Koç Üniversitesi'nin kabul etmediği makale ne anlatıyordu?

Koç Üniversitesi'nin, okulda düzenlenecek bir konferansta sunulmasını 'siyaseten hassas' olduğu gerekçesiyle reddettiği makalelerde ne anlatılıyor? İşte önce kabul edilip sonra geri çevrilen makalelerden biri...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Koç Üniversitesi'nin 20-21 Temmuz'da Türkiye ve Latin Amerika karşılaştırmaları üzerine düzenlenecek çalıştay için iki ay önce kabul edilen bazı makaleleri, 'siyaseten sakıncalı' olmaları gerekçesiyle önceki gün reddetme kararı alması tartışma yarattı. Reddedilen içerikler merak konusu olurken, Gazete Duvar, New York City Üniversitesi'nden akademisyen Yasemin Yılmaz'ın geri çevrilen makalesine ulaştı.

Yılmaz söz konusu makalede, bazı hükümetlerin medyayı bastırma hedefine ulaşırken bazılarının niçin ulaşamadığı sorusunu inceliyor ve AK Parti döneminde Türkiye'yle Hugo Chavez döneminde Venezuela örneklerini karşılaştırıyor. Çalışmada, iki ülkede de hükümetlerin özgür basını bastırmak istediği ancak ekonomik seçkinlerin tavırlarının farklı olması nedeniyle gelinen noktanın da farklı olduğu savunuluyor.

Koç Üniversitesi'nde makaleye 'aşırı uç koşullar' reddiKoç Üniversitesi'nde makaleye 'aşırı uç koşullar' reddi

Yılmaz, Türkiye'de seçkinlerin AK Parti hükümetinin ekonomi politikalarından memnun olmaları ve çıkarlarını bu politikalarda görmeleri nedeniyle basın özgürlüğü üzerindeki baskıya ses çıkarmadığını savunuyor. Makaleye göre, Venezuela'da durum farklı zira ekonomik seçkinler Hugo Chavez'in sosyalist politikalarından rahatsız olduğu için muhalif basının yok olmasına da izin vermemiş durumda.

Makalede, iki ülkedeki medya kuruluşlarının şu dört vakadaki tavırları inceleniyor: Türkiye'de AK Parti'ye açılan kapatma davası ile Deniz Feneri E.V. hakkında partinin üst düzey yöneticilerini de içeren yolsuzluk iddiaları; Venezuela'da da 2002'deki darbe girişimi ile 2004'te muhalefet tarafından örgütlenen referandum.

Makalenin karşılaştırmalı bölümündeyse, şu ifadelere yer veriliyor:

"Sonuç olarak, Venezuela'da muhalif medya zorlu koşullar altında çalışsa da, Türkiye'dekinin tamamen aksine, 14 yıllık Chavez yönetiminde hayatta kalabilmeyi başarabildi. Erdoğan yönetimiyse, bir zamanlar muhalif olan medyadan altı yıl içinde tavizler kopardı... Eğer önde gelen kapitalistler hükümete karşıysa, medya kapitallerini ona zarar vermek için kullanmanın yollarını arayacaktır. Venezuela'da bunu yaptılar, Türkiye'de denemediler. Dolayısıyla Türkiye'deki medya gruplarını muhalif davranıştan alıkoyan şey baskı değil, medya patronlarının yaptığı hesaba göre muhalif gazeteciliğin getireceği yararın, bundan vazgeçmenin getireceği yarardan düşük olmasıydı.

Venezuela'da sosyalist bir hükümetle karşı karşıya olan kapitalistlerin kamuoyunu etkileme becerisini ellerinde tutmaları ölüm kalım meselesiyken, Türkiye'de hükümeti istikrarsızlaştırmak sağlam bir ekonomik büyüme sağlayan bir yönetimi istikrarsızlaştırmak anlamına gelecekti."

Makalede, Türkiye'de ana akım medyanın Roboski katliamını ancak resmi açıklama yapıldıktan sonra haberleştirmesine ve Gezi Parkı'nın yerine Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmemesi için düzenlenen eylemlerin ancak iki gün sonra ve 'devam edeceğinin anlaşılması üzerine' ana akım medyada yer bulmaya başlamasına da yer verildi. (Dış Haberler)