Mimarlar Odası TOKİ’nin yaptığı ‘eski Diyarbakır evleri’ni anlattı
Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın, Sur ilçesinde yaşananlara dair hazırladığı raporu açıkladı. Aydın, "Sur’da TOKİ eliyle inşa edilen ‘sözde Diyarbakır evleri’ni sadece basına yansıyan fotoğraflar üzerinden incelediğimizde dahi birçok yanlış hemen göze çarpmaktadır" dedi.
DİYARBAKIR - Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi basın toplantısı düzenleyerek, Suriçi ile ilgili hazırladığı raporu açıkladı. Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın, “İktidar kanadından Sur’a ilişkin yapılan açıklamalar gerçeklikten uzak, hiçbir teknik bilgi içermeyen, tarihi-kültürel mirası korumaya dair en ufak bir kaygı ifadesi içermeyen gerçek dışı açıklamalardır” diye konuştu.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Aralık 2015’te başlayan ve Mart ayına kadar süren çatışmalar sırasında tarihi Suriçi bölgesinin 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve aylar süren çatışmalar sırasında kullanılan ağır silahlar ve patlayıcılar sebebiyle ağır tahribatlar oluşmuştu. 20 binin üzerinde kişi göç ederken, tarihi kentte onlarca tescilli ve tescil değeri taşıyan yapı zarar görmüştü.
Mart ayında çatışmaların sona ermesiyle, kamuoyunun, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin taleplerine rağmen 6 mahallede sokağa çıkma yasağı kaldırılmadı ve yasak bugün hâlâ devam ediyor. Suriçi’nin geriye kalan 9 mahallesi ise acele kamulaştırma yasasıyla yıkım tehlikesi yaşıyor.
'TAHRİBAT YIKIM POLİTİKALARININ SONUCUDUR'
Basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın, “İktidar kanadından Sur’a ilişkin yapılan açıklamalar gerçeklikten uzak, hiçbir teknik bilgi içermeyen, tarihi-kültürel mirası korumaya dair en ufak bir kaygı ifadesi içermeyen gerçek dışı açıklamalardır” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı’nı “Sur’da yürütülen bütün yıkım ve ‘inşa’ faaliyetlerinin 1'inci derecede yürütücüsü ve sorumlusu” olarak değerlendiren Aydın, şu bilgileri paylaştı:
“Çevre ve Şehircilik Bakanı yaptığı açıklamada, Sur’daki tescilli yapıların yüzde 5-7’sinin çatışmalardan kaynaklı hasar gördüğünü aktarmıştır. Oysa yakın dönemde Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (SAMER) hazırladığı Sur raporunda 595 tescilli yapıdan 89’unun tamamen yıkıldığı (yüzde 15), 36’sının kısmen yıkıldığı, 48 yapının da hasarlı olduğu tespiti aktarılmıştır. Toplamda 173 yapının, yani tescilli yapıların yüzde 30’unun hasarlı veya yıkılmış olduğu belirtilmektedir. Açıklamada aktarılan yüzde 5-7’nin üzerine eklenen yüzde 25’lik dilim bize göstermektedir ki Sur’daki tahribat esas olarak yürütülen yıkım politikalarının bir sonucudur. Yine daha önce yetkililer tarafından yapılan çeşitli açıklamalarda belirtilen ‘Sur’u tarihi dokusuna uygun inşa ediyoruz’ ifadesi de gerçeği yansıtmamaktadır. Sur’da TOKİ eliyle inşa edilen ‘sözde Diyarbakır evleri’ni sadece basına yansıyan fotoğraflar üzerinden incelediğimizde dahi birçok yanlış hemen göze çarpmaktadır.”
