Diyalog Grubu, Özakça ve Gülmen için randevu istedi
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın ölüm orucunu bitirmelerini sağlamak için yeni bir girişim başlatıldı. Diyalog Grubu adına dört isim tarafından yapılan açıklamada konuyla ilgili olarak atılacak adımlar için randevu talep edildiği duyuruldu.
DUVAR - Diyalog Grubu'ndan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için 'başvuruda öncelik' çağrısı geldi. Akın Birdal, Ziya Halis, Ufuk Uras ve Binnaz Toprak tarafından Diyalog Grubu adına yapılan açıklamada, Gülmen ve Özakça'nın ölüm orucunda 'tehlikeli sınır'da oldukları hatırlatılarak durumlarının OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından ilk elde incelenmesi karşılığında hayatlarının kurtarılabileceği belirtildi. Açıklamada ayrıca bu konuda Diyalog Grubu'nu temsilen yine Birdal, Halis, Uras ve Toprak'ın Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve 'akademik kimliğini göz önünde bulundurarak' Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’dan randevu talep ettikleri ifade edildi.
Yapılan açıklamadan başlıklar şöyle:
DİNİ CEMAATLERE UZAK KİŞİLERİ DE KAPSADI: 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve takip eden dönemde çıkarılan KHK’lar çok sayıda vatandaşımızın ölümüne ve yaralanmasına neden olan bu meşum darbeye karışmış kişileri devlet kadrolarından temizleme ve yargılama amacını taşıyordu. Ancak, bu süreç hukuk devleti normlarına uygun olarak işletilmek yerine darbeyle ilgisi kanıtlanmamış, hatta kamuoyunda dini cemaatlere uzaklıklarıyla tanınan şahsiyetler dahil olmak üzere iktidar karşıtı pek çok kişiyi kapsar hale gelmiştir. Haksızlığa uğradıklarını düşünen kişilerin AİHM’ye yaptıkları başvuru sayısı 25 bine ulaşmış, bu sayı AİHM’ye gelen davaların yüzde 24.7’sini oluşturmuştur. Bu oranla Türkiye AİHM’de hakkında davası olan ülkelerin ilk sırasındadır. AİHM’nin bu konudaki kararı ise, Meclis’te kurulmuş olan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na başvurulmadan ve sonrasında Türk mahkemelerinde açılacak davaların sonucu beklenmeden, diğer bir deyişle, iç hukuk yolları tüketilmeden, bu başvuruların ele alınamayacağıdır.
HER İKİSİ DE ÖLÜM RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA: Haksızlığa uğradıklarını düşünen 25 bin vatandaşımızın, haklarını arayabilecekleri hukuk mekanizmalarına erişim kapalı olduğu – ve hatta Türkiye’deki hukuk sistemine güvenmedikleri- için doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmaları, üzerinde düşünülmesi gereken vahim bir tablodur. Bu tablo içerisinde daha da vahim olan ve acilen ele alınması gereken bir diğer konu, işlerini haksız yere kaybettiklerini düşünen ve başka hiçbir çareleri kalmadığı varsayımıyla ölüm orucuna başvuran akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın durumlarıdır. Her ikisi de şu anda ölüm orucunun 102. gününde olup, Ankara Tabip Odası doktorlarının tesbitiyle ‘ölüm riski’ ile karşı karşıyadır. Kamuoyunun önünde bu insanların ölüme terk edilmesi vicdanları yaralamaktadır.
İŞE İADELERİ MÜMKÜN OLMAYABİLİR ANCAK... Durumları incelenmeden, ve aynı durumda olan kişilerin başvurularına cevap verilmeden, bu iki kişinin işe iadeleri şu anda mümkün olmayabilir. Ancak, sorunu diyalogla çözüme kavuşturmak, örneğin, en azından OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ilk elde Gülmen ve Özakça’nın durumlarını incelemesi karşılığında ölüm orucuna son vermelerini sağlamak pekala mümkün olabilir. Bu amaçla, geçmişte çeşitli partilere mensup milletvekilliği, parti başkanlığı ve bakanlık yapmış kişilerden oluşan, farklı görüşteki toplumsal kesimler arasında köprü kurmak üzere oluşturduğumuz Diyalog Grubu’nu temsilen aramızdan dört kişi bu konuları konuşmak üzere Başbakan Sayın Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Sayın Nurettin Canikli, ve akademik kimliğini gözönünde bulundurarak Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Nabi Avcı’dan randevu talep ettik.
SONLANDIRMALARININ SAĞLANMASINI UMUT EDİYORUZ: Bu talebimizi kamuoyu önünde bir kez daha yineliyor, bizim aracılığımızla olmasa bile devlet yetkililerinin veya uygun gördükleri bir başka aracı grubun bu iki kişiyle görüşerek acilen eylemlerini sonlandırmalarının sağlanacağını, Meclis Komisyonu’nun bir an önce tüm başvuruları ele alıp sonuca kavuşturacağını, hukuk güvenilirliğini yeniden tesis etmek üzere OHAL ve KHK düzenine son verileceğini ümit etmek istiyoruz. (HABER MERKEZİ)