parti adına temizlik işine soyunanların genlerindeki ‘FETÖ yazılımı’yla hareket ettikleri muhakkak" diye yazan Ocaktan, Küçük ile birlikte temizlik çağrısı yapan Beştepe'ye yakın bazı isimlerin başta Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu olmak üzere AK Parti'nin misyonuna ortak olmuş isimleri itibarsızlaştırmak istediklerini belirtti.
Ocaktan, 'FETÖ yazılımı'yla hareket ettiğini söyledi bu çevrelerin, 'yol arkadaşlarıyla Tayyip Erdoğan’ın arasında duvarlar oluşturabilmek için her türlü tezviratı mubah gördüklerini' söylerken partinin Gül, Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimler gönderilirse bu çevreler için 'dikensiz gül bahçesi'ne dönüşeceğini yazdı.
Ocaktan'ın yazısı şöyle:
AK Parti'de kim temizlik yapmak istiyor
Çok partili hayata geçtiğimiz günden bu yana, siyasi partiler içinde zaman zaman partileri oluşturan kanatlar arasında parti içi iktidar kavgaları, hizipleşmeler olmuş, sulhun sağlanamadığı dönemlerde de ayrılıklar yaşanmıştır.
Siyasi tarihimizde yaşanan bu tecrübeler göstermiştir ki, ortak aklı inşa edemeyen partiler zamanla güç kaybına uğramış ve giderek hayatiyetlerini sürdüremez hale gelmişlerdir. Nitekim 2002 yılına kadar tek başına iktidar olan ya da iktidar ortağı olan güçlü siyasi partiler bugün siyaset sahnesinden çekilmiş bulunuyorlar.
Hafızalarımızı biraz tazelediğimizde, iktidara geldiği ilk dönemden bu yana AK Parti’nin de bir gün aynı akıbeti yaşayacağı görüşünün zaman zaman dillendirildiğini görürüz. Ancak bütün bu görüşlerin aksine, AK Parti’nin siyaset etme anlayışının geleneksel Türk siyasetiyle çok da örtüşmediği bir vakıa. Çünkü Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının kurduğu bu parti, Türkiye toplumunun sosyolojik haritasını kucaklayan kuruluş ilkeleriyle ve ortak aklı önceleyen vizyonuyla aynı zamanda geleneksel siyasetin kodlarını değiştiren bir parti olmuştur.
***
Ancak AK Parti’nin 2011 sonrasında topluma yansıyan görüntüsünde, özellikle ‘ortak akıl’ noktasında bir takım tereddütler yaşandığı gibi bir algı oluşmaya başladı. 15 Nisan referandumunun ortaya çıkardığı siyasi fotoğraf, AK Parti’deki bu ‘ortak akıl’ tartışmasını biraz daha güncel hale getirmiş bulunuyor.
Daha da somut olarak ifade etmek gerekirse, ortak aklın çok da sağlıklı işlemediği AK Parti’de şimdi bir ‘temizlik’ harekatından söz ediliyor. Hiç kuşkusuz referandumdan kıl payı ‘evet’ çıkması, çok doğal olarak bir iç muhasebeyi zorunlu hale getirmiştir. Ama eğer bir temizlikten söz ediliyorsa, o zaman farklı bir algı mekanizması işliyor demektir.
Nitekim epey bir süredir AK Parti’nin etrafında İsrailvari yasa dışı yerleşimlerde bulunan bir güruh, referandum sonuçlarının kendileri açısından bir alarm niteliği taşıdığının farkına vardığı için biraz dellenmiş durumdalar. O kadar tedirginler ki, normal muhakeme yeteneklerini bile kaybetmiş durumdalar. Bu yüzden de kafadan AK Parti’deki dindarları hedef almış bulunuyorlar. Şu ifadeler, kimlerin AK Parti’de nasıl bir temizlik istediğinin en önemli göstergesidir: “Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tipler, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman tipler var, bunlarla da yolların ayrılması lazım.”
Bundan sonraki sürçte AK Parti’nin kendi iç mekanizması nasıl işler bilemem ama, durumdan vazife çıkararak AK Parti adına temizlik işine soyunanların genlerindeki ‘FETÖ yazılımı’yla hareket ettikleri muhakkak. Çünkü tıpkı FETÖ’cülerin yaptığı gibi, başından itibaren AK Parti’nin misyonuna ortak olmuş, Tayyip Erdoğan’la birlikte elini taşın altına koymuş ne kadar isim varsa hemen hepsini itibarsızlaştırmak için planlı bir karalama kampanyası yürütüyorlar. Bu konuda ilk hedefe oturttukları isimler ise Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu...
***
AK Parti’nin genleriyle oynama işinde ortalara dökülen bu güruhun arkasında hangi akıl varsa, anlaşıldığı kadarıyla şu günlerde biraz çaresiz durumda oldukları muhakkak. Bu çaresizlik yüzünden de züccaciyeci dükkanına girmiş fil gibi etrafı kırıp dökerek ilerliyorlar.
Düşünün ki, daha düne kadar ‘üst aklın’ temsilcileri olarak gördükleri isimleri bu kez de ‘İsrail düşmanı’, ‘Batı düşmanı’ olarak ilan etme garabetiyle malul haldeler.
Maalesef tamamen FETÖ yazılımıyla hareket eden bu çevreler, aynı misyonu paylaşan yol arkadaşlarıyla Tayyip Erdoğan’ın arasında duvarlar oluşturabilmek için her türlü tezviratı mubah görüyorlar. Hiç kuşkusuz, yazılı, görsel ve sosyal medya mecralarında AK Parti adına racon kesen güruhun en gözde argümanı, “İşte bu isimler Erdoğan’a ihanet edenler”dir. Şu muhakkak ki, bu güruh için AK Parti Davutoğlu’ndan, Gül’den, Ali Babacan’dan ve gerçek AK Partililerden temizlenirse dikensiz gül bahçesi olacaktır...