Gezi'yi yıldönümünde siyasetçiler değerlendirdi

2013'te başlayan Gezi eylemlerinin dördüncü yılında siyasi parti temsilcileri Gezi sürecinde yaşananları değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gezi Parkı eylemlerinin dördüncü yıldönümünde değerlendirmeler yapan siyasi parti temsilcileri, "Gezi eylemlerinin iktidarın baskı ve talan politikalarına karşı itiraz ve birlikte mücadele hareketi" olduğunu söyledi.

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, ÖDP Başkanlar Kurulu ve Haziran Hareketi Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner ve Mahmut Tanal ile HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yaptıkları açıklamalarda eylemlerde öne çıkan eşitlik, özgürlük, adalet ve barış taleplerinin bugün hâlâ geçerli olduğunu belirttiler.

Evrensel gazetesinden Cansu Pişkin'e konuşan siyasetçilerin açıklamaları şöyle:

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan: Gezi isyanı esasında AKP hükümetinin uygulamış olduğu baskılara bir itiraz hareketiydi. Sadece baskılara değil, talan politikalarına da bir itiraz hareketiydi. Çünkü iktidarın sömürü ve talan politikaları baskı politikalarından bağımsız ele alınamaz. Gezi Parkı’ndaki bir ağaç üzerinden aslında toplumun hem ülkesine dair hem demokratik haklara dair özlemini ve beklentisini açığa koyan bir hareketti Gezi. Gezi sürecindeki demokrasi mücadelesi geleneği önemli bir deneyimdi. O deneyim, bu mücadelenin güçlendirilerek ilerleyeceğini gösterdi. Diğer taraftan tabii ki hükümetin baskıları, engellemeleri, siyasal hak ve özgürlüklerin gasp edilmesi, kazanılmış demokratik hak ve özgürlüklerin gasp edilmesi politikaları iktidar cenahından devam etti. Dolayısıyla Gezi direnişinin ortaya koyduğu ortak mücadele platformunu, iktidarın uygulamalarına karşı bir itiraz iradesiyle birlikte ilerleterek bugünkü mücadeleyi güçlendirmek gerekiyor.

ÖDP Başkanlar Kurulu ve Haziran Hareketi Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş: Gezi, öncelikli olarak bir özgürlük arayışıydı. Yani AKP Hükümetinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adam rejimine ve halkı aşağılayan ‘dindar ve kindar nesil’ yaratma projesine karşı, baskılara ve yasaklara karşı halkın kendi yaşam tarzına, kendi özgürlüğüne sahip çıkması konusunda geliştirdiği demokratik bir direnişti. Gezi’nin dip dalgası hâlâ devam ediyor. ‘Eşitlik, özgürlük, barış, bir arada’ yaşam tüm bu değerler bugün Türkiye’nin toplumsal muhalefetinin oluşturduğu siyaset manasında en önemli değerler olarak varlığını sürdürüyor ve Gezi bu değerlere bağlı olarak kendisini yeniden yeniden üretiyor. Gezi’nin değerlerinin yarattığı düzlem en son referandum kampanyasındaki ‘hayır’ faaliyetlerinde ortaya çıktı. ‘Hayır’ ile güncellenen, yenilenen, cisimleşen bu hareket, kendisini yeni mücadele biçimleri ve tarzları olarak yeniden güçlendirecektir. Bugün Gezi, AKP’nin tek parti dediği tek adam rejimine karşı, sivil diktatörlüğe karşı halkın demokrasi özlemi, adalet arayışı, eşitlik ve özgürlük arayışı olarak kendisini tanımlıyor ve bu çerçevede birleşik bir mücadeleyi ifade ediyor.

