Ege Üniversitesi'nde KHK sansürüne protesto!
Barış bildirisine imza atan akademisyen Fahri Öz, bildirisi kabul edilmiş olmasına rağmen son KHK ile ihraç edildikten sonra sempozyum programından çıkartıldı. Konferans koordinatörlerine programdan çıkarılma gerekçesini öğrenmek için ulaşmaya çalışan Fahri Öz'ün çabaları yanıtsız kaldı.
DUVAR- Barış bildirisine imza atan 10 akademisyeni KHK ile uzaklaştırılan Ege Üniversitesi'nde 10-12 Mayıs'ta tarihlerinde gerçekleşecek 16'ncı Kültürel Çalışmalar Sempozyumu’nda Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi Fahri Öz’ün bildirisi kabul edilmiş olmasına rağmen kendisi son KHK ile ihraç edildikten sonra programdan çıkartıldı.
İzmir Dayanışma Akademisi ve Eğitim Sen İzmir 3 Nolu Şube, tüm katılımcıları konuyla ilgili bilgilendirerek sempozyuma katılma yönündeki kararlarını bu bilgiler ışığında gözden geçirmeleri çağrısı yaptı.
Konferans koordinatörlerine programdan çıkarılma gerekçesini öğrenmek için ulaşmaya çalışan Fahri Öz'ün çabaları yanıtsız kaldı.
Fahri Öz KHK ile ihraç edildikten sonra yaptığı açıklamada akademik özgürlüklerle ilgili şunları söylemişti:
“İfade özgürlüğü yalnızca iktidarın izin verdiği, hoş gördüğü şeylerin söylenmesi değil, tam tersine iktidarın kabullenmesinin çok zor olduğu şeylerin de söylenmesidir. Eleştiri toplumun ilerlemesinin ve refah içinde yaşamasını ön koşuludur. Üniversitelerde başta olan bilim ve eleştirel düşünmedir. Akademi asla ve asla bir iktidarın her türlü eylemini onaylayan bir kurum değildir, olamaz. Bir KHK mağduru olarak bu haksızlığın ve gasbın bir gün düzeltileceği ortada olduğunu düşünüyorum. İktidarın amacı akademisyenlerin tepkisini referandum öncesinde propaganda malzemesi olarak kullanmaktır. Bu uğurda insanların işlerinden edilmeleri, öğrencilerinden ve akademik etkinliklerden uzaklaştırılmalarını kınıyorum”
Konuyla ilgili Artık Gerçek’e konuşan, kendisi de Fahri Öz gibi Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilen barış akademisyeni Mine Gencel Bek şunları söyledi: “Türkiye’de ihraç edilenlerin dışında üniversite sisteminde kalanların çoğu başını kuma gömüp, sadece sözümona bilimsel çalışma yapıyor gibi görünmeye çalışıyor. Kültürel Çalışmalar dediğimiz alan tam da tüm bunlara karşı çıkması gereken bir çalışma alanı. 'Travma Anlatıları' başlıklı bu sempozyumda ise normalde empati duygumuzu arttırması beklenen şiir, roman gibi edebi türlere ağırlıkla yaslanan ve çeşitli dışlanma pratikleri, savaş, göç, şiddet, sürgün olma hali, sessizleştirme ve etik gibi konuları ele alan tebliğlerin olması ise ironik. Katılımcıların tüm bu yaşananlara rağmen ve üstelik bir katılımcının tebliğ sunması engellenmiş ve sansürlenmişken hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları kabul edilemez’’.