Şiddet kampındaki çocuklar: IŞİD'in elindeki çocuk sayısı 200 bine ulaştı
IŞİD'in elinde bulunan 18 yaş altındaki çocukların sayısının 200 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Oğulları ya da damatları çatışmalarda öldükten sonra torunları ve gelinleri halen IŞİD’in elinde olan büyükanne ve büyükbabalarla görüştük. IŞİD'in elindeki torunları ve gelinlerini Türkiye’ye getirmek için çalmadık kapı bırakmayan ailelerden bazıları devletten umudu kesmiş.
ANKARA - IŞİD (Irak Şam İslam Devleti), 11 Mayıs 2013’te Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 52 kişinin öldüğü, 146 kişinin yaralandığı bombalı saldırı ile Türkiye’nin gündemine oturdu. Ankara’dan yapılan açıklamalarda IŞİD “Esad yönetimine karşı savaşan bir grup” olarak yorumlanıyor, Türkiye’ye direkt bir tehdit olarak değerlendirilmiyordu. Suriye ve Irak’ta geniş bir coğrafyayı ele geçiren IŞİD, 2014 yılında hilafet ilan etti. Hilafet ilanının hemen ardından örgütün yayın organı DABIK’ta IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin “hicret” çağrısı yayımlandı. Bağdadi, hicret çağrısına yanıt vereceklerin, anne-babaları, eşleri, çocukları ve kardeşleriyle gelmelerini, gelecek herkese yetecek kadar ev olduğunu; herhangi bir nedenle ‘hicret’ edemeyeceklerin de, bulundukları yerlerde cemaatler oluşturmasını, halifeye topluca biat edilmesini ve hicretin gerçekleşmesi için çalışmalarını istiyordu.
ÇAĞRIYA ON BİNLERCE KİŞİ KARŞILIK VERDİ
IŞİD’in ele geçirdiği bölgelerdeki kan donduran yöntemlerle gerçekleştirdiği katliamlara karşın Bağdati’nin “hicret” çağrısına Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden karşılık verip örgüte katılan on binlerce kişi oldu. Kimileri tek başına, kimileri ise eş ve çocuklarını da alarak IŞİD’e katıldı.
ANKARA’NIN GÖBEĞİNDE HİLAFET BAYRAKLARI
Hemen anımsatalım. 2012 yılının başlarında Ankara’nın İsmetpaşa ve Sincan mahallelerinde entarileri ve hilafet bayrakları ile dolaşan gençleri görmek mümkündü. Sosyal medya hesaplarında yer alan fotoğraflarda da bilgilerden Hacıbayram’da, örgütün militan toplamak için kullandığı IŞİD bayrakları asılı barakalar olduğu, bu barakaları IŞİD’in Türkiye’deki önemli isimlerinden Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk’un ziyaret ettiği görülüyordu. Hacıbayram’da “İslam okulu” adı altında küçük çocuklara eğitim ve ardından “İslam karnesi” verildiği de paylaşımlardan anlaşılıyordu. Mahalleden IŞİD’e katılan ilk isimlerden biri olan ve halen örgütün Rakka komutanı olan Oğuzhan Gözlemcioğlu’nun sık sık mahalleye geldiği ve Suriye’ye her dönüşünde yanında mutlaka yeni militanlar götürdüğü mahalle sakinleri tarafından verilen bilgilerdendi.
Keza Konya’da kılınan toplu namazların ardından IŞİD’e katılmak üzere yola çıkan gruplar CHP eski Konya Milletvekili Atilla Kart tarafından gündeme taşınmıştı. Ankara ve Konya’nın yanı sıra Adapazarı merkez, Gebze-Yalova-Karamürsel, İzmit, Konya, Kırıkkale, Kırşehir, Bingöl, Adıyaman, Diyarbakır, İstanbul, Adana ve Bursa’dan binlerce kişi yalnız ya da eş ve çocukları ile Irak ve Suriye’ye giderek IŞİD’e katıldı.
IŞİD’İN ELİNDEKİ ÇOCUK ASKERLER
Bugüne kadar pek çok basın yayın organında Türkiyelilerin IŞİD’e katılma nedenleri, kimlerden ve nasıl etkilendikleri sık sık yer aldı. Ancak üzerinde durulmayan fakat hem ulusal hem de uluslararası arenada önlem alınmaması, kalıcı adımlar atılmaması durumunda başta Türkiye olmak üzere tüm dünya coğrafyası için ciddi güvenlik riskleri oluşturacak IŞİD’in elinde şeriat ve askeri eğitim verilen çocuklar. Yaşları 5 ile 16 arasında değişen, örgüt tarafından sapkın düşüncelerle beyinleri yıkanan; idam etme, boyun kesme, ateşli silah kullanma eğitimi verilen kısaca 'bugünün çocukları yarının teröristleri'. IŞİD’in denetimi altındaki yerleşim alanlarında 600’ü aşkın Türkiyeli çocuk muhacir olduğu tahmin ediliyor.