CHP Milletvekili İlhan Cihaner: Gezi, iktidarın ve belli kesimlerin özellikle iktidar güdümündeki medyanın burnunun dibindeki darbeleri, örgütlenmeleri, kalkışmaları görmeyip birtakım komplo teorileri üzerinden Gezi’yi mahkum etmeye çalışanların anladığı şey değildi. İdeolojik keskinliklerden uzak, inançlı Müslümanlardan ateistlere kadar her etnisiteden insanların bir araya gelerek yönetenlere karşı ne kadar büyük bir güç olunabileceğini gösterdi. Gezi, bugüne kadar muktedirlerin ortaya koydukları ve toplumu ürküterek elde tutmaya çalıştıkları belli fay hatlarının boş olduğunu ve bunların tabiri caizse kağıttan kaplan olduğunu gösterdi. Gezi bundan sonra da baskıcı iktidarların korkulu rüyası olmaya devam edecek. Gezi’den geriye ‘Hayır’ kaldı ve biraz da büyüyerek kaldı. Eşitsizce yürütülen referandum kampanyasında devletin tüm olanaklarını ‘evet’ için seferber etmesine rağmen ‘hayır’ oldukça güçlüydü. Bu sonuç gösteriyor ki Gezi’nin hayaleti epey bir müddet daha ülkede dolanmaya devam edecek. Bu vesileyle Gezi’de direnenleri ve yaşamını yitirenleri saygıyla anıyorum.

‘GEZİ’DEN MİRAS KALAN BİRLEŞME RUHU’

CHP Milletvekili Mahmut Tanal: Gezi haksızlığa, baskıya, zulme, zalimliğe bir başkaldırıydı. O günden bugüne kalan şu oldu; ortada bir haksızlık varsa o haksızlık karşısında felsefi, siyasi düşünce yapmaksızın haksızlık karşısında birleşme ruhu oluştu. Gezi’den kalan bu birleşme iyi bir mirastır. Dün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘15 Temmuz’da sokağa çıkanlar Gezi çocukları değildi’ diye bir cümle sarf etti. Toplumda Gezi çocukları ile Gezi çocuğu olmayanlar arasında bir ayrıştırma yapıyor. Gezi hümanist ve insancıl bir gençliğin fitiliydi. Bu çerçevede toplum birleşmişti. Tüm farklı görüşlerin ortak paydada buluştuğu bir alandı. Gezi bugün, haksızlığa direnmeyi ifade ediyor, hukuk sınırların içinde kalarak, hukuk sınırları dışına çıkmış olan siyasi iktidara o güzel nükteleriyle başkaldırma anlamına geliyor

‘GEZİ’DEN İZLER VAR AMA TEKRARI ŞEKLİNDE DEĞİL’

HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder: Demokratik alanda 2009’dan itibaren tıpkı bugünkü uygulamayı andıran, Kürt siyasal hareketine ve onunla dostluk ittifak ilişkisi geliştiren sol, sosyalist kesimlere dönük büyük bir kısıtlama ve siyasi imha operasyonları yapılıyordu. Hükümet egemenlerin sıklıkla kullandığı ve her defasında da sonuç aldığı Kürt düşmanlığı üzerinden bütün demokratik itirazları baskılamaktaydı. Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte demokratik alanda göreceli de olsa çok nispi de olsa bir genişleme söz konusu oldu ve toplumsal muhalefet kendisini daha görünebilir, sesini daha duyurabilir bir noktaya taşıdı. Hükümetin yaşam tarzından tutun günlük hayatın birçok detayına varana değin müdahil olma ısrarı, toplumda büyük bir gerilim üretmişti. Özellikle çevreye dönük hoyratlıkların tavan yaptığı bir dönemden geçiliyordu. Gezi Parkı’ndaki ağaç kıyımı, neoliberal talan arzusunun en hoyratça dışa vurmuş şekliydi. Toplumsal vicdan 7’den 70’e buna büyük bir öfke duydu ve bu öfke, Gezi’deki ağaç kıyımının önüne siper olmak şeklinde gelişti. Ardından bütün ülke sathına Türkiye siyasal tarihinde eşi benzeri görülmemiş renklilik ve nitelikte yayıldı. Bu tarz büyük toplumsal itirazlar ve direnişler kendi konjonktüründe anlamlıdır ve benzersizdir. Onun tekrarlanmasını beklemek bir parça tembellik bir parça da sosyolojiden uzak değerlendirmeler şeklindedir. Her dönemin koşulları kendi itiraz biçimlerini ve niteliğini belirler. Bu dönemin toplumsal muhalefeti Gezi’den esintiler, izler ve biçimler taşıyacaktır kuşkusuz. Ama onun bir tekrarı şeklinde gelişmeyecektir.

Haberin tamamını buradan okuyabilirsiniz.