Aladağ ihmalleri sürüyor
12 kişinin yaşamını yitirdiği kız öğrenci yurdunda incelemelerde bulunmak için Aladağ’a giden Araştırma Komisyonu, aynı derneğin bir başka yurdununda aynı ihmallerin devam ettiğini gördü. Araştırmada aynı derneğin erkek öğrenci yurdu da denetimden yoksun olduğu ortaya çıktı.
DUVAR - TBMM Aladağ Yurt Yangınını Araştırma Komisyonu üyelerinin 11'i çocuk biri eğitmen 12 kişinin yaşamını yitirdiği yurt yangını ile ilgili gittiği Aladağ’da bu kez aynı derneğin bir başka yurdundaki ihmaller zinciri ortaya çıktı. Yanan kız öğrenci yurdunun 500 metre kadar yakınında bulunan ve "Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu"nun kız öğrenci yurdunda olduğu gibi yerleri halı kaplı ve iki yangın merdiveninden biri üç metre yukarıda, bir diğeri ise binanın arka tarafındaki bodrum katına bakıyor. Üstelik bu yurt ile ilgili de kız öğrenci yurdunda yaşanan faciaya karşın yeterli denetim yapılmamış.
Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu'nun haberine göre, Adana’nın Aladağ ilçesinde, 29 Kasım 2016’da özel öğrenci yurdunda çıkan yangında 10 öğrenci, yurt yetkilisinin 6 yaşındaki kızı ve bir eğitmen olmak üzere, 12 kişinin yaşamını yitirdiği, bazı öğrencilerin de yaralandığı olayın ardından kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeleri yurt yerinde incelemelerde bulundu.
Komisyon üyeleri yanan kız yurdunun 500 metre yakınında aynı derneğe ait olan erkek öğrenci yurdunda da incelemeler yaptı. Üyeler gördükleri tablo karşısında şaşkına döndü. Yurtta bulunan iki yangın merdiveni yer alırken biri üç metrelik bir yüksekliğe çıkıyor. Yangın anında kurtulmak isteyenler 3 metreden aşağıya atlamak zorunda. Bir diğeri de binanın arka tarafında bulunan, bodrumun arkasına iniyor. Merdivenden inip, 10 metre kadar yürüdükten sonra bir kat daha merdiven çıkılacak, oradan da aşağıya inilecek. Yani yangın merdivenine gitmek normal merdivenlere gitmekten daha uzak ve zor.
HER YER HALI KAPLI
Uzmanların yanan kız yurdundaki yangını artırıcı etken olarak nitelediği merdivenlerdeki halılar erkek öğrenci yurdunda da var. Erkek öğrenci yurdunda da yerler boydan boya halı kaplı. Komisyon üyeleri yurdun içinde yoğun bir rutubet kokusu aldıklarını da not ettiler.
Adana İl Emniyet Müdürü, Adana Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü’nün de bulunduğu bir toplantıda, söz konusu yurdun denetlenip denetlenmediğini sorduklarını belirten CHP’li komisyon üyeleri, yurdun yeterince denetlenmediği şeklinde yanıtlar aldıklarına da dikkat çekti. CHP’li komisyon üyesi Mustafa Balbay, şunları kaydetti: “Yangında çocuklarını yitiren ailelerle de konuştuk. Özellikle anneler, bu yangındaki sorumluların ortaya çıkarılmamasından yüreklerinin yandığını söylüyorlar. Davanın adaletli bir şekilde sonuçlanması durumunda ancak yüreklerinin soğuyacağını ifade ediyorlar. O yurtlara bölgedeki özellikle iki köyde yaşayan ailelerin çocukları gidiyor. Biri Köprücek köyü, diğeri ise Kışlak köyü. Oradaki aileler ise başka bir gerçeğe dikkat çekiyorlar, o da kendilerinin çocuklarını bu yurda vermeleri için uğradıkları baskı. ‘Çocuklarımızı o yurda vermek durumunda bıraktılar bizleri’ diyorlar. Çocukların Kozan’da bir başka devlet yurduna gönderilme durumları da var ancak ‘Süleymancılara’ ait bu yurda çocuklarının gönderilmesi için baskı yapıldığını söylüyorlar.”
MÜDÜR SADECE KINAMA ALMIŞ
İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’ın hâlâ görevde olduğu, bu olayın ardından sadece “kınama cezası” aldığı ortaya çıktı. CHP’li komisyon üyeleri Rıza Yalçınkaya ile Gülay Yedekçi yaşanan bu faciaya karşın hâlâ ders alınmamasına tepki göstererek, bu durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Komisyon üyeleri, yetkililerin yanan yurt binasının 1970’li yıllarda yapıldığını söylediklerini ancak “ne zaman öğrenci yurdu olarak hizmet vermeye başladığını ise bilmediklerini” kaydetti. 30 Mayıs’ta yurt yangınına ilişkin açılan davanın görülecek duruşmasında İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün dosyasının da ayrıldığına dikkat çeken CHP’liler, bu durumun “sorumluları kayırmak anlamına geleceğine” de dikkat çekti. CHP’li üyeler, komisyon olarak yangından sağ kurtulanlar ile de görüşmek istediklerini ancak bu kişilerin kendileriyle konuşmak istemediklerine de vurgu yaptı.