ABDİ: TOPLAM ÇOCUK SAYISI 200 BİNE ULAŞTI
ABD Askeri Akademisi West Point'in Terörizmle Mücadele Merkezi'nin internet sitesinde yer alan (USMA) raporlara göre IŞİD saflarına 120’yi aşkın ülkeden muhacir, yalnız ya da eş ve çocukları ile katıldı. Söz konusu sitede yer alan raporlarda, örgütün elinde 18 yaş altındaki çocukların sayısı “ürkütücü” olarak niteleniyor ve tahmini olarak 200 bine ulaştığı bilgisine yer veriliyor.
Ahi Evran Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Serhat Erkmen, IŞİD’in çocukları “canlı bomba ya da silahlı saldırgan olarak” yetiştirmesini “çok ciddi bir tehlike” olarak yorumluyor. Erkmen, örgütün geçen yıl yayımladığı bir videoda Suriyeli esir askerlerin başını kesen on yaşlarındaki altı çocuktan birinin Türk olduğuna işaret ediyor.
IŞİD’İN ELİNDEKİ TÜRK ÇOCUKLARIN DURUMU
IŞİD’in elindeki çocukların yaratacağı tehlike ve alınması gereken önlemleri ilerleyen satırlarda aktaracağız. Dosyayı hazırlarken, IŞİD’in elinde bulunan Türkiyeli çocukların durumunu ayrıntıları ile incelemeye çalıştık. Oğulları IŞİD saflarında öldükten sonra gelin ve torunları Suriye ve Irak’ta kalan aileler ile görüştük. Ayrıca kendisi ve çocuklarının güvenliği açısından kimliği gizli kalmak kaydıyla eşi öldükten sonra başka bir muhacir ile evlendirilen bir Türk kadın ile konuştuk.
DIŞİŞLERİ VE MİT SESSİZ KALDI
Çalışma sırasında, Dışişleri Bakanlığı ve MİT’e “Türkiye’den IŞİD’e ‘çekirdek aile’ olarak katılanların sayısı, Türkiye’ye dönmek isteyen IŞİD’in elindeki çocuk ve gelinler konusunda ailelerin başvuruları ve bu konudaki olası girişimlere” ilişkin sorular yönelttik. Ancak her iki kurum da sessiz kalmayı tercih etti.
DEVLETTEN UMUDUNU KESENLERİN UMUDU
Oğulları ya da damatları çatışmalarda öldükten sonra torunları ve gelinleri halen IŞİD’in elinde olan büyükanne ve büyükbabaların bir kısmı ile yüz yüze bir kısmı ile de telefonla mülakat gerçekleştirdik. Torunları ve gelinlerini Türkiye’ye getirmek için Emniyet, MİT ve Dışişleri Bakanlığı’na yaptıkları başvurulardan yanıt alamayan ailelerden bazıları televizyonların sabah kuşaklarında yayınlanan “kayıpları bulma” programlarına başvuruda bulunmuş; aradan uzun bir süre geçmesine karşın henüz söz konusu program yapımcılarından da olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamamışlar.
DEDELER VE NİNELER ÇALMADIK KAPI BIRAKMAMIŞ
Büyükanne ve büyükbabalar gelinlerine-torunlarına zarar verebilecekleri endişesiyle konuşmaktan imtina ederken bazı aileler oğullarının ve gelinlerinin isimlerinin yazılmaması şartıyla çocuklarının IŞİD’e katılma hikayeleri ile torun ve gelinlerini Türkiye’ye getirmek için yaptıkları girişimleri anlattılar. (Çocukların ve kadınların güvenliği açısından görüştüğümüz aileleri farklı isimlerle aktardık.)
İKİ TORUNU VE GELİNİ IŞID’İN ELİNDEKİ HASAN DEDE
Emekli baba Hasan’ın IŞİD’e katıldıktan sonra Suriye’de ölen oğlu Z.K. 1984 doğumlu ve lise mezunu. Orta halli bir ailedir. Z.K. askerden döndükten sonra asgari ücretin biraz üzerinde bir maaşla bir işe girer. Akşam yemeklerinden sonra “arkadaşlarla buluşacağım” diyerek bir derneğe gidip gelmeye başlar. Baba Hasan’ın anlattığına göre oğlu bir süre sonra içine kapanır ve evde “şehadet ve cihad” konuşmaları yapmaya başlar. Anne ve baba, oğullarının bir boşlukta olduğunu düşünüp evlendirmeye karar verirler ve 2013 yılında görücü usulüyle evlendirilir. Ancak evlendikten sonra da derneğe gitmeyi sürdürür. İlk çocukları uzun yıllara dayanan bir tedavi gerektiren kas hastalığı ile dünyaya gelir. Doktorlar, çocuğun engelli kalmaması ve olası felç ihtimaline karşı iki yılda bir omuriliğinden ameliyat olması gerektiğini söylerler. Çocukları bir yaşındayken omuriliğinden ameliyat geçirir. 2015 yılında ikinci çocukları dünyaya gelir. Gelinleri, hem kendi hem de eşinin ailesine, eşinin “IŞİD’e katılmaktan bahsettiğini” söyler. Ancak aileler ciddiye almaz. Baba Hasan, “Bir gün karşıma alıp konuştum. Oğlum delirdin mi sen? diye kızdım.' 'Cihada gideceğim baba' dedi. Ama hiç ihtimal vermedim. Aklım ve mantığıma yatmadığı için ciddiye almadım. 'Bir çocuğu hasta, diğeri 30 günlük. Depresyonda' diye düşündüm. Bizlere de çok bağlıdır. Üstelik ayrı bir ev kurduk. Karısı ile birbirlerini çok sevdiler. Mutlular. Yani aklım mantığım almadı. Ekonomik sorun desen o da yok. Kendi kendime alıp verdim ve ciddiye almadım. Kızdım bağırdım. Keşke ciddiye alsaydım da dizimin dibinden ayırmasaydım” diyor.
EMNİYET, MİT VE DIŞİŞLERİ’NDEN YARDIM İSTEDİ
Baba Hasan, 10 gün sonra bir sabah telefonun sesi ile uyanır. Arayan oğludur. “Karısı ve çocukları ile Suriye’de olduklarını söyleyip helallik” ister. Baba, vakit kaybetmeden emniyet güçleri ile temasa geçip oğlu-gelini ve torunlarını geri getirmek için yardım ister. Ardından akrabaları ile Kilis’e gider. Amacı Suriye’ye geçip onları bulup getirmektir. Ancak sınırdan geçemez. Ankara’ya döndüğünde Dışişleri Bakanlığı, Emniyet ve MİT ile temasa geçer. Dışişleri Bakanlığı’ndan “bizim o bölge ile bağlantımız yok, geri getirmemiz mümkün değil” yanıtını alır. Geçen Eylül ayında Z.K.’nin ölüm haberi Ankara’daki evlerine ulaşır. Arayan yine IŞİD saflarındaki bir Türktür. Z.K.’nın Rakka’da bir bombalama sırasında öldüğü ve orada defnedildiği söylenir.
GELİNİ MEYADİN’DE
Baba Hasan’ın gelini ve torunları halen Suriye’de. Gelinleri ile haftada iki kez telefonla görüşüyorlar. Baba Hasan, gelini ve torunlarının şu anda Deyr-Er Zor yakınlarındaki Meyadin’de “dul evi” olarak adlandırılan bir evde kaldıklarını, IŞİD’in 130 dolar “dul maaşı” bağladığı bilgisini veriyor. Gelinlerinin henüz evlendirilmediğini söylüyor. Baba Hasan, “Çalmadığım kapı kalmadı. Büyük torunumu en son gördüğüm gün hastaydı. Küçük torunumun 40’ı yeni çıkmıştı. Çok büyük bir acı... Gelinim, oğlumu yalnız bırakmamak için gitti. Torunları getirmek için umudum artık günden güne azalıyor” diyor.
ANKARA’DAKİ KOMŞUSUNUN KARISINI NİKAHINA ALDI
Ankara’nın İsmetpaşa Mahallesi’nde yaşayan Erdal Kızıldağ ise gasp suçundan aldığı cezanın Yargıtay’ca onanmasının ardından cezaevine girmemek için karısı ve üç çocuğunu alarak Suriye’ye gider. Geçen Eylül’de de İdlip yakınlarında çatışmada ölür. Anne Elmas Kızıldağ, oğlunun ölüm haberini aldıktan sonra gelini ve torunlarını Türkiye’ye getirmek için mahallesinde IŞİD ile bağlantısı olanlardan yardım ister, aynı anda Emniyet’e de başvuruda bulunur. Yaklaşık beş ay sonra gelininin mahallelerindeki komşuları IŞİD’in Rakka komutanı Oguzhan Gözlemecioğlu tarafından nikahına alındığını öğrenir. Bu durum İsmetpaşa’da komşu olan iki ailenin arasını açar.
'DEVLETİN BİR ŞEYLER YAPMASI LAZIM'
Konya, Kırşehir ve Adıyaman’dan telefonla görüştüğümüz ailelerin hikayeleri de benzer. Oğullarının gittikleri “toplantılarda” beyinlerinin yıkandığını bu nedenle IŞİD’e katıldığını belirtiyorlar. Torunları ve gelinlerinin güvenliği nedeniyle ölen oğullarının isimlerinin, çocukların yaşlarının yazılmasını kesinlikle istemiyorlar. Farklı zamanlarda farklı illerden IŞİD’e karısı ve çocukları ile katılan bu kişilerden biri Halep’te, diğer ikisi ise Rakka’da ölmüş. Cenazelerini de Türkiye’ye getirememişler. Gelin ve torunlarının Türkiye’ye getirilmeleri için onlar da devletin ilgili makamlarına başvurmuşlar. Ancak yanıt alamamışlar. Bir baba, 69 yaşındaki eşinin yaşadığı acıdan ötürü felç geçirdiğini belirtirken, “Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Torunlarımı ve gelinimi getirmek için ne gerekiyorsa yaptım. Artık devletin bir şeyler yapması lazım” diyor.
YARIN: 'IŞID’İN ELİNDE 600 TÜRK ÇOCUK VAR' İDDİASI