TOKİ EVLERİ-ESKİ DİYARBAKIR EVLERİ
Şerefhan Aydın, TOKİ tarafından yapılan ve eski Diyarbakır evleri olarak sunulan evlere itirazlarını ise şöyle sıraladı:
“* KAİP’e göre özellikle yapıların sokak cephelerinde var olan geleneksel özelliklerin korunmasını sağlayacak önlemler alınacaktır. Sokakların kültürel değerini öne çıkaran özgün sokak döşemesinin bulunduğu alanlar korunmalı ve yeni yapılarda avlu duvarlarının özgün malzeme ve örme tekniğine uygun biçimde yapılması gerekirken, dikkate alınmadığı ve kesme bazalt taş ile avlu duvarının kaplandığı görülmüştür.
* KAİP’e göre Sur’un çıkmaz sokakları dokunun önemli bir özelliği olduğundan korunmalıdır, ancak böyle bir özen gösterilmemektedir.
* KAİP parselde var olan avlular, avlu duvarları, zemin kaplamaları, merdivenler, kapılar, havuzlar ve kuyuların da korunmasını öngörmektedir, ancak böyle bir koruma anlayışı görülmemektedir.
* KAİP’e göre her parselde 1 adet cumba olmalıyken, yeni yapılan evlerde çok sayıda cumba yapıldığı görülmüştür.
* KAİP'e göre dar sokaklarda mahremiyet gereği, cumbanın sağ ve solunda pencere olması gerekirken yeni yapılan evlerde cumbanın ön cephesine de pencere yapıldığı görülmüştür.
* KAİP’e göre pencereler kemerli ve kemerlerin de üst noktasında kenet taşı olmalıyken yeni evler kaplama bazalt olduğundan kenet taşları yapılmamıştır
* KAİP’e göre şu an yapılan evlerde bodrum kat olmamalıyken yeni evlerde bodrum kat yapılmıştır.
* KAİP'e göre parsel sınırı korunmalıyken yeni evlerde parsel sınırı düz geçilmektedir yani parsel sınırı yer yer korunmamaktadır.
* KAİP'e göre avlu sınırı korunmalıyken yeni planlarda yer yer avlular küçültülmektedir.
* KAİP’e göre korunması gereken avlulardaki ağaç, havuz ve kuyular gibi, dokunun önemli ögeleri ortadan kaldırılmıştır.
* Eski Diyarbakır evlerinde avlu giriş kapısı üstünde markiz bulunurken yeni evlerde yapılmamıştır.
* Eski Diyarbakır evlerinin damında parapet bulunmazken yeni yapılarda parapet yapılmaktadır.
* Eski evlerde killi toprak olan dam döşemesi, KAİP'e göre ya aynı malzeme olmalı ya da uygun bir malzeme kullanılmalıyken, yeni yapılarda damın döşemesi betonarme yapılmakta ve üstü bazalt ile kaplanmaktadır.”
'ACELE KAMULAŞTIRMA MAĞDUR EDECEK'
Şerefhan Aydın, 25 Mart 2016’da Bakanlar Kurulu’nun aldığı acele kamulaştırma kararına da değindi ve bu kararla Sur halkının mağdur edildiğine dikkat çekti. Bu kararla bütün Suriçi halkının zorla yerinden edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirten Aydın, “Elimizdeki verilere göre şu ana kadar yaklaşık 25-26 binlik bir nüfus yerinden edilmiş durumda. Bakanlığın mağduriyeti giderme yöntemi olarak sunduğu TOKİ’ye borçlandırma girişimi de göç eden bu nüfusun bütün yaşam olanaklarının ellerinden alınması anlamına gelmektedir” dedi.
Aydın, Mayıs ayından bu yana, Alipaşa mahallesi sakinlerinin su kesintisi, elektrik kesintisi, rögar tıkatılması gibi çeşitli yöntemlerle göçe zorlandığını belirterek, “300’ün üzerinde hanenin bu koşullardan kaynaklı zorla yerinden edildiği tespit edilmiştir” bilgisini verdi.
Açıklamanın sonunda Türkiye ve uluslararası kamuoyuna da seslenen Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın, “Sur için bir şeyler yapmak isteyen herkese çağrımızdır. Gelin birlikte sesimizi yükseltelim. Bu kültürel, tarihi ve sosyal kırıma ‘Dur’ diyelim” dedi.