Yüksel Caddesi'nden ev hapsine!

ANKARA - Yüksel Caddesi'nde kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilen kamu çalışanlarının 'işimi geri istiyorum' eylemi 215 günü geride bıraktı. Açlık grevini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın grevin 75'inci gününde tutuklanmalarının ardından öğretmen Mehmet Dersulu ve Veli Saçılık gözaltına alındı. Saçılık serbest bırakılmasına rağmen Dersulu, hakkında açılan bir soruşturma nedeniyle Adana'ya gönderildi. 8 arkadaşıyla birlikte haklarında çeşitli eylemlere katıldıkları gerekçesiyle açılan soruşturma sonucunda 4 arkadaşı ve kendisine ev hapsi verildi.

'BİZ TUTUKLANMAYI BEKLİYORDUK'

Diyarbakır Çermik Alabuğday İlkokulu'nda 11 yıl teknoloji ve tasarım dersi öğretmenliği yapan Mehmet Dersulu, 7 Şubat tarihinde çıkarılan KHK ile görevinden ihraç edildi. Dersulu aynı zamanda 'ODTÜ Ormanı'nda yapılacak ağaç kesimini protesto etmek için Hatay'da eylem yaparken gaz fişeğiyle vurularak öldürülen Ahmet Atakan'ın akrabası.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutuklanmalarından iki gün sonra gözaltına alınan ve 3 gün Adana'da gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye sevk edilen Dersulu mahkemenin verdiği ev hapsi kararını şöyle anlatıyor:

"Açıkçası biz tutuklanmayı bekliyorduk. Geleceğe yönelik hayali suçlar olacakmış gibi gösterildiği için 'herhalde tutuklanacağız' dedik. Karar açıklandı ve ben bir şey anlamadım. Avukatlar gülüyorlardı ve aralarında tokalaşıyorlardı. İçimden dedim herhalde denetimli serbestlik kararı verildi. Avukatlardan sonra gerçeği öğrendim. Ev hapsi vermişler. Bilmiyorum ki ne olduğunu ev hapsinin. İçimi çok kötü bir duygu kapladı. Aklıma gelen soru 'Yüksel'e gidemeyecek miyim?' oldu."

Mehmet Dersulu, Acun Karadağ ile birlikte Yüksel Caddesi'nde

GÜLMEN VE ÖZAKÇA'YI ESNAFA ANLATIYOR

Hakkında soruşturma açılan 8 öğretmenden 3'ü denetimli serbestlik ile serbest bırakıldı. Dersulu ile birlikte 5 kişiye ev hapsi verildi. Diğer ev hapsinde tutulanlara elektronik kelepçe takılmasına rağmen Dersulu'ya takılmadı. Dersulu "Nasıl takip ediyorlar evden çıkıp çıkmadığınızı" sorusuna, "Kapının önüne koymuşlardır birisini. Bu öfke bizi boş bırakmaz" yanıtını veriyor.

Ailesinin yaşadığı Hatay'da ev hapsinde olan Dersulu bir gününü şöyle anlattı: "Gün içerisinde her an Yüksel Caddesi'nde ne olduğunu öğrenmek için haberleri takip ediyorum. Saat 13.30'da açıklama yapıyor arkadaşlarım. Onları görmek için dört gözle bekliyorum. Kitap okumanın yanı sıra beni ziyarete geliyor arkadaşlarım. Elbette burada hiçbir şey yapmamak olmuyor. Onlar beni eve hapsedip hiçbir şey yapamayacağımı bekliyorlardı. Esnafla buluşup onlara Nuriye ve Semih'in tişörtünü giyerek çalışabilirsiniz diyorum, Yüksel'i anlatıyorum."

'İZLEMEK ÇOK KÖTÜ BİR DUYGU'

İhraç edilmesinin ardından dayanışma için yanlarına gittiği Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile birlikte eyleme başlayan Dersulu, 78 gün İnsan Hakları Anıtı önünde eylem yaptı. Ev hapsinde süreci büyük bir öfkeyle takip ettiğini belirten Dersulu şunları söyledi:

"Nuriye ve Semih açlığa başlayınca ben de atılmıştım ve eyleme başladım. Fiilen 78 gün onlarla birlikte omuz omuza mücadele ettim. Haklı olan taleplerimizi haykırdık ve hiçbir yargı yoluna başvuramıyorken işimizi istedik. Oradayken coşkuyu, heyecanı hissederken o eyleme devam ediyorduk. Onlar yaptıkları adaletsizliği meşrulaştırmak için saldırılarını yoğunlaştırdılar. Buradan izlemek çok kötü bir duygu. Bir anda sizi alıp başka bir yere götürüyorlar ve direnişinizi kırmaya çalışıyorlar."

'YÜREĞİM DİRENEN ARKADAŞLARIMLA'

Yüksel Caddesi'nde beraber eylem yaptıkları Özakça ve Gülmen ile geçmişteki Eğitim-Sen toplantılarından tanıştığını belirten Dersulu "Semih de dahil olmak üzere ülkenin zor okullarında emeğimizle, onurumuzla çalışıyorduk. En zor koşullarda çalışmamıza rağmen şikayet etmedik" diyor.

Öğrencilerinin karne aldığını ve yanlarında olamamanın hüznünü yaşadığını belirten Dersulu, Yüksel Caddesi'nde eylem yapan arkadaşlarına seslendi:

"Tüm direnişçi arkadaşlarımı çok seviyorum, yüreğim direnen arkadaşlarımla. Uzaklaştırmış olsalar da direniş azmimizi kıramazlar. Biz haklıyız bunu milyonlara duyurduk. Bu direnişi hiçbir şekilde hapsedemezler, sadece bedenlerimizi uzaklaştırabilirler. Direniş azmimizi kıramayacaklar."