Baykal'dan Özkök'e mektup: Bari bu defa limon sıkmayın

Deniz Baykal kendisi hakkındaki yazı üzerine Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'e mektuplu yanıt verdi. "Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin" diyen Baykal'a Özkök, "Anlıyorum ki halkın yüzde 49’unun referandumda hayır demesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok onu telaşlandırmış" sözleriyle yanıt verdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Referandumun ardından Kemal Kılıçdaroğlu'na 2019'da cumhurbaşkanı adayı olması ya da parti başkanlığından çekilmesi çağrısı yapan eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik tartışmalar sürüyor. Baykal'a yönelik, 'tartışmalı referandum sonuçlarını meşrulaştırma' ve 'başkanlık sistemini kabul etme' eleştirileri yöneltilirken, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de konuyu zaman zaman köşesine taşıdı. Baykal, Özkök'e “Bu defa çelme atmayın Ertuğrul Bey” başlıklı bir mektupla yanıt verdi.

"Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari yüzde 49'un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen" diyen Baykal'ın mektubu şöyle:

“Siz, Hayır oylarının “huzur”, “sükûnet” ve “keyif” için yeterli olduğunu sanıyorsunuz. Yanılıyorsunuz Ertuğrul Bey. O “telaş”, o “hırs” olmazsa o 49 bir sabun köpüğü gibi kaybolur. Zaten o “telaş” ve “hırs” olmasaydı o 49 da olmazdı.

Hatta o tasarının meclisten çıktığı 20 Ocak gecesinin sabahında, parti içinde o zaman önerdiğimiz gibi, biraz daha “telaş” ve “hırs” gösterebilseydik ve Kurultayı çağırıp yeni bir parti yapılanması ile referanduma girebilseydik o 49 bugün 50’nin çok üzerinde olacaktı.

İktidarın, her şey avucunun içinde olduğu halde, referandum sonrasında bile sergilemeye devam ettiği “telaş” ve “hırs”a bakın da biraz ibret alın!

Türkiye bu noktaya adım adım ve göz göre göre geldi. Türkiye’yi bu noktaya taşıyan saldırganlıkların karşısında onlara en büyük desteği veren, işte bu temelsiz, zamansız ve yapay bir huzur ve sükûnet özlemi olmuştur.

Ertuğrul Bey, siz ancak o hırs ve telaş başarıya ulaşırsa, gerçek bir huzur ve sükûnet içinde keyifli olabilirsiniz.

Bilmelisiniz ki referandumdaki o hırslı çalışma, Cumhurbaşkanı adayı olmak için değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehlikesini ortadan kaldırmak için yapıldı.

Referandumdan önce 20 Ocak’ta partinin yeniden yapılandırılması önerisi, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidinden Türkiye’yi kurtarabilmek için yapıldı.

Şimdi de kitlesel bir ön seçimle belirlenen ve ana muhalefet partisinin etrafında tüm Türkiye’yi seferber etmeyi amaçlayan hırslı mücadele teklifimizin amacı, birilerinin Cumhurbaşkanlığı’nın sefasını sürmesi değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidini Türkiye’nin önünden kaldırmaktır.

Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari 49’un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen.

07 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı’nın en kıdemli siyaset adamı olarak benimle görüşme talebini, Dışişleri konutunda görüşerek kabul etmemi bunca gelişmeden sonra sizin, ağır suçlar kapsamında değerlendirmekte olduğunuzu görmek beni çok şaşırttı.

Açık konuşalım. Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye’nin mücadelesi. Belki de Türkiye’nin son şansı.

Sevgili Ertuğrul,

İşte yazı bu. Tek kelimesine dokunmadan aynen yayınlamanı bekliyorum. Aslında senin idari maslahatçılığına tepki gösterenlerin başında Tansu’nun geldiğini de söyleyecektim. Neyse başka sefere. 20 Ocak’ta kurultay çağırıp partinin yeniden yapılandırılarak referanduma girmesi önerisini ilk kez paylaşıyorum."

ÖZKÖK'TEN YANIT

Baykal'ın mektubunu köşesinde yayınlayan Özkök ise yanıtında özetle şunları kaleme aldı:

"Anlıyorum ki anlaşmamız mümkün değil.

Anlıyorum ki halkın yüzde 49’unun referandumda hayır demesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok onu telaşlandırmış.

Anlıyorum ki nasıl 7 Haziran sonuçlarını kendisi için bir rampa olarak gördüyse, 16 Nisan’ı da kendisi için bir rampa olarak görüyormuş.

.... Ben 70 yaşındayım...

Sizse 80...

İkimiz de hırslarımızı dengeleme yaşına girdik...

Yani Allah ikimize de akıl fikir versin derim..."