OHAL Komisyonu üyesi, 'kardeşim FETÖ'cü' diyebilir mi?
OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu ancak henüz mesaiye başlamadan üyeler arasında bulunan Mustafa İkbal'in FETÖ gerekçesiyle ihraç edilen kardeşi Hüseyin İkbal için söylediği sözlerle gündeme geldi. "Komisyona başvurursa FETÖ'cüdür derim" diyen İkbal'in sözlerini değerlendiren avukat Turgut Kazan ve Adana Barosu Başkanı Veli Küçük, komisyonun 'güvensiz' olduğunu söyledi. Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı komisyonun önemli başarılara imza atacağını savunurken avukat Cüneyt Toraman her ilde bir komisyon olması gerektiğini belirtiyor. Her iki isim de İkbal'in sözlerini 'adil karar' için doğru bulduklarını belirtiyor.
DUVAR - OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na seçilen 7 üyeden biri olan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Merkez Atama Daire Başkanı Mustafa İkbal’in öğretmen kardeşi Hüseyin İkbal’in FETÖ’den ihraç edilmesiyle ilgili olarak yaptığı, “Komisyona başvurursa kararım FETÖ'cü olduğudur...” sözlerini ve OHAL inceleme komisyonunun nasıl olması işlemesi gerektiğini hukukçulara sorduk.
İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan ve Adana Baro Başkanı Veli Küçük, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun 'yargı yeri' sayılamayacağı için sorunların burada çözülemeyeceği kanaatinde. OHAL üyesi İkbal'in sözlerini de değerlendiren Kazan ve Küçük, bu örnekten yola çıkılarak kurulun 'güvensiz' olduğunu belirtiyor.
OHAL Komisyonu üyesinin kardeşi FETÖ'den ihraç edilmiş!
İstanbul Barosu'nda yapılan son başkanlık seçimlerinde Hukukun Üstünlüğü Platformu adayı olan Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı ise komisyonun önemli olduğunu vurgularken İkbal'in sözlerini de verilecek kararların 'adil' olacağının göstergesi olarak yorumladı. Avukat Cüneyt Toraman ise OHAL Komisyonu'nun tüm Türkiye genelinde kurulması gerektiğine işaret etti.
'TÜRKİYE'DEKİ HAKSIZLIKLARA YEŞİL IŞIK YAKTI'
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden uzaklaştırılan öğretmen Gökhan Köksal'ın başvurusunu reddetmesinin haksızlıklara' yol açacağını savunan Kazan şöyle devam etti: “AİHM, bu komisyonu sanki bir yargı yeriymiş gibi göstererek Türkiye'deki haksızlıklara yeşil ışık yakmış oldu. Bir üyenin kendi kardeşinin dah başvuru yapmadan 'FETÖ'cü olduğundan kuşku duymadığını' söylemesi o görevlendirmenin ne kadar sağlıksız olduğunu gösterir. Üye olan kişi de FETÖ'cü sayılmaktan korktuğu için böyle bir açıklama yapmış ancak o açıklamayla birlikte o kurumun kurum sayılamayacağı ortaya çıkar. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı nedeniyle yine çok zor bir süreç yaşayacak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin buna seyirci kalması da esef verici. OHAL Komisyonu hiçbir şekilde yargı yeri sayılamayacağı için hak ihlallerini önleyeceği düşünülemez.”
'DETAYLI İŞLEYİŞ OLMADI'
Adana Baro Başkanı Veli Küçük ise henüz OHAL Komisyonu'na müracaat yapılmadan üyelerden birinin fikrini beyan etmesini eleştirerek Kazan gibi komisyonun 'yargı yolu' olmadığını ifade etti. Küçük, OHAL Komisyonu'nun varlığının, yapısının ve içeriğinin son derece tartışmalı olduğunu ve Kanun Hükmünde Kararname'lerle ihraç edilenlere ilişkin bir katkı sunulamayacağının belirterek şunları söyledi: “Bütün bu söylediklerimden yola çıkarak AİHM'in birkaç gün önce verdiği kararı da yanlış bir karar olarak görüyorum. Türkiye'deki yargısal süreçlerin uzunluğu dikkate alındığında ne yazık ki AİHM, kendisini bir kenara atmıştır. Yargısal boyutu olmayan bir komisyonun vereceği kararların hukuksal anlamda varlığı ve geçerliliği her zaman tartışma konusudur. Olumlu veya olumsuz verilecek karara karşı yargı yolunun açık olduğu ifade ediliyor ki onun bile nasıl olacağı belli değil. Şu mevcut haliyle ne yazık ki bu kurulun herhangi bir karşılığı bulunmuyor.”
'KOMİSYONUN ÖNEMLİ İŞLER BAŞARACAĞI ORTADA'
Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı ise OHAL Komisyonu'nun mağdur olduğunu düşünen insanlar için son derece önemli olduğunu ifade ediyor. OHAL Komisyonu üyesi İkbal'in yorumlarını önemli gördüğünün altını çizen Sarı, “Üyenin bu ifadeleri adil davranacaklarını vurgulamak istediklerini gösteriyor” diyerek şunları söylüyor: “AİHM, 'OHAL Komisyonu kurulmuştur, öncelikle OHAL komisyonu tüketilmelidir' dedi. AİHM'in bu çerçevede verdiği kararla da OHAL Komisyonu önem kazanmış oldu. OHAL Komisyonu'nun da önemli şeyler başaracağına inanıyorum. Çünkü sonuçta bu komisyonun, FETÖ'cülüğün kriminalize olduğu dönem itibarıyla, savcılık tarafından terör örgütü ilan edildikten sonra ısrarla bu yapıyla irtibatı devam edenler açısından bir çare olmayacağı açık. Ama mağdur olduğunu düşünen ve herhangi bir şeyle irtibatı olmayanlar açısından bir alternatif olacak. Bu bakımdan önemli... AİHM'in kararı ile birlikte bunun bir iç hukuk kanalı olduğu da kararlaştırılmış oldu. Bu yönüyle dikkate alındığında yargının önünün açıldığı, önemli bir hukuki süreç ve sonuç doğuracağını belirtmek gerekir.”
'81 İLDE 81 KOMİSYON OLMALI'
28 Şubat sürecinde başta başörtüsü davaları olmak üzere 300’den fazla dosyada gönüllü avukatlık yapan avukat Cüneyt Toraman ise 81 ilde 81 komisyona ihtiyaç duyulduğunu savunuyor. Komisyon üyelerinin 1'nci dereceden akraba veya iş ortaklığı bulunan kişi veya kişiler hakkında karar veremeyeceğini, toplantılara katılamayacağını vurgulayan Torman, OHAL Komisyonu'nun gerekli olduğunu fakat kurulun yetersiz kalabileceğini belirtiyor: “Türkiye genelinde belirli kriterlere sahip soruşturma yapan komisyonlar tarafından yürütülmesi gerektiğini söylemiştik. Bu talepler neticesinde de bu komisyon ortaya çıktı. Ama Türkiye genelinde tek komisyon oluşturuldu. Bir tane merkezi komisyonla bu işin götürülmesi imkansız. Çünkü FETÖ soruşturmaları sadece merkezde ya da özel yetkili mahkemelerin veya anayasal suçlara bakan mahkemelerin olduğu yerlerde değil Türkiye'nin her yerinde yürütülüyor. Önemli olan gerçek suçlularla mücadele etmek” diyor.
'DOĞRU OLANI SÖYLEMİŞ'
Mehmet Sarı gibi, OHAL Komisyonu Üyesi İkbal'in sözlerini doğru bulduğunu da belirten Toraman'ın bu konudaki yorumu şöyle: “Hakimin kardeşi suç işleyebilir. Kanun açık ve diyor ki 'Hakim birinci dereceden yakınlarının davasına bakamaz.' Kıyaslama yoluyla komisyon üyeleri bir nevi yargılama faaliyeti yapıyor. Eğer birinci dereceden yakın kişiler veya herhangi bir iş ortaklığı olan varsa üyenin o kuruldan çekilerek kararın diğer kurul üyeleri tarafından verilmesi gerekir. Üyelerin yakınları ile ilgili kararlara katılmaması gerekiyor. Kurul üyesi de dolayısıyla bu ifadeleri kullanarak doğru olanı söylemiş